Dinci medya ve birçok yazarı, bir anda "derin" gazeteci kesildi. Daha önce hep soru işaretiyle, fasıklıkla, münafıklıkla sorguladıkları "süslü" medyanın yazar, çizer ve haberlerini yapmaya başladılar. Gülen medyasında ise bu anlayış zaten profesyonelce yıllardır işliyor! "Savcıya gece yarısı talimat gelmiş", "Komutan, kasetle tehdit edilmiş", "Telefon kayıtlarında açıkça ifade edilmiş", "Üst düzey bir yetkili talimat vermiş" vs. vs. vs. Günlerdir bu başlıklar atılıyor? Yazarlar ise daldıkça dalıyorlar; "Bu İsrail işi", "Bu Kemalist derin devletin işi", "ABD, AB, Erdoğan'ı görmek istemiyor", "Mursi'ye oynanan oyun Erdoğan'a da oynanmak isteniyor", "Erbakan'a atılan iftiralar şimdi Erdoğan'a atılıyor" Hatta geçen cumartesi günü hükümetin, İran üzerinden Suriye'ye (Esad'a) yardım ettiğini ve bu yardımı ABD, İsrail kabullenemediği için Erdoğan'ın başına bunların geldiğini, iddia bile ettiler. Hadi bu siyaset aşkı, (diyemeyiz de) diyelim! Ya İman? Ya Allah ve Resulünün ölçüleri? Bu ölçüler açıkça tahrif edilmeye kalkıldığında, Allah ve Resulüne muhalefet edildiğinde bir Müslüman'ın hele hele bu Müslüman isminle, bilgisiyle öne çıkmış biriyse duruşu nasıl olmalı? Ortak menfaatler için susmalı mı? Yoksa her hal ve şartta Allah'ın ve Resulünün hükmüne tabi olmalı mı? Bu soru burada dursun?Dinci medyadan, Gülen'i daha dün yere göğe sığdıramayan, kilise pozlarıyla, süslü endamlarıyla ekranlara çıkanlar, köşe kapatanlar şimdi Gülen'i, (Allah'ın, Kuran'da lanetlediği) Be'lam ile özdeşleştiriyorlar. Sonrada "dinimizde beddua yoktur" diye basıyorlar fetvayı. Bu medyanın erkek versiyonu ise hemen diyalog sürecine sarılıyor ve Gülen'in 1998'de papaya yazdığı mektup ve yaptığı ziyarette açıkça İslam'a ters düşmüş ve Müslümanlara iftira atmış olduğu söyleniyor. Dinler arası diyalog, diye bir şey olamaz deniliyor. Dinler arası diyalogun amacı şuymuş, buymuş vs. gibi yazılar döktürüyorlar. Ayetler, hadisler yazıyorlar. Niçin şimdi? Allah rızası için mi? Allah ve Resulünün ortaya koyduğu ilahi sınırların dışına çıkıldığı ve kitleler peşlerinden sürüklendiği için mi? Diyalog süreci 15 yıldır açıkça milletin önünde ifşa ediliyor. Yani kimse "benim haberim yoktu" deme, hakkına sahip değil. Diyemezlerde. Çünkü şimdi diyalogu, İslam dışı gösterenler (öyledir) daha dün Abant toplantılarında ön masalardaydı. Artı bu itikadı ve siyasi tehlikeyi, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu yıllardan beri Kuran ve Sünnet ışığında yazdıkları kitaplardan, ekranlardan, gazetelerden, dergilerden vs. anlattı ve anlatıyorlar.Açıktır ki, buradaki niyet Allah rızası değil, iktidarı koruma kollama mücadelesidir. Ha! Bu koruma ve kollamaya da, kendilerince bir kılıf buluyorlar. Daha önce Gülen'le aynı çizgide Yahudi ve Hıristiyanları cennete havale etmeye kalkanlar şimdi Erdoğan-Gülen çatışmasında, Erdoğan'a "mecelleden" ahkam kesiyorlar. Bu fetvabazlar sadece ülkemizden değil. Artık yurt dışından bile itham fetvalar geliyor ve dinci medya bunları ilk sayfadan yayınlıyor. Mesela Kardavi. Suriye'de, Müslümanların katline cevaz veren, Müslümanların namusunu teröristlere helal sayan, çocukları katletmekten bile sakınmayın, diyen sapık şimdi diyor ki, Erdoğan'a her türlü destek verilmelidir. Merak ettiğim ise Nakşi Halid-i Bağdadi ekolünün günümüz temsilcisinin hangi safta olduğu! Malumunuz bu ekol, işlerini rüya yoluyla hallediyor. Hapisteyken Gülen'e el veren, Said Kürdiyi aklayan, bu çatışmanın başlangıcında "Hoca Efendiye haksızlık ediliyor" açıklamasını yapan Bay Cübbeli, şimdi kimin tarafında? Öyle ya! Ortalık fetvabaz doldu. Meydanı boş bırakmaması lazım!!!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Boykot, tehdit ve umut / 29.03.2025