Sağlıklı yaşamak her canlının arzuladığı ve her devletin milletine sunması gereken önemli görevlerdendir. Bu konuda hizmet veren ilgili bakanlık, ilgili kurumlar ve şahıslar, üzerine düşen görevleri yerine getirmelidirler.
Toplumda Allah’a, milletine ve insanlığa karşı duyarlı, hesap kaygısı taşıyan, araştırmacı, bazı kimseler de bulunmaktadır. Onlar kendini topluma hizmet etmekle mükellef sayar ve bu konuda bazı fedakârlıklara katlanırlar. Kendi imkânları çerçevesinde bir şeyler ortaya koymaya çalışırlar. Birilerine fayda sağlayınca da mutluluk duyarlar.
Bahsi geçen insanlardan biri de Dr. Mustafa Eraslan’dır. Dr. Mustafa Eraslan kendisi bir tıp doktorudur. İlgi alanı insanların sağlığına hizmettir. Bir vatandaş olarak gördüğüm kadarıyla Dr. Mustafa Eraslan; Modern tıbbın tedavi sistemleriyle birlikte Geleneksel tıbbın tedaviye desteğinin gerekliliğini savunmaktadır. Yani biri birini inkâr etmeden modern ve geleneksel tıbbın bir araya gelerek çok ciddi hastalıklara çare bulunabileceği iddiasında bulunmaktadır. Ve haklıdır…
Tedavi insanlığın yaşıyla aynı orandadır. Çünkü insanlık var olduktan sonra sağlık ve hastalık arasında yaşamını sürdürmüştür. Hastalanınca tedavinin yollarını araştırmış; bazen deneysel ve görsel, bazen de ilahi yardımlar sayesinde tedavinin yollarını öğrenmiş ve tedavi olmuştur.
Derdi yaratan Yüce Allah (cc) dermanını da birlikte yaratmıştır. Peygamber Efendimize (s.a.v.) gelip, “Ya Resulullah! Tedavi olalım mı? Diye sorduklarında Efendimiz (s.a.v.): Tedavi olunuz. Çünkü Allah yaratmış olduğu her derdin devasını da yaratmıştır. Ancak bir dert hariç; O da ihtiyarlıktır” buyurmuştur. (Ebû Davûd, Tıb, 1)
Bazı asırlarda insanlar ilme, irfana ve inanca önem verdiği oranda sağlıklı bir hayat sürmüş; aksi takdirde hastalıklarla birlikte yaşamak zorunda kalmıştır. O dönmelerde tedavi oldukları metotlara geleneksel tıp adı veriliyordu. Her yörede atadan dededen kalma metotlarla, usta çırak ilişkisiyle tedavinin yolları öğreniliyor ve tedavi olunuyor; her yörenin hastalıkları o yörede yetişen bitkilerden oluşan desteklerle şifa buluyordu. Her yeni buluş, eskinin üzerine eklenerek insanlık adına çok önemli bir birikim oluyordu.
Tedavide çok ciddi mesafeler kat eden geleneksel tıp, maalesef bazı dönemlerde de külliyen inkâr edilerek elde edilen birikim heba edilmeye çalışılmıştır.
Her iki tıp dalı biri biriyle çatışma halindeyken şahsi çabalarıyla bir araya gelen Dr. Mustafa Eraslan ve arkadaşları, her iki tıbbın insanlık yararına biraya gelmesinin gereğini savunarak destek ürünlerinde çok önemli buluşlara imzasını atmışlardır.
Dr. Mustafa Eraslan, yazılı ve görsel medyada bu konuda insanlık adına bir çığır açarak; tıp alanında uğraş veren herkese özellikle de devlet kurumlarına çağrıda bulunmakta; bir yandan da bitkisel destek ürünleriyle birlikte insanların daha sağlıklı yaşam şartlarına erişmesine destek olmaya devam etmektedir.
Dr. Mustafa Eraslan bu konuda bir çığır açtığı için gerçekten gerek vatandaşımız gerek de devletimiz tarafından sahip çıkılmayı fazlasıyla hak etmiştir. Bizler de Dr. Mustafa Eraslan’a insanlık adına teşekkürlerimizi sunuyoruz. İyi ki varsınız…
Toplumda Allah’a, milletine ve insanlığa karşı duyarlı, hesap kaygısı taşıyan, araştırmacı, bazı kimseler de bulunmaktadır. Onlar kendini topluma hizmet etmekle mükellef sayar ve bu konuda bazı fedakârlıklara katlanırlar. Kendi imkânları çerçevesinde bir şeyler ortaya koymaya çalışırlar. Birilerine fayda sağlayınca da mutluluk duyarlar.
Bahsi geçen insanlardan biri de Dr. Mustafa Eraslan’dır. Dr. Mustafa Eraslan kendisi bir tıp doktorudur. İlgi alanı insanların sağlığına hizmettir. Bir vatandaş olarak gördüğüm kadarıyla Dr. Mustafa Eraslan; Modern tıbbın tedavi sistemleriyle birlikte Geleneksel tıbbın tedaviye desteğinin gerekliliğini savunmaktadır. Yani biri birini inkâr etmeden modern ve geleneksel tıbbın bir araya gelerek çok ciddi hastalıklara çare bulunabileceği iddiasında bulunmaktadır. Ve haklıdır…
Tedavi insanlığın yaşıyla aynı orandadır. Çünkü insanlık var olduktan sonra sağlık ve hastalık arasında yaşamını sürdürmüştür. Hastalanınca tedavinin yollarını araştırmış; bazen deneysel ve görsel, bazen de ilahi yardımlar sayesinde tedavinin yollarını öğrenmiş ve tedavi olmuştur.
Derdi yaratan Yüce Allah (cc) dermanını da birlikte yaratmıştır. Peygamber Efendimize (s.a.v.) gelip, “Ya Resulullah! Tedavi olalım mı? Diye sorduklarında Efendimiz (s.a.v.): Tedavi olunuz. Çünkü Allah yaratmış olduğu her derdin devasını da yaratmıştır. Ancak bir dert hariç; O da ihtiyarlıktır” buyurmuştur. (Ebû Davûd, Tıb, 1)
Bazı asırlarda insanlar ilme, irfana ve inanca önem verdiği oranda sağlıklı bir hayat sürmüş; aksi takdirde hastalıklarla birlikte yaşamak zorunda kalmıştır. O dönmelerde tedavi oldukları metotlara geleneksel tıp adı veriliyordu. Her yörede atadan dededen kalma metotlarla, usta çırak ilişkisiyle tedavinin yolları öğreniliyor ve tedavi olunuyor; her yörenin hastalıkları o yörede yetişen bitkilerden oluşan desteklerle şifa buluyordu. Her yeni buluş, eskinin üzerine eklenerek insanlık adına çok önemli bir birikim oluyordu.
Tedavide çok ciddi mesafeler kat eden geleneksel tıp, maalesef bazı dönemlerde de külliyen inkâr edilerek elde edilen birikim heba edilmeye çalışılmıştır.
Her iki tıp dalı biri biriyle çatışma halindeyken şahsi çabalarıyla bir araya gelen Dr. Mustafa Eraslan ve arkadaşları, her iki tıbbın insanlık yararına biraya gelmesinin gereğini savunarak destek ürünlerinde çok önemli buluşlara imzasını atmışlardır.
Dr. Mustafa Eraslan, yazılı ve görsel medyada bu konuda insanlık adına bir çığır açarak; tıp alanında uğraş veren herkese özellikle de devlet kurumlarına çağrıda bulunmakta; bir yandan da bitkisel destek ürünleriyle birlikte insanların daha sağlıklı yaşam şartlarına erişmesine destek olmaya devam etmektedir.
Dr. Mustafa Eraslan bu konuda bir çığır açtığı için gerçekten gerek vatandaşımız gerek de devletimiz tarafından sahip çıkılmayı fazlasıyla hak etmiştir. Bizler de Dr. Mustafa Eraslan’a insanlık adına teşekkürlerimizi sunuyoruz. İyi ki varsınız…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025