İklim ve verimlilik açısından dünyanın en güzel ülkesi Türkiye 'kuraklık ve don'u aynı anda yaşıyor.Tarımda felaketlerin üst üste geldiği bir yıl yaşıyoruz.Mart sonunda yaşanan don olayında fındıktan kayısıya, cevizden elmaya, narenciyeden kiviye kadar pek çok üründe telafisi mümkün olmayan zararlara neden oldu. Kuraklıktan özellikle iç bölgeler ciddi şekilde etkilenmiş durumda. Kuraklık, don felaketi derken bir bereketsizliktir aldı başını gidiyor.İzmir Kemalpaşa'da üretici hasada hazırlanırken doluya yakalandı. Yağan dolu kirazda yüzde 80'e varan oranda hasara neden olurken; domates ve biber seraları da bir hayli zarar gördü.Tarımda yıllardan beri yaşanan olumsuzluklara bu tabii afetler de eklenince köylü çifte kavrulma yaşıyor.Anadolu'muzda meşhur bir türkü vardır; kendim ettim kendim buldum/Gül gibi sarardım soldum/eyvah ayvah... Bu yaşananlar maalesef köylümüzün kendi elleriyle ektiği ve ettiğidir... Kendi düşen ağlamazmış...Bu arada sevgili okurlar tarımda Avrupa şampiyonu olduğumuzu da unutmayalım. Bu hususta posta adresime düşen Berrin Fetullahoğlu'nun yazısını sizinle paylaşmak isterim: "Çukurova bereketli topraklar diyarıydı bir zamanlar.Verimli tarım toprağının üstüne kurulan fabrikalar, sanayi işletmeleri toprakta bereket falan bırakmadı elbette.Her yıl alınan rekolte gitgide düşüyor.Hayvanı besleyecek samanı bile ithal ediyorsak, nerdeyse bütün tohumları İsrail'den, şekeri Amerika'dan, pamuğu Hindistan'dan, fasulye, mercimek de dahil, her türlü gıda maddesini ithal ediyorsak biz tarımda neyin birincisi oluyoruz söyler misiniz?Eskiden domatesi kestiğinizde kıpkırmızı, sulu ve lezzetli bir tadı vardı. Çarliston biberler kartona dönüşmemişti. Aldığınız salatalık evde büyümemişti, basılan hormondan.Karpuza kabaktan aşılama yapılmıyordu. Şimdi, içinden çekirdek dahi çıkmayan, ruhsuz karpuzları alıyoruz.Bunun nedeni nedir biliyor musunuz?Bu hükümet, çiftçinin belini kırdı.Ekilen ürünlerden tohum elde edilirdi eskiden. Ama tohumda dışa bağımlı olan ülkemizde, çiftçi artık tohumunu kendi üretemiyor. Çünkü alınan tohumlar tek ekimlik olduğundan, seneye ürün veremiyor.Hükümet, Tohum Enstitülerini de kapattı biliyorsunuz. Artık kendi tohumumuzu da üretemiyoruz.Gübrenin tonu 2002'de 162 lira iken, 2014'de % 100 artan rakamlara ulaştı.Mazot 2002'de 1.10 iken, 2014'de 4 bin 650 lira oluyorsa, çiftçinin ürettiği ürüne % 300 fiyat verilmiyor ama gübre, tohum, mazota % 300 zam yapılıyorsa, bu çiftçi nasıl banka kredi borçlarını öder, tarıma devam eder ve para kazanır söyler misiniz?Tarımdaki çıkmaz, beraberinde hayvancılığın da dibe vurması demektir. Yem fiyatlarının pahalılığı, alınan ürünü karşılamazsa, üretici zora düşer.Tarımda bu kadar Avrupa lideri olduğumuz için mi, kesecek hayvan bulamayıp, angusları ithal ettik?Hayvancılığı öldür, tarımı bitir ama ekranlarda tersini söyle?Bir inanan çıkar nasılsa değil mi?Ama ülke gerçekleri onların söylediği gibi değil.Lütfen artık gözünüzü açın."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025