Diktatörlüğe karşı ortaya çıkmış olan demokrasi, birçok ülkede demagojiye dönüştü. Demagojiye dönüşen demokrasiler, diktatörlüklerden daha zararlı ve tehlikeli olmuşlardır. Çünkü demagojilerde samimiyet, doğruluk ve dürüstlük yok, onda kelime ve mantık oyunlarıyla halkı aldatmak vardır. Demagojilerde gerçek, maksatlı olarak katledilir. Aslında demagoji yalanın daniskasıdır. Daha doğrusu yalanın, lâf kalabalığıyla süslü püslü şekilde söylenmesidir. Demokrasinin demagoji ile bütünleşmesi, demokrasiye karşı yöneltilen eleştirilerin de kaynağını oluşturmaktadır. Demokratlar, bu eleştirilere karşı kendilerini, demagoji ile yalan arasına bir çizgi çizerek savunmaya çalışıyorlar. Evet, bir çizgi çiziyorlar, ama o çizginin nereden başlayıp, nerede sonu erdiğini gösteremiyorlar. Bu sebepten halkın çoğunluğu, pratiğe bakarak şu hükmü veriyor: "Demokrasi yalan üzerine kurulmuş bir düzendir. Politikacının da yalan söylemeyeni olmaz." Bu hüküm gereğince, demokrasilerde yalan-dolan, aldatma, güvensizlik ve itimatsızlık normal karşılanıyor.Maalesef demokrasilerde genel durum bu şekildedir. Ancak bazı demokrasilerde, demagoji yemeklerdeki toz ve biber mesabesinde kalmaktadır. Bir başka deyişle demagojiye çok sık başvurulmamakta ve gerçek bütünüyle örtülmemektedir. Demagojinin egemen olduğu demokrasilerde tartışmaların sonu gelmez. Hiçbir konu enine boyuna bilimsel tarzda tartışılmaz, tartışmalar başka alanlara kayar, neyin tartışıldığı, ne söylendiği tam olarak anlaşılmadan gündeme başka tartışmalar getirilir. Tartışma içerisinde tartışma açılır, sözler bıktırırcasına uzar gider. Ne yazık ki, ülkemizde de durum aynıdır. Onun içindir ki, politik tartışmalar, fayda yerine zarar vermekte ve en önemli konular, demagojiye kurban edilmektedir.Böylesi demokrasilerde iktidar ve muhalefet, karşıtlığa ve zıtlığa dönüşür. Muhalefet, iktidarı denetleyen ve alternatif sunan bir konumdan çıkar. İktidarın ak dediğine kara demeyi alışkanlık haline getirir. Hâlbuki muhalefet, plân, proje, söz ve davranışlıyla, iktidara alternatif olduğunu ispatlamalıdır. Gerçekte ise politikanın en önemli yönlerinden biri, siyasi partilerin birbirleriyle olumlu ve yapıcı ilişkileridir. Bu ilişkiler ne kadar sağlıklıysa, politika da o kadar düzenli demektir. Bir ülkede, siyasi partilerin sayısının çok olması faydalıdır. Bu, o ülkede değişik ve farklı alternatiflerin varlığını gösterir. Ülkemizde partiler ise partiler çok, ama değişik alternatifler sunan azdır. Bundan dolayı muhalefet, karşıtlık ve demagoji temeline dayandırılmaktadır. Bunun tek istisnası Bağımsız Türkiye Partisi'dir. Bağımsız Türkiye Partisi, demagojiye tevessül etmeyen ve gerçeği tüm açıklığıyla sergileyen bir partidir. Ülkemizde bu tür bir politika henüz yerleşmediğinden Bağımsız Türkiye Partisi'nin farkı, fark edilememiştir. Demokrasilerde demagojinin yanında, bir diğer ahlâki sorun da oyun satılmasıdır. Oyunu satan seçmen, iktidarı denetleyebilir mi? Rüşvetle oy veren seçmen, iktidarın rüşvetle iş görmesine karşı çıkabilir mi? Ne acıdır ki, Türkiye'de, bu konular üzerine kafa yorulmuyor, derinlemesine inceleme ve araştırma yapılmıyor. Günün şartlarına ve gerçeklerine uygun politikalar geliştirilmiyor. Demagojilerle işler yürütüldüğü için tartışmalar, sürtüşmeler ve çatışmalar bitmiyor, sorunlar da çözülmüyor, katlanarak büyüyor. Bu kötü gidişata mutlaka "dur" denilmelidir. Aksi halde huzur, mutluluk ve refah hayalden öteye gitmez.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018