Ekonomi Bakanımız Sayın Albayrak, Washington'da Trump'la görüştü. Görüşmeye Trump'un Yahudi kimliğiyle öne çıkan damadı ve danışmanı Jared Kushner ve ABD Hazine Bakanı da iştirak ettiler. Bu ziyaretin Robert Palladino'nun Türkiye'ye yönelik sözlerinden hemen sonra gerçekleşmesi manidar bulundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Robert Palladino Türkiye'yi, hadi yumuşatarak söyleyeyim ikaz etti. Kısa adı CAATSA olan Amerika Düşmanlarına Yaptırımlarla Mücadele Yasasını hatırlattı. Geçen sene yasalaşan CAATSA'nın 231. maddesine göre Rusya ile savunma ve istihbarat alanlarında işbirliği yapan bütün ülkeler ABD düşmanı olarak tanımlanırken, ağır yaptırımlarla ceza almaya hak kazanıyorlar. Mister Palladino Türkiye'yi uyarıyor ve kısaca S-400 almayın diyor. ABD, CAATSA ile sadece Rusya'yı hedef tahtasına koymuyor özellikle İran ve Kuzey Kore ile askeri işbirliği yapan bütün ülkeleri bu kapsama dâhil ediyor.
Tam bu vasatta İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Ankara'da Erdoğan'a Esad'la yaptığı uzun ve detaylı görüşmenin raporunu sundu. Sadece bir iki günlük bu diplomasi trafiği dahi Türkiye'nin dış politika çelişkilerinin derinliğini anlamaya yeter de artar bile.
Müttefikimiz(!) ABD, Türkiye'yi CAATSA'ya göre düşman kabul ederken, saldırılarından korunmak için NATO'ya girdiğimiz Rusya'dan bu sefer ABD'den korunmak için S-400 alıyoruz. Yakın geçmişte bize rejim ihraç ediyor diyerek düşman bellediğimiz İran, hükümetimizin zalim bir diktatör kabul ettiği Esad'la aramızı buluyor. Ayrıca İran ile ticari ilişkilerimizi devam ettirme adına İran'a uygulanan ABD ambargosunu haklı olarak tanımıyoruz.
Bu çelişki listesini uzatabiliriz. Eğer Türkiye, kendi menfaatleri doğrultusunda kendisine bir rota çizemezse bu çelişkilerden kurtulamayacağı gibi başına yeni dertler alabilir. Atatürk, dış politika kurallarını zaferden önce tespit etmişti. Türkiye'nin nasıl bir dış politika izlemesi gerektiğinin işaretleri Kurtuluş Savaşında aşağı yukarı ortaya çıkmıştı. Atatürk, bu temel şablona ufak tefek rötuşlar yaparak sağlam bir zeminde oturaklı bir dış politika belirledi.
Atatürk'ün Rusya ile kesin ve kalıcı bir barış tesis etmek konusundaki kararının meyveleri daha işin başında yani Milli Mücadele yıllarında toplandı. Osmanlı Devleti, 16. yüzyıldan itibaren Rusya ile yapılan amansız savaşların sonunda yıkıldı. Atatürk bu durumu değiştirdi. Rusya ile barış yaparken Sevr'i bize dayatanlarla savaştı. Atatürk, "Rusya ile iyi geçinin Arapların işine karışmayın " ilkesiyle hareket etti.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin çevre ülkelerle işbirliğini arttırması gerektiğini diğer taraftan Sevr'i hortlatmak isteyen güçlere karşı durmasını sağlayacak bir dış politikanın izlenmesi gerektiğini ısrarla ifade ediyor. Zaman döndü dolaştı yine Sayın Baş'ı haklı çıkardı. Türkiye ABD'ye karşı Rusya, İran, Çin ve hatta Suriye ile ittifak kurmaya mecbur olma noktasına geldi. Bu mecburiyet; coğrafyanın, ekonominin, komşuluğun ve ortak tarihin bir gereğidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İkinci Trump dönemi nelere gebe? / 11.11.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024