Bugün 23 Nisan.
Adı üstünde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
Fakat uzun zamandan beri bu bayramı sadece çocukların kutladığının farkında mısınız?
23 Nisan "sanki sadece çocukların bayramı", yanlız çocuk şenliği.
Ya ulusal egemenlik kısmı?... İşte bugün en zor sual bu.
Büyükler sadece TBMM'deki kırmızı koltukları çocuklara birkaç saatlığına terkederek katkıda bulunuyorlar 23 Nisan'a. Bir de kağıttan okudukları beyanatlarla...
Gönüllerdeki "bağımsızlık ateşi" sönmeye yüz tutmuş...
Evet, 23 Nisan belki sadece çocukların hakkı...
Onların dünyaları hür, onların zihinleri bağımsız, onların gönülleri prangasız.
Üç kuruşluk IMF'nin faiz yüklü kredisi karşılığında global dayatmalarla 15 günde 15 yasa çıkartmakla kalmayıp hala aynı "uyum" içinde sürüklenen büyüklere, ulusal bağımsızlıktan ne haber diye sormak, boşuna.
AB sevdası uğruna Kıbrıs'ımızı sırtımızda "kambur" görenlere, vatanın bölünmez bütünlüğünü "kalbur"a çevirenlere, Brüksel'in talimatlarını harfiyen yerine getirmeyi "yegane onur" diye algılayanlara, ulusal egemenlikten ne haber demek, vakit kaybı.
Başbakan'ın 'devletin kimi kurumlarına elimiz ulaşmıyor, sözümüz geçmiyor' diye sitem ettiği bir AB/IMF sürecinde ulusal egemenlikten ve 23 Nisan'dan ne haber, diye sormak nafile.
Parayı verenin "talimat vermek için sıraya girdiği bir siyasi süreç" yaşıyoruz. Ulusal egemenlik bu hallere düşürülmüş... 23 Nisan, büyüklerin elinde bu noktaya sürüklenmiş.
Manda marazı, "politik bir veba" gibi Ankara'da yaygınlaştıkça yaygınlaşmış.
Henüz önceki gün Dünya Bankası talimat yağdırıyor; KİT'ler ve diğer kamu kuruluşlarınızdaki 125 bin istihdam fazlası personelin işlerine son verin, diyor.
Henüz yine önceki gün Avrupa Birliği, güya istihdamın artırılması ve mesleki teknik eğitimin yaygınlaştırılması amacıyla Türkiye İş Kurumu'na yapacağı 40 milyon Euro tutarındaki yardım için, kuruma ilişkin yasanın bir an önce çıkarılmasını talep ediyor.
Yasaların bedeli 40 milyon Euro'ya kadar düşürülmüş.
O halde ulusal egemenlikten ne haber, diye sormayın...
Ortakların uyumundan, küresel güçlerin talimatlarıyla çıkartılan kanunlardan, global egemenlikten, ne haber, deyin.
Büyüklerin bu gidişatı, korkarım, küçüklerin 23 Nisan bayramını pek yakında zehir edecek. Ya da bağımsız ve hür çocuklar, 23 Nisan müsamere olarak kuruldukları Meclis'in kırmızı koltuklarından kalkmayacaklar. Taa ki, bağımsız ve hür karakterli büyükleri oralara gelinceye kadar. Böylece 23 Nisan, hem ulusal egemenlik hem de çocuk bayramı olarak bir bütün halinde yaşanıncaya kadar.
Bugün, çocukça yaşamaya, hür ve bağımsız olmaya karar verin. Şair Servet Yüksel gibi "içinizdeki çocuk"luğu, gönlünüzdeki bağımsız çocukları büyütün. Çocuklarınızı bağrınıza basarcasına, bağımsızlığı bağrınıza bir kez daha basın.
Bir de; evet bir de, 23 Nisan'ın anlamına uygun şenlik olması için Bağımsız Türkiye özlemini meşale edinen Bağımsız Türkiye Partisi'ne kulak verin, gönül verin, emek verin.
Şu şiiri de arasıra okuyun...
***
Hala yüreğimde sancı çekerler,Yarım kalan masalları ninemin.Ne tatlıydı o naneli şekerler,Ah, bir bulsam ceplerini dedemin.
Dizüstü sedirde zaman erirdi,Hafızama işlenirken sureler.Herkes düşlerini bana verirdi,Hani, nerde fethettiğim ülkeler..?
Azık götürürdüm bağa, bostana,Ne hoş utanırdı kızlar, gelinler!Bereket bir yana, şükür bir yana,Harmanlarda savrulurdu ekinler.
Gözlerimde binbir çiçek açardı,Artık ağlayamaz, gülemez olduk.Böyle çabuk büyüyecek ne vardı,O günleri özlüyorum be çocuk...
Çocukların ve çocuklar kadar bağımsız büyüklerin 23 Nisan'ını kutlar, bağımsızlık karakteri pörsümüş olanlara da gerçekten 23 Nisan'ı kutlayabilecek "bağımsız gönüller" dilerim.
Adı üstünde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
Fakat uzun zamandan beri bu bayramı sadece çocukların kutladığının farkında mısınız?
23 Nisan "sanki sadece çocukların bayramı", yanlız çocuk şenliği.
Ya ulusal egemenlik kısmı?... İşte bugün en zor sual bu.
Büyükler sadece TBMM'deki kırmızı koltukları çocuklara birkaç saatlığına terkederek katkıda bulunuyorlar 23 Nisan'a. Bir de kağıttan okudukları beyanatlarla...
Gönüllerdeki "bağımsızlık ateşi" sönmeye yüz tutmuş...
Evet, 23 Nisan belki sadece çocukların hakkı...
Onların dünyaları hür, onların zihinleri bağımsız, onların gönülleri prangasız.
Üç kuruşluk IMF'nin faiz yüklü kredisi karşılığında global dayatmalarla 15 günde 15 yasa çıkartmakla kalmayıp hala aynı "uyum" içinde sürüklenen büyüklere, ulusal bağımsızlıktan ne haber diye sormak, boşuna.
AB sevdası uğruna Kıbrıs'ımızı sırtımızda "kambur" görenlere, vatanın bölünmez bütünlüğünü "kalbur"a çevirenlere, Brüksel'in talimatlarını harfiyen yerine getirmeyi "yegane onur" diye algılayanlara, ulusal egemenlikten ne haber demek, vakit kaybı.
Başbakan'ın 'devletin kimi kurumlarına elimiz ulaşmıyor, sözümüz geçmiyor' diye sitem ettiği bir AB/IMF sürecinde ulusal egemenlikten ve 23 Nisan'dan ne haber, diye sormak nafile.
Parayı verenin "talimat vermek için sıraya girdiği bir siyasi süreç" yaşıyoruz. Ulusal egemenlik bu hallere düşürülmüş... 23 Nisan, büyüklerin elinde bu noktaya sürüklenmiş.
Manda marazı, "politik bir veba" gibi Ankara'da yaygınlaştıkça yaygınlaşmış.
Henüz önceki gün Dünya Bankası talimat yağdırıyor; KİT'ler ve diğer kamu kuruluşlarınızdaki 125 bin istihdam fazlası personelin işlerine son verin, diyor.
Henüz yine önceki gün Avrupa Birliği, güya istihdamın artırılması ve mesleki teknik eğitimin yaygınlaştırılması amacıyla Türkiye İş Kurumu'na yapacağı 40 milyon Euro tutarındaki yardım için, kuruma ilişkin yasanın bir an önce çıkarılmasını talep ediyor.
Yasaların bedeli 40 milyon Euro'ya kadar düşürülmüş.
O halde ulusal egemenlikten ne haber, diye sormayın...
Ortakların uyumundan, küresel güçlerin talimatlarıyla çıkartılan kanunlardan, global egemenlikten, ne haber, deyin.
Büyüklerin bu gidişatı, korkarım, küçüklerin 23 Nisan bayramını pek yakında zehir edecek. Ya da bağımsız ve hür çocuklar, 23 Nisan müsamere olarak kuruldukları Meclis'in kırmızı koltuklarından kalkmayacaklar. Taa ki, bağımsız ve hür karakterli büyükleri oralara gelinceye kadar. Böylece 23 Nisan, hem ulusal egemenlik hem de çocuk bayramı olarak bir bütün halinde yaşanıncaya kadar.
Bugün, çocukça yaşamaya, hür ve bağımsız olmaya karar verin. Şair Servet Yüksel gibi "içinizdeki çocuk"luğu, gönlünüzdeki bağımsız çocukları büyütün. Çocuklarınızı bağrınıza basarcasına, bağımsızlığı bağrınıza bir kez daha basın.
Bir de; evet bir de, 23 Nisan'ın anlamına uygun şenlik olması için Bağımsız Türkiye özlemini meşale edinen Bağımsız Türkiye Partisi'ne kulak verin, gönül verin, emek verin.
Şu şiiri de arasıra okuyun...
***
Hala yüreğimde sancı çekerler,Yarım kalan masalları ninemin.Ne tatlıydı o naneli şekerler,Ah, bir bulsam ceplerini dedemin.
Dizüstü sedirde zaman erirdi,Hafızama işlenirken sureler.Herkes düşlerini bana verirdi,Hani, nerde fethettiğim ülkeler..?
Azık götürürdüm bağa, bostana,Ne hoş utanırdı kızlar, gelinler!Bereket bir yana, şükür bir yana,Harmanlarda savrulurdu ekinler.
Gözlerimde binbir çiçek açardı,Artık ağlayamaz, gülemez olduk.Böyle çabuk büyüyecek ne vardı,O günleri özlüyorum be çocuk...
Çocukların ve çocuklar kadar bağımsız büyüklerin 23 Nisan'ını kutlar, bağımsızlık karakteri pörsümüş olanlara da gerçekten 23 Nisan'ı kutlayabilecek "bağımsız gönüller" dilerim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019