Diyanet İşleri Başkanlığı, Allah ve Rasulü'nun ölçülerinden kopmuş, uydurma rivayetlerle, yalan haberlerle, rüya, evham ve mezardan işitilen seslerle şekillenmiş bid'at akımların, İslam ve irfan namına temsil ve vazedildiği makam değildir.Bu bağlamda Başkanlık ve sayın Başkan M. Görmez, uydurma rivayetlerle, çakma rüyalarla ve mezardan işitilen seslerle oluşturulmuş Nakşibendilik, Vehhabilik ve Nurculuk akımlarına özellikle dikkat etmek durumundadır.Söz konusu bid'at akımların gerçek kimya ve kimliklerini anlamak için, kuruluşlarından bugüne İngiliz, Amerikan, Vatikan ve sair Haçlı sömürge odaklarıyla kolkola ve işbirliği içinde semirip serpilmiş vaziyetlerini görmek yeterlidir. Küresel sömürgecilerin imal edip semirttiği bid'at akımları, İslam'a ve Müslümanlara yönelik en ağır iç tehdit unsurlarıdır.Hz. Peygamber'in dar-ı bekaya rıhletiyle başlayıp bugün tüm İslam coğrafyasını kuşatan İslam'ın fitne ve katliam tarihi, bu bid'at akımlarının öğretileri ve uygulamalarının toplamıdır. Maalesef Emevî cambazlığı ve maharetiyle bu fitne ve katliamlar tarihine Ehl-i Sünnet kılıfı giydirilmiştir. Günah galerileri, bunların Ehl-i Sünnet değil, ehl-i cinayet olduklarının göstergesidir.Dün Kerbela'da Hz. Peygamber'in Ehl-i Beyti'ne kılıç çekenler ile, bugün ABD'nin BOP ekseninde görev üstlenerek eli kanlı odaklara lojistik destek verenler ve "Bismillahi Allahu Ekber" naralarıyla Müslüman kellesi uçuran eller aynı bid'at akım ve ekollerin yolcularıdır. Ne hazindir ki, bu mezalim ve cinayet şebekeleri, dün olduğu gibi bugün de kendilerini Ehl-i Sünnet diye addetmekte, Sünni koalisyon olarak nitelendirmektedir. Hepsinin ortak ve değişmez karakteristiği, Ehl-i Beyt'e karşı olmaları, saltanatları uğruna kılıçlarını Müslümanlara karşı kullanmalarıdır.İslam dünyasına musallat olan bu bela, Türkiye'nin başına sarılmak istenmektedir.Bugün bu gerçekleri öncelikle idrak etmesi gereken ilk merci Diyanet'tir. Ancak Başkan Görmez'in, fenersiz yakalanmışların alelacele yaptıkları Rabbani sempozyumundaki konuşması, söz konusu hayati gerçeklere yeterince vakıf olmadığını göstermektedir.Kıymetli kardeşim tarihçi Emre Polat ve Okan Egesel ile yaptığımız İrfan Vakti programı, Nakşibendilik ve sair bid'at akımlarının foyalarını ilmi kaynaklara ve tarihi belgelere dayalı olarak ortaya çıkartınca; ayaklarının altından istismar zemininin kaydığını görenler, telaşla Rabbani sempozyumu düzenlemek durumunda kaldılar. Klasik yalan haberleri, uydurma menkıbe ve rüyalarını ilim diye tekrarlayıp durdular. Başkan Görmez orada konuştu. Bulunmaz Hint kumaşı diye Rabbani'nin sırtını sıvazladı.Merd-i kıptî şecaat arz ederken sirkatin söylermiş?Başkan Görmez'in konuşmasına kulak verenler, onun, DİB İslam Ansiklopedisinin Nakşibendilik, Rabbani maddelerini dahi okumamış olduğunu, Prof. Dr. Necdet Tosun'un Bahaeddin Nakşbend eserine bile göz atmadığını fark ettiler. Bizim Nakşibendilik eserimizi okumuş olsa, zaten öyle bir Rabbani sempozyumuna iştirak etmezdi. Görmez, orada ilim ve irfan namına çok potlar kırdı. Görmez, Nakşibendilik ve Rabbani bağlamında şu ilmi ve tarihi gerçekleri bilerek veya bilmeyerek görmedi, görmezlikten geldi.Nakşibendilik, silsile, adab ve erkanı 1210'li yıllarda Abdulhalık Gucdüvani tarafından uydurulmuş, Hz. Ebubekir'e mağarada sessiz zikir telkini yapıldığı şeklindeki rivayetleri ise 1560'larda Kazvini uydurmuştur (A.Gucdüvânî, Risâle-i Sâhibiyye, s. 81; Kazvînî, Sisilenâme-i Hâcegân-ı Nakşîbend, Süleymaniye Ktp., Laleli, nr. 1381, vr. 3a; Sarı Abdullah Efendi, Semeratu'l - Fuad, s. 127, İstanbul 1288; Prof. Dr. Necdet Tosun, Bahaeddin Nakşbend, s. 36).Görmez, bu temel gerçeği görmezlikten gelmiştir.Görmez, konuşmasında Anadolu dindarlığının mayasında Rabbani'yi görürsünüz demiştir ki, bu ilmi ve tarihi hakikatleri yok saymaktır.Zira İslam velayet yolu ve tasavvufuna dair en basit eseri okumuş biri dahi bilir ki, Anadolu ve Balkanları İslamlaştıranlar, Ehl-i Beyt evladı Horasan erenleri, İmam Musa Kazım'ın torunu Hacı Bektaş Veli ve yaranlardır. Anadolu islamının mayası Ehl-i Beyt'tir, Rabbani değil...Bu bağlamda Görmez'e göstermemiz gereken daha çok şey var? Aksi halde din diye bid'at akımlarının sırtını sıvazlamayı sürdürür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019