Dershaneler birilerinin yumuşak karnı mı?

Bu dershane meselesi ne meseleymiş ama?Ülkenin madenleri haraç mezat yabancılara devredilir, ses seda yok.Ülkenin en değerli arazileri yabancılara verilir, ses seda çıkmaz.Barzani, APO, Kürdistan, Habur açılımlarıyla ülke ve millet parçalanmanın eşiğine gelir, bırakın ses çıkarmayı alkışlarla tempo tutulur.Zina kanunen serbest bırakılır, domuz eti kasaplık olur, bırakın bir satır eleştirmeyi, hikmetleri kulaktan kulağa yayılır.Yüzde 99 Müslüman olan memlekette camiler vatandaşın sırtına bırakılıp, metruk kiliseler devlet bütçesiyle restore edilir, onbinlerce ev tipi kilise açılır yine bırakın itiraz etmeyi, destek olunur, memnuniyetler ifade edilir.Kısaca, milletin aleyhine her türlü adım atılır, hiçbir ses seda çıkmaz ama siyasi irade dershane meselesine çomak sokar, Cemaat ayakta, gece gündüz Siyaseti bombardımana tutar.Cemaate göre, dershane meselesi, milli iradeden de önemli, milletin milli ve manevi değerlerinden de, birlik ve beraberliğimizden de?Peki, nedir dershane meselesini bu kadar önemli kılan husus?Birinci neden kısa sürede elde edilen büyük bir gelir kapısı?Bugün dershanelerde eğitim alan öğrenci sayısı 1,5 milyon civarında?Yani 6-7 milyar lira civarında bir gelir elde ediliyor. Bu gelirin büyük bir bölümünün Cemaate gittiği hesaba katıldığında oldukça önemli bir kaynak?Tabi, Cemaat sadece önemli bir para kaynağına müdahale yapıldığı için feveran etmiyor; ikinci neden ise kadrolaşma için önemli bir insan kaynağı dershaneler?Türkiye'de sınava dayalı bir eğitim sistemi olduğu için üniversite okumak isteyen gençlerin hemen hemen tamamı dershanelere gitme ihtiyacı hissediyor.Cemaatin okullarında okuyan insan sayısı belli, dershaneler ise daha genele hitap ediyor. Dershaneler adeta bir süzgeç gibi, Cemaat ileride işine yarayacak olan gençleri buralarda tespit ediyor ve onlara yoğunlaşarak özel eğitime tabi tutuyor.Son dönemlerde açığa çıkan haberlere bakılırsa, bir takım şifre ve kopya yöntemleriyle bu seçilmiş(!) gençlerin üniversitede önemli bölümlere girmesi şansa bırakılmıyor.Bu gençler, öğrenci evleri ve burslarla destekleniyor, üniversite hayatı boyunca kendilerine has bir takım öğretilerle, örneğin "Hıristiyanlar da cennetliktir" tarzında bu milletin inancıyla uyuşmayan, önüne ayet de koysan, hadis de koysan kendisine verilen rotadan sapmayacak şekilde bir takım fikirlerle yoğruluyor ve tabiri caizse Batının emirlerine amade, milli direnci kalmamış bir nesil karşımıza çıkıyor.Ve bu gençler siyasi irade gibi ABD'den geleni hazmetme sıkıntısı çekmiyor, direkt hazmettirme misyonunu üstleniyor. Batının primli değil, gönüllü elemanı oluyor. İstiklal harbi dönemlerinde "Yunan'a kurşun sıkmak küfürdür" fetvasıyla milletin direncini kırmak isteyenlerin bugünkü versiyonlarının öğretileri başka nasıl olabilir ki?Diğer önemli bir konu ise dershaneler kaldırılmalı mı, dershanelerin özel okula çevrilmesi doğru bir yaklaşım mı?Bugün özel okulların kontenjanlarını dolduramayacak kadar çok olduğu gerçeğinden yola çıktığımızda dershanelerin özel okula çevrilmesi pek mantıklı gözükmemektedir.Çözüm ise her zaman olduğu gibi Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın parti programında mevcuttur. Sayın Baş, Anayasal olarak her gence verilen "eğitim ve öğretim hakkı"nın üniversiteye girişte uygulanmadığını, gençlerin eğitim haklarının gasp edildiğini ifade ederek, üniversite sınavlarının kaldırılması gerektiğini ve isteyen her gencin üniversite okuması gerektiğini belirtmektedir.Oluşan üniversite talebinin de dershanelerin üniversiteye çevrilmesiyle çözülebileceğini ifade etmektedir. Ayrıca Sayın Baş'ın iktidarında bir genç anaokulundan üniversite sonuna kadar, hatta akademik kariyer döneminde dahi bir kuruş eğitim parası ödemeyecektir, üstüne devlet bursu alacaktır.Tabi, bütün bunlar Milli Ekonomi Modeli'nin uygulandığı güçlü bir Türkiye'de başarılabilecek projelerdir.