Bağımsız Türkiye Partisi'nin Tandoğan'daki mitingi tek kelimeyle muhteşem oldu. Yerin ve gökün senfonisiydi adeta.
Güneşle bulutların, bağımsızlık sevdalısı Türk Milleti'ni kendi bağırlarına basmak için kıyasıya yarıştıkları bir gündü.
Pazar günü, Ankara Tandoğan meydanı, ikinci tarihi mitinge ev sahipliği yaptı.
Sanki parti mitingi değildi...
İlki, bir yıl önceki Kuvay-ı Milliye mitingiydi. Yarım milyonluk mahşeri kalabalık Ermeni soykırım iddialarını reddetmek için bayrağını kaparak Tandoğan'a koşmuştu.
Pazar günkü manzara da, o tablonun adeta birebir fotokopisiydi.
İlk mitingte, Bağımsız Türkiye Partisi henüz kurulmamıştı. Tüm Ankara'lılar oradaydı. Meydan, Türk bayraklarıyla gelincik tarlası gibiydi.
Pazar günü de meydan gelincik tarlası gibiydi.
Evet, miting parti mitingi, BTP'nin mitingiydi. Fakat BTP'nin "Hilal'in etrafına halaka olmuş 16 yıldız"lı BTP bayrağı ile ay-yıldızlı albayrağımız öylesine birbirleriyle sarmaş dolaştı ki, bayraklar dalgalandıkça meydan, bir BTP mitingini andırıyordu, bir Türkiye mitingini.
Miting, sanki parti mitingi değildi. Bir yıl önceki Kuvay-ı Milliye mitingi gibi, hatta daha da yoğun biçimde Ankaralılar, Tandoğan'da BTP'yi omuzladılar.
Bu tablo, Kuvay-ı Milliye ruhunun Bağımsız Türkiye Partisi'nde abideleştiğinin göstergesidir... Türk Milleti'nin tüm meselelerini dava etmede ve çözümler sunmada, BTP'nin abideleştiğinin tablosudur.
Başbakan: Prof. Dr. Haydar Baş
Tandoğan'daki tablo gösterdi ki, BTP, partilerden bir parti değil, bunun çok ötesinde topyekün milletimizin şahlanışının ifadesidir.
Bir yıl önce Prof. Dr. Haydar Baş'ı Kuvay-ı Milliye önderi olarak bağrına basan Tandoğan'daki Türk Milleti, Pazar günü aynı tabloyu daha yoğun biçimde tekrarlayarak, kendisini BTP'nin tek başına iktidarında Başbakan olarak görmek istediği haykırdı.
BTP İl başkanlığını tebrik ediyorum. Seçim konuşulmasına rağmen partilerin miting yapamadıkları; yapanların iptal ettikleri; sıcakların 35-40 dereceyi aştığı; insanların sadece gökten değil, yerden de kavruldukları; halkımızın çoluk-çocuğuyla köylerine, yaylalarına, mesire yerlere kaçtığı bir zaman diliminde Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu "büyük oyunu" bu güçte halka mal edebilmek, bu büyüklükte mahşeri kalabalığı Tandoğan'da buluşturmak her babayiğitin kârı değildir. BTP'den gayrı kimsenin yapabileceği iş değildir. İşte bu, BTP'nin tek başına iktidarının müjdesidir.
bizim bulutlar...
Tandoğan'da bulutlarla güneşin söyleşisine tanık olduk...
Milletimiz, miting meydanından dopdolu ayrılırken, bir yandan Prof. Dr. Haydar Baş beyin verdiği tarihi mesajlarını konuşuyor; diğer yandan da bir yerlerden çok iyi tanıdığı "bulutlarla güneşin söyleşisi"ni zikretmekten kendini alamıyordu.
Saatler 17:45'i gösterirken bir büyük bulut arkadaşlarını da yanına alarak meydanı kucakladı. Mahşeri kalabalığı sarıp sarmaladı.
Birkaç saatten beri Türk Milleti'ni seyredip kavurdukça kavuran güneş, adeta mahşeri kalabalığa çarpılmış olacak ki, bırakmak istemiyordu.
Bulutlar direniyordu; yeter bu kadar kavurduğun, diyorlardı güneşe. Bu bağrı yanık Milleti biraz da biz kucaklayalım, müsaade et, diyorlardı. Güneş nöbeti bulutlara devretmek zorunda kalmıştı.
Bu bulutları, ben tanıdım. Tandoğan'daki mahşeri kalabalık da tanıdı. Türk Milleti de tanıyordu.
Tandoğan hem tarihe şahit oldu; hem de tarihe şahitlik yaptı.
Nerenin bulutlarıydı biliyor musunuz?
akkale'nin bulutları...
21 Ağustos 1915'te İngiliz Başkomutanı Hamilton'un, general Braithwaite'nin, Yüzbaşı Davney'in de yakından tanıdığı "Çanakkale bulutları"ydı bunlar.
Hani, 21 Ağustos 1915'te Çanakkale Suvla koyunda İngilizlerin 4. Norfolk taburunu içine çekip yutan ve şehitlerimizin Çanakkale destanına iştirak eden bulutlar vardı ya...
İşte o bulutlardı 21 Temmuz günü Tandoğan'da Bağımsız Türkiye sevdalılarını kucaklayan bulutlar.
Çanakkale'den gelmişlerdi; şehit torunu Haydar Baş'ı kucaklamaya. 253 bin şehidin evlatlarını muhafaza etmeye koşmuşlardı.
bulutları onlar. Çanakkale'deki mahmetçiğin bulutları onlar.
Peygamberlerin şahı Hz. Muhammed, o bulutları çoook iyi tanır. Şehitlerimiz, o bulutları iyi tanır.
Siz, o bulutları tanırsınız.
Ben de o bulutları yakından tanırım; askerliğimi Çanakkale'de yaptım.
Onlar, Hz. Muhammed'i iki yaşında çöl güneşine karşı koruyan bulutlar.
Onlar, asırlar boyunca Hilal'i sarıp sarmalayan bulutlar.
Onlar Çanakkale'de Bağımsız Türkiye destanı yazan şehitlerimizin arkadaşı bulutlar...
Onlar, Bağımsız Türkiye sevdalısı Baş'ı ve bağımsız, tasmasız tüm başları koruyan bulutlar...
Onlar, ezelden beri Bağımsız Türkiye sevdalısı bulutlar...
Onlar kainat devletinin, Bağımsız Türkiye'nin, Türk Milleti'nin bulutları.
O bulutların kanatlandığı her yer, bu milletin vatanıdır.
Tüm, yerdeki ve gökteki Bağımsız Türkiye sevdalılarına selam olsun.
Tan doğanda, aynı muhteşem manzaranın arkasını ve dünyaya duyurulan bağımsızlık söylemlerini aktarmaya devam edelim, dilerseniz.
Güneşle bulutların, bağımsızlık sevdalısı Türk Milleti'ni kendi bağırlarına basmak için kıyasıya yarıştıkları bir gündü.
Pazar günü, Ankara Tandoğan meydanı, ikinci tarihi mitinge ev sahipliği yaptı.
Sanki parti mitingi değildi...
İlki, bir yıl önceki Kuvay-ı Milliye mitingiydi. Yarım milyonluk mahşeri kalabalık Ermeni soykırım iddialarını reddetmek için bayrağını kaparak Tandoğan'a koşmuştu.
Pazar günkü manzara da, o tablonun adeta birebir fotokopisiydi.
İlk mitingte, Bağımsız Türkiye Partisi henüz kurulmamıştı. Tüm Ankara'lılar oradaydı. Meydan, Türk bayraklarıyla gelincik tarlası gibiydi.
Pazar günü de meydan gelincik tarlası gibiydi.
Evet, miting parti mitingi, BTP'nin mitingiydi. Fakat BTP'nin "Hilal'in etrafına halaka olmuş 16 yıldız"lı BTP bayrağı ile ay-yıldızlı albayrağımız öylesine birbirleriyle sarmaş dolaştı ki, bayraklar dalgalandıkça meydan, bir BTP mitingini andırıyordu, bir Türkiye mitingini.
Miting, sanki parti mitingi değildi. Bir yıl önceki Kuvay-ı Milliye mitingi gibi, hatta daha da yoğun biçimde Ankaralılar, Tandoğan'da BTP'yi omuzladılar.
Bu tablo, Kuvay-ı Milliye ruhunun Bağımsız Türkiye Partisi'nde abideleştiğinin göstergesidir... Türk Milleti'nin tüm meselelerini dava etmede ve çözümler sunmada, BTP'nin abideleştiğinin tablosudur.
Başbakan: Prof. Dr. Haydar Baş
Tandoğan'daki tablo gösterdi ki, BTP, partilerden bir parti değil, bunun çok ötesinde topyekün milletimizin şahlanışının ifadesidir.
Bir yıl önce Prof. Dr. Haydar Baş'ı Kuvay-ı Milliye önderi olarak bağrına basan Tandoğan'daki Türk Milleti, Pazar günü aynı tabloyu daha yoğun biçimde tekrarlayarak, kendisini BTP'nin tek başına iktidarında Başbakan olarak görmek istediği haykırdı.
BTP İl başkanlığını tebrik ediyorum. Seçim konuşulmasına rağmen partilerin miting yapamadıkları; yapanların iptal ettikleri; sıcakların 35-40 dereceyi aştığı; insanların sadece gökten değil, yerden de kavruldukları; halkımızın çoluk-çocuğuyla köylerine, yaylalarına, mesire yerlere kaçtığı bir zaman diliminde Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu "büyük oyunu" bu güçte halka mal edebilmek, bu büyüklükte mahşeri kalabalığı Tandoğan'da buluşturmak her babayiğitin kârı değildir. BTP'den gayrı kimsenin yapabileceği iş değildir. İşte bu, BTP'nin tek başına iktidarının müjdesidir.
bizim bulutlar...
Tandoğan'da bulutlarla güneşin söyleşisine tanık olduk...
Milletimiz, miting meydanından dopdolu ayrılırken, bir yandan Prof. Dr. Haydar Baş beyin verdiği tarihi mesajlarını konuşuyor; diğer yandan da bir yerlerden çok iyi tanıdığı "bulutlarla güneşin söyleşisi"ni zikretmekten kendini alamıyordu.
Saatler 17:45'i gösterirken bir büyük bulut arkadaşlarını da yanına alarak meydanı kucakladı. Mahşeri kalabalığı sarıp sarmaladı.
Birkaç saatten beri Türk Milleti'ni seyredip kavurdukça kavuran güneş, adeta mahşeri kalabalığa çarpılmış olacak ki, bırakmak istemiyordu.
Bulutlar direniyordu; yeter bu kadar kavurduğun, diyorlardı güneşe. Bu bağrı yanık Milleti biraz da biz kucaklayalım, müsaade et, diyorlardı. Güneş nöbeti bulutlara devretmek zorunda kalmıştı.
Bu bulutları, ben tanıdım. Tandoğan'daki mahşeri kalabalık da tanıdı. Türk Milleti de tanıyordu.
Tandoğan hem tarihe şahit oldu; hem de tarihe şahitlik yaptı.
Nerenin bulutlarıydı biliyor musunuz?
akkale'nin bulutları...
21 Ağustos 1915'te İngiliz Başkomutanı Hamilton'un, general Braithwaite'nin, Yüzbaşı Davney'in de yakından tanıdığı "Çanakkale bulutları"ydı bunlar.
Hani, 21 Ağustos 1915'te Çanakkale Suvla koyunda İngilizlerin 4. Norfolk taburunu içine çekip yutan ve şehitlerimizin Çanakkale destanına iştirak eden bulutlar vardı ya...
İşte o bulutlardı 21 Temmuz günü Tandoğan'da Bağımsız Türkiye sevdalılarını kucaklayan bulutlar.
Çanakkale'den gelmişlerdi; şehit torunu Haydar Baş'ı kucaklamaya. 253 bin şehidin evlatlarını muhafaza etmeye koşmuşlardı.
bulutları onlar. Çanakkale'deki mahmetçiğin bulutları onlar.
Peygamberlerin şahı Hz. Muhammed, o bulutları çoook iyi tanır. Şehitlerimiz, o bulutları iyi tanır.
Siz, o bulutları tanırsınız.
Ben de o bulutları yakından tanırım; askerliğimi Çanakkale'de yaptım.
Onlar, Hz. Muhammed'i iki yaşında çöl güneşine karşı koruyan bulutlar.
Onlar, asırlar boyunca Hilal'i sarıp sarmalayan bulutlar.
Onlar Çanakkale'de Bağımsız Türkiye destanı yazan şehitlerimizin arkadaşı bulutlar...
Onlar, Bağımsız Türkiye sevdalısı Baş'ı ve bağımsız, tasmasız tüm başları koruyan bulutlar...
Onlar, ezelden beri Bağımsız Türkiye sevdalısı bulutlar...
Onlar kainat devletinin, Bağımsız Türkiye'nin, Türk Milleti'nin bulutları.
O bulutların kanatlandığı her yer, bu milletin vatanıdır.
Tüm, yerdeki ve gökteki Bağımsız Türkiye sevdalılarına selam olsun.
Tan doğanda, aynı muhteşem manzaranın arkasını ve dünyaya duyurulan bağımsızlık söylemlerini aktarmaya devam edelim, dilerseniz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019