"Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz".
Bu yasak anayasa hükmüdür (madde:79).
Oysa, aynı anayasanın "Hak arama hürriyeti" başlığı altında düzenlenen 36.maddesine göre:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
Gariplik şurada; hem YSK kararına karşı hiçbir mercie (makama) gidilemeyeceğini söylüyorsun, hem de herkes yargı yerlerine başvurabilir diyorsun.
Anayasa hükümleri arasındaki bu çelişki ya da özgürlükler uyuşmazlığı nasıl giderilecektir?
Sorunun cevabı anayasal yargıda aranmalıdır. Meselenin özünde "Hak arama özgürlüğü" bulunmaktadır.
Bu hak, başvuru hakkı ve başvuru yollarının tanınmasıyla kullanılır.
İdare makamlarına, yasama meclisine (TBMM) ve yargı makamlarına başvuru;
Yönetsel (idari), siyasal ve yargısal başvuru olarak hak arama özgürlüğünün görünümleridir.
İdari ve siyasal başvuru hakkı "dilekçe hakkı" başlığıyla Anayasa'nın 74.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, vatandaşlar kendileriyle ya da kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında yetkili makamlara ve TBMM'ne yazı ile başvurma hakkına sahiptirler.
Yargıya ilişkin başvuru hakkı yukarıda değindiğimiz, Anayasa'nın 36.maddesinde düzenlenen; herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olmalarıdır.
Aynı doğrultuda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 8.maddesi daha somut bir içeriğe sahip: "Her şahsın kendisine Anayasa veya kanun ile tanınan ana haklara aykırı muamelelere karşı fiili netice verecek şekilde milli mahkemelere müracaat hakkı vardır."
Diğer yandan anayasamız, hak ve özgürlükler yönünde başvuru makamı olarak genel bir hüküm içerir: "Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir" (madde:40).
Tüm bu saydıklarımız "Hukuk Devleti" ilkesiyle ilgilidir.
Peki, hakların güvencesi nasıl sağlanacaktır? Yargı denetimi ile?
İşte bu noktada yargıç bağımsızlığı öne çıkar;
Belli bir hukuk sistemini uygulayan yargıcın kendisinin de belli özelliklere sahip olması gerekir. İlk garanti, yargıcın işlevine bağlıdır; hakkı, haklı olanı söyleme, dile getirme yani adaleti sağlama. Diğer güvence, yargıcın statüsünden kaynaklanır. Bu, yargıcın bağımsızlığıdır. Anayasa, yargıcın ve mahkemelerin bağımsızlığını hüküm altına almıştır (madde: 9 ve 138).
İşi somutlaştıralım:
YSK kararları kesin de olsa, karara karşı dava hakkını kullanalım (Anayasa, madde: 36 ve 40); İdari yargıda dava açalım. "YSK kararları kesindir, dava açılamaz" gerekçesiyle davamız reddedilirse de,
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkımızı kullanarak anayasal haklarımızın, adalete erişim hakkımızın ihlâl edildiğinin tespitini isteyelim. Olumlu karar alabilirsek, YSK'nın kararı geçerliliğini kaybeder. Anayasa Mahkemesi bireysel başvurumuzu kabul etmez ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolu açıktır.
Bu yasak anayasa hükmüdür (madde:79).
Oysa, aynı anayasanın "Hak arama hürriyeti" başlığı altında düzenlenen 36.maddesine göre:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
Gariplik şurada; hem YSK kararına karşı hiçbir mercie (makama) gidilemeyeceğini söylüyorsun, hem de herkes yargı yerlerine başvurabilir diyorsun.
Anayasa hükümleri arasındaki bu çelişki ya da özgürlükler uyuşmazlığı nasıl giderilecektir?
Sorunun cevabı anayasal yargıda aranmalıdır. Meselenin özünde "Hak arama özgürlüğü" bulunmaktadır.
Bu hak, başvuru hakkı ve başvuru yollarının tanınmasıyla kullanılır.
İdare makamlarına, yasama meclisine (TBMM) ve yargı makamlarına başvuru;
Yönetsel (idari), siyasal ve yargısal başvuru olarak hak arama özgürlüğünün görünümleridir.
İdari ve siyasal başvuru hakkı "dilekçe hakkı" başlığıyla Anayasa'nın 74.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, vatandaşlar kendileriyle ya da kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında yetkili makamlara ve TBMM'ne yazı ile başvurma hakkına sahiptirler.
Yargıya ilişkin başvuru hakkı yukarıda değindiğimiz, Anayasa'nın 36.maddesinde düzenlenen; herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olmalarıdır.
Aynı doğrultuda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 8.maddesi daha somut bir içeriğe sahip: "Her şahsın kendisine Anayasa veya kanun ile tanınan ana haklara aykırı muamelelere karşı fiili netice verecek şekilde milli mahkemelere müracaat hakkı vardır."
Diğer yandan anayasamız, hak ve özgürlükler yönünde başvuru makamı olarak genel bir hüküm içerir: "Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir" (madde:40).
Tüm bu saydıklarımız "Hukuk Devleti" ilkesiyle ilgilidir.
Peki, hakların güvencesi nasıl sağlanacaktır? Yargı denetimi ile?
İşte bu noktada yargıç bağımsızlığı öne çıkar;
Belli bir hukuk sistemini uygulayan yargıcın kendisinin de belli özelliklere sahip olması gerekir. İlk garanti, yargıcın işlevine bağlıdır; hakkı, haklı olanı söyleme, dile getirme yani adaleti sağlama. Diğer güvence, yargıcın statüsünden kaynaklanır. Bu, yargıcın bağımsızlığıdır. Anayasa, yargıcın ve mahkemelerin bağımsızlığını hüküm altına almıştır (madde: 9 ve 138).
İşi somutlaştıralım:
YSK kararları kesin de olsa, karara karşı dava hakkını kullanalım (Anayasa, madde: 36 ve 40); İdari yargıda dava açalım. "YSK kararları kesindir, dava açılamaz" gerekçesiyle davamız reddedilirse de,
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkımızı kullanarak anayasal haklarımızın, adalete erişim hakkımızın ihlâl edildiğinin tespitini isteyelim. Olumlu karar alabilirsek, YSK'nın kararı geçerliliğini kaybeder. Anayasa Mahkemesi bireysel başvurumuzu kabul etmez ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolu açıktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023