Misyon, Latince missio teriminden gelmektedir. Görev ve yetki anlamlarını ifade etmektedir. Misyoner ise "görevli olan kişi" demektir. Hıristiyanlık geleneğinde "misyoner" kavramı, resmi kilise teşkilatı veya Hıristiyan cemaati tarafından Hıristiyanlık mesajını ve inancını yaymak amacıyla özel eğitimlerden geçirilerek Hıristiyanlık dışı toplumları "ayartmak için" görevlendirilen kişi anlamına gelmektedir.Papalık ve Hıristiyanlık bağlamında misyon, misyoner ve misyonerlik, hep bu anlamlarda kullanıla gelmiştir. Bu bağlamda misyonerlik, sıradan ya da rastgele bir bilgilendirme faaliyetinin ifadesi değildir; bilakis Hıristiyan geleneğinden kaynaklanan belirli metotları kullanarak Hıristiyan dinsel değerlerinin yayılması ve diğer insanların Hıristiyanlaştırılması için yapılan sistematik aktiviteleri ifade etmektedir? Misyonerlik anlayışı çerçevesinde Hıristiyanlar, tarih boyu gittikleri yörelerde hitap ettikleri insanlara Hıristiyan mesajını duyurmayı değil, onları Hıristiyanlaştırmayı hedeflemişlerdir. Hıristiyan egemen güçler, egemenlikleri altında yaşayan farklı inanç ve kültür bağlısı halkları hızla asimile etmeyi, İsa'nın ve Pavlus'un kendilerine yüklediği dinsel bir görev addetmişlerdir. (1).Bu cümleden olarak herhalde insanlık tarihinin kayıtlarına düşen en önemli tespitlerden biri, Kenya'nın İlk Başbakanı Jomo Kenyatta (1889 -1978)'nın şu ifadesi olsa gerektir:"Hıristiyanlık Afrika'ya geldiğinde Afrikalıların toprakları vardı. Hıristiyanlar bize gözlerimizi kapayarak dua / ibadet etmemiz gerektiğini öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda onlar bizim topraklarımızı, biz de onların İncillerini almıştık."Prof. Dr. Haydar Baş'ın Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler adlı çalışması, Kenyatta'nın haykırdığı üzere Afrika'nın sömürgeleştirmesinin yanı sıra birçok medeniyetin de Haçlı ruhuyla ve misyonerlik yoluyla yok edilişini gözler önüne sermektedir (2). Haçlı dünyasının misyonerlik yöntemi hususundaki öncü şahsiyeti Pavlus'dur. Pavlus, insanları ayartmak için kendi ifadesiyle her kılığa girmiştir ve kendinden sonrakilere de aynı şekilde "çok yüzlülüğü" talim etmiştir.Pavlus, Korintlilere birinci mektubunda, "misyondaki yöntem"ini şöyle ilan etmektedir: "Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum. Yahudileri kazanmak için Yahudilere Yahudi gibi davrandım. Kendim Kutsal Yasa'nın (Musa hukukunun) denetimi altında olmadığım halde, Yasa altında olanları kazanmak için onlara Yasa altındaymışım gibi davrandım. Tanrı'nın yasasına sahip olmayan değil de Mesih'in yasası altında olan biri olarak, Yasa'ya sahip olmayanları kazanmak için Yasa'ya sahip değilmişim gibi davrandım. Güçsüzleri kazanmak için güçsüzlerle güçsüz oldum. Ne yapıp ne edip bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum" (3).Sosyoloji ve Dinler Tarihi uzmanı Prof. Dr. Şinasi Gündüz'ün ilmi tespitleriyle "misyonerliğin olmazsa olmaz aracı olan dinlerarası diyalog"ta(4) da "çok yüzlülük -çok köşelilik" vazgeçilemez bir esastır. Bu bağlamda dinlerarası diyalog misyonu çerçevesinde "Papalık Konseyi misyonunun bir parçası oldukları"nı deklare eden kimi Müslüman kılıklı yerli diyalog taşeronları da, "takıyye"yi çok ama çok arkalarda bırakan "çok yüzlülük" tarzını adeta bir "hayat tarzı" haline getirmişlerdir. Camide başı sağ -önyana eğik Müslüman gibi, kilisede rahip gibi, havrada haham gibi davranmak, adeta "Papalık misyonunun bir parçası olma"nın dışa vuran şekilleridir. "Müslüman rahip" diye manşetlere taşınan bazı yerli "diyalog öncüleri"nin bir zamanlar kürsülerden aşağıya sel olup taşan "gözyaşları"nı, ilmin verileri ışığında işte bu "Pavlus yöntemi"nin benzer bir izdüşümü olarak görmek, hangi düzeyde sosyolojik bir gerçektir; onu akademisyenlerimizin ortaya koyması icab eder. İlginçtir ki, Müslüman kılıklı kimi diyalog öncüleri, kartelin "Müslüman Rahip" nitelemesini baş tacı ederek içselleştirmişler, aynıyla kendi mevkutelerinde aktarmak suretiyle "Papalık misyonunun bir parçası olmayı" deklare ettikleri gibi sahiplenmişlerdir (4). Hatta "diyalogcu ekâbir"den hiçbir akl -ı selim, "hem Müslüman, hem de Rahip" nasıl olunur diye bir "kayd -ı ihtirazî"de dahi bulunmamış, muhalefet şerhi dahi düşmemişlerdir.1965 yılları arasında gerçekleştirilen II. Vatikan Konsili'nde gerek Müslümanlarla, gerekse Hıristiyan olmayan diğer kişilerle ilişkilerin hangi boyutta olması gerektiğine dair önemli kararlar alındı; çeşitli kilise belgelerinde ve yakın zamanlarda alınan kararlarda, "dinler arası diyalogun, diğer inanç bağlılarına Hıristiyan misyonunu ulaştırmanın önemli bir aracı olduğu" belirtildi. Bir başka ifadeyle, kilisenin anlayışına göre dinler arası diyalog, misyonerlik faaliyetleri açısından olmazsa olmaz bir araçtır (5).1865'ten bu yana Vatikan'ın dinlerarası diyalog yöntemi, Pavlus'un öğretileri istikametinde "insanoğlunu ayartma pahasına her kılığa girmenin caiz olduğu" bir çağdaş misyonerlik yöntemi olarak insanlığın karşısına çıkıyor. Böylece Pavlus'un gözyaşları ile Müslüman rahipin gözyaşları, selin önündeki çerçöp misali onbinlerce Müslümanı önüne katıp sürükleyerek Haçlı'nın diyalog deryasını oluşturuyor. 1 - Prof. Dr. Şinasi Gündüz, O.M.Ü. İlahiyat Fakültesi, Misyonerlik Ve Hıristiyan Misyonerler, s. 1, Diyanet İlmi Dergi, c. 38, s. 2, Nisan -Mayıs -Haziran 2002; Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 1, Ocak -Şubat -Mart 2002. 2 - Prof. Dr. Haydar Baş, Bakü Devlet Üniversitesi, Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler, s 17 -80, İcmal Yay, İst. 1989.3 - Yeni Ahit, 1 Kor. 9:19 -224 - Prof. Dr. Şinasi Gündüz, O.M.Ü. İlahiyat Fakültesi, a.g mak, s. 3, Diyanet İlmi Dergi, c. 38, s. 2, Nisan -Mayıs -Haziran 2002; Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 1, Ocak -Şubat -Mart 2002.5 - Bkz: Ertuğrul Özkök, Hürriyet, 4 Eylül 2009 ; Zaman, 5 Eylül 2000; Zaman, 10 Şubat 1998. 6 - Prof. Dr. Şinasi Gündüz, O.M.Ü. İlahiyat Fakültesi, a.g mak, s. 3, Diyanet İlmi Dergi, c. 38, s. 2, Nisan -Mayıs -Haziran 2002; Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 1, Ocak -Şubat -Mart 2002.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019