İmam Ali Naki'ye sorular ve cevapları
İmam'a: "Canım sana feda olsun, İbn Eksem cevap vermem için yazılı olarak benden bazı sorular sordu." dedim. İmam Ali Naki aleyhi'sselâm gülerek: "Cevabını verdin mi?" diye sordu
10.04.2025 16:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Musa İbn Muhammed İbn Rıza şöyle diyor: "Yahya İbn Eksem'le, Darü'l-Amme'de görüştüm, benden bazı sorular sordu. Sonra kardeşim Ali İbn Muhammed (İmam Ali Naki) aleyhi's-selâm'ın huzuruna vardım, buyurduğu tavsiyeler, kendileri hakkında basiretli olmama ve itaatini gerekli saymama sebep oldu.
İmam'a: "Canım sana feda olsun, İbn Eksem cevap vermem için yazılı olarak benden bazı sorular sordu." dedim. İmam Ali Naki aleyhi'sselâm gülerek: "Cevabını verdin mi?" diye sordu.
"Hayır, cevabını bilmiyordum." dedim.
İmam aleyhi's-selâm: "Sorduğu sorular nedir?" diye buyurdu. Ben de hakkında soru sorduğu ayetleri sırayla okuyarak yönelttiği soruları şu şekilde açıkladım:
1. "Kendi yanında kitaptan bir ilmi olan biri dedi ki: Ben, gözünü açıp kapatmadan önce onu sana getirebilirim." Acaba Allah'ın Peygamberi, Asıf'ın ilmine muhtaç mıydı?
İmam Ali Naki'nin (a.s) cevabı: "Kendi yanında kitaptan bir ilmi olan" Asıf İbn Berhiya idi.
Hz. Süleyman, Asıf'ın bildiğini bilmekten aciz değildi. Fakat cin ve insanlardan olan ümmetine kendisinden sonra Asıf'ın hüccet olduğunu tanıtmak istedi.
O ilim, Hz. Süleyman'ın ilmindendi. Allah'ın emriyle onu Asıf'ın yanında emanet bırakmıştı, onun imamet ve önderliğinde ihtilaf etmemeleri için o ilmi ona öğretmişti.
Nitekim Hz. Davut'tan sonra Hz. Süleyman'ın, peygamber ve imam oluşunun bilinmesi ve hüccetin halka muhkem kılınması için Hz. Davut'un zamanında da Hz. Süleyman'a bu ilim öğretildi."
2. "Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu ve hepsi de onun için secdeye kapandılar." Yakup ve evlatları, Peygamber oldukları hâlde nasıl Yusuf'a secde ettiler?
İmam Ali Naki'nin (a.s) cevabı: "Yakup ve çocuklarının secde etmesine gelince; onların secdesi Allah'a itaat ve Yusuf'a muhabbetlerini aşikâr etmek içindi. Nitekim meleklerin, Hz. Âdem'e secde etmeleri de Hz. Âdem için değildi, aksine Allah'ın emrine itaat etmek ve Hz. Âdem'e sevgilerini göstermek içindi.
Dolayısıyla Yakup'un, evlatlarının ve Hz. Yusuf'un da onlarla beraber secdeye kapanmaları da yine bir daha bir araya toplanmalarının ve ayrılık döneminin sona ermesinin şükrünü yerine getirmek içindi; Yusuf'un şükür secdesinde şöyle dediğini görmüyor musun: "Rabbim, sen bana saltanat verdin, sözlerin yorumundan da (bir bilgi) öğrettin."
3- "Sana indirdiğimizden eğer kuşkudaysan, senden önce kitabı okuyanlara sor." Bu ayetteki muhatap kimdir?
Eğer muhatap Peygamber'se, o zaman Peygamber kuşkuda mıydı? Eğer muhatap başkası ise, o zaman kitap -bu ayette bahsedilen indirilmiş olan ayetler- kime nazil olmuştur?
İmam Ali Naki'nin (a.s) cevabı: "Sana indirdiğimizden eğer kuşkudaysan, senden önce kitabı okuyanlara sor" ayetinde muhatap Peygamber'dir. Ancak Peygamber'in, kendisine indirilen vahiyde hiçbir şüphesi yoktu.
Fakat cahiller diyorlardı ki: Neden Allah meleklerden birini peygamber kılmadı ve bizimle Peygamber'i arasında yemede, içmede ve pazarda dolaşmada hiçbir fark koymadı?
Allah-u Teâla da Peygamber'ine vahyetti ki, bu cahillerin huzurunda "Senden önce, semavi kitapları okuyan kimselerden sor." ki acaba Allah, şimdiye kadar yiyip içmeyen ve pazarlarda dolaşmayan bir peygamber göndermiş mi? Çünkü sen de onlar gibisin.
"Sana indirdiğimiz şeyden kuşkudaysan" tabiri de şüphede olduğundan değildir, sadece (tartışmada) karşı tarafa insaflı davranmak içindir. Nitekim Mübahele ayetinde, Hak Teâla şöyle buyuruyor:
"De ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra karşılıklı lânetleşelim de Allah'ın lânetini yalan söyleyenlerin üstüne kılalım."
(Elbette Hıristiyanlar yalan söylüyorlardı, bunda hiçbir şüphe yoktu.) Eğer Allah'ın lânetini sizin üstünüze kılalım deseydi, mübaheleyi (lânetleşmeyi) kabul etmezlerdi.
Allah, Peygamber'inin risalet vazifesini yaptığını ve yalan söyleyenlerden olmadığını biliyordu ve Peygamberin de, kendisinin doğru söylediğine yakini vardı; fakat tarafsız olarak konuşmak istiyordu." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
İmam'a: "Canım sana feda olsun, İbn Eksem cevap vermem için yazılı olarak benden bazı sorular sordu." dedim. İmam Ali Naki aleyhi'sselâm gülerek: "Cevabını verdin mi?" diye sordu.
"Hayır, cevabını bilmiyordum." dedim.
İmam aleyhi's-selâm: "Sorduğu sorular nedir?" diye buyurdu. Ben de hakkında soru sorduğu ayetleri sırayla okuyarak yönelttiği soruları şu şekilde açıkladım:
1. "Kendi yanında kitaptan bir ilmi olan biri dedi ki: Ben, gözünü açıp kapatmadan önce onu sana getirebilirim." Acaba Allah'ın Peygamberi, Asıf'ın ilmine muhtaç mıydı?
İmam Ali Naki'nin (a.s) cevabı: "Kendi yanında kitaptan bir ilmi olan" Asıf İbn Berhiya idi.
Hz. Süleyman, Asıf'ın bildiğini bilmekten aciz değildi. Fakat cin ve insanlardan olan ümmetine kendisinden sonra Asıf'ın hüccet olduğunu tanıtmak istedi.
O ilim, Hz. Süleyman'ın ilmindendi. Allah'ın emriyle onu Asıf'ın yanında emanet bırakmıştı, onun imamet ve önderliğinde ihtilaf etmemeleri için o ilmi ona öğretmişti.
Nitekim Hz. Davut'tan sonra Hz. Süleyman'ın, peygamber ve imam oluşunun bilinmesi ve hüccetin halka muhkem kılınması için Hz. Davut'un zamanında da Hz. Süleyman'a bu ilim öğretildi."
2. "Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu ve hepsi de onun için secdeye kapandılar." Yakup ve evlatları, Peygamber oldukları hâlde nasıl Yusuf'a secde ettiler?
İmam Ali Naki'nin (a.s) cevabı: "Yakup ve çocuklarının secde etmesine gelince; onların secdesi Allah'a itaat ve Yusuf'a muhabbetlerini aşikâr etmek içindi. Nitekim meleklerin, Hz. Âdem'e secde etmeleri de Hz. Âdem için değildi, aksine Allah'ın emrine itaat etmek ve Hz. Âdem'e sevgilerini göstermek içindi.
Dolayısıyla Yakup'un, evlatlarının ve Hz. Yusuf'un da onlarla beraber secdeye kapanmaları da yine bir daha bir araya toplanmalarının ve ayrılık döneminin sona ermesinin şükrünü yerine getirmek içindi; Yusuf'un şükür secdesinde şöyle dediğini görmüyor musun: "Rabbim, sen bana saltanat verdin, sözlerin yorumundan da (bir bilgi) öğrettin."
3- "Sana indirdiğimizden eğer kuşkudaysan, senden önce kitabı okuyanlara sor." Bu ayetteki muhatap kimdir?
Eğer muhatap Peygamber'se, o zaman Peygamber kuşkuda mıydı? Eğer muhatap başkası ise, o zaman kitap -bu ayette bahsedilen indirilmiş olan ayetler- kime nazil olmuştur?
İmam Ali Naki'nin (a.s) cevabı: "Sana indirdiğimizden eğer kuşkudaysan, senden önce kitabı okuyanlara sor" ayetinde muhatap Peygamber'dir. Ancak Peygamber'in, kendisine indirilen vahiyde hiçbir şüphesi yoktu.
Fakat cahiller diyorlardı ki: Neden Allah meleklerden birini peygamber kılmadı ve bizimle Peygamber'i arasında yemede, içmede ve pazarda dolaşmada hiçbir fark koymadı?
Allah-u Teâla da Peygamber'ine vahyetti ki, bu cahillerin huzurunda "Senden önce, semavi kitapları okuyan kimselerden sor." ki acaba Allah, şimdiye kadar yiyip içmeyen ve pazarlarda dolaşmayan bir peygamber göndermiş mi? Çünkü sen de onlar gibisin.
"Sana indirdiğimiz şeyden kuşkudaysan" tabiri de şüphede olduğundan değildir, sadece (tartışmada) karşı tarafa insaflı davranmak içindir. Nitekim Mübahele ayetinde, Hak Teâla şöyle buyuruyor:
"De ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra karşılıklı lânetleşelim de Allah'ın lânetini yalan söyleyenlerin üstüne kılalım."
(Elbette Hıristiyanlar yalan söylüyorlardı, bunda hiçbir şüphe yoktu.) Eğer Allah'ın lânetini sizin üstünüze kılalım deseydi, mübaheleyi (lânetleşmeyi) kabul etmezlerdi.
Allah, Peygamber'inin risalet vazifesini yaptığını ve yalan söyleyenlerden olmadığını biliyordu ve Peygamberin de, kendisinin doğru söylediğine yakini vardı; fakat tarafsız olarak konuşmak istiyordu." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.