Emenike ve Erdoğan

Biri Kasımpaşalı öbürü Nijeryalı? Ortak yanları, ikisi de Fenerbahçeli, ikisinin de kaderleri örtüşüyor.Maç oynanırken formasını çıkarıp, belden yukarısını üryan bırakan Emenike, Fenerbahçe-Beşiktaş derbisini sollayıp, spor gündeminin tepesine tünerken, sahayı terk etmesini teknik adam Kartal, zor bela önlemişti. Beşiktaşlı oyuncular da formasını çıkaran oyuncu için hakemden sarı kart çıkarmasını isteyip durmuştu.Fenerbahçe'ye transferinden sonra giderek formdan düşen Emenike, eski takımı Karabükspor'u attığı gollerle şampiyon yapıp 1. Lig'den Süper Lig'e yükselmesini sağlamıştı. Tayyip Erdoğan da müthiş performansıyla(!) AKP'yi iktidara taşımış ve takımının başında Başbakan olarak çıktığı bütün maçları, şike şaibeli de olsa, kazanmayı becermişti. Kolay olmamıştı 12-13 yıl lig liderliğini sürdürmesi ama, sponsoru sağlam sakaldı, ABD.Bu, Erdoğan'a yetmedi ve tarihteki Türk devletlerinin sayısı kadar yıldızların hepsini nefsinde toplayarak başkanların başkanı olmak istedi. Hazırlık maçlarını da kazanarak Cumhurbaşkanlığı kupasını aldı. Kupaya mekân gerekti, parası cebinden çıkmıyordu ya, savurganlığın Everest'ine Cumhurbaşkanlığı forsunu dikecek bir maliyetle 1000 odalı sarayını yaptırdı. Eski alışkanlık mı neydi, yine bir yapı yapmıştı yıllar önce yine Hazine'ye ait orman içine. O zaman yargıya gücü yetmiyordu, Hazine arazisine gecekondu yaptığı için kaçak yapı nedeniyle mahkûm olmuş ve mahkûmiyet cezası kesinleşmişti. Davasını takip eden avukatı Mehmet Ali Şahin'e, kararı temyiz edip etmediğini sorduğumda, temyiz etmediğini söylemişti.Tayyip'in özene bezene yaptırdığı saray da Atatürk Orman Çiftliği içinde ve yapı yasağı olan bir yerdeydi. İdare Mahkemesi ve Danıştay, "Yürütmeyi Durdurma" kararı vermesine rağmen, bir zamanlar yargıya boyun eğmekten başka çaresi olmayan Erdoğan, bu kez yargıya meydan okuyarak gecekondu statüsündeki kaçak sarayın inşaatını sürdürerek tamamladı. Yetmedi, şimdi de külliye peşinde. İşler tıkırında gidiyordu da şu Fidan meselesi olmasaydı?İnadına Hakan Fidan, "Sen neymişsin be abi!/En uzağa sen gittin/En çabuk da sen döndün!" (MFÖ Mazhar-Fuat- Özkan, 'Peki Peki Anladık').Sen neymişsin be Hakan! Girdiğin yer darmadağın. Önce, Cemaatle Erdoğan'ın beraber yürüdükleri yolları ayırdın. Sonrasında Davutoğlu Ahmet hocayla Tayyip'in arasına girdin ve patronunun uzağına gittin, zoraki nikâhla da olsa çabuk döndün, başkanın adamı oldun!Dahası var, Davutoğlu'nun efeliği tutmaz mı? Ne de olsa  "Kiziroğlu Mustafa" türküsü kendisi için, seçim sosu olarak uyarlanmıştı ve de hakkını vermeliydi; Hakan Fidan yenilgisinin intikamını almalıydı.İlk hamlesi Dolmabahçe bildirisiyle geldi. Sonrasında da, İmralı "İzleme Komitesi" servis edildi. Bu son hareket Erdoğan'ın sabrını taşırdı? Neler oluyordu? Kendisinin haberi ve izni olmadan yapılan işler, başkanlık yoluna çıkmış olan kendisine karşı bir isyan mıydı? Karşı duruş, muhalefetten değil, kendi tayfasından geliyordu üstelik. Kendi taraftarından gelen tepki üzerine formasını çıkaran Emenike, teknik yönetim tarafından sahiplenilmişti. Kendi takımından gelen isyana karşı formasını değil ama, sesini güçlü bir şekilde çıkaran Erdoğan'a kim sahip çıkacaktı? Yalnızlık, yalnızılık mı olacaktı bu aşkın sonu. Her şeye rağmen sahiplenilen Emenike daha talihli görünüyordu.İşin hazin tarafı, hocaları Erbakan'ı birlikte hançerledikleri eski dostu ve kankası Bülent Arınç şimdi hançeri kendisine çekiyordu. Sen de mi Brutüs?!