AB-ABD eksenli global güçlerin, bir yandan Hristiyan Almanya'nın doğu ve batı yakasını birleştirirken, diğer yandan Balkanları paramparça etmelerindeki arka planı algılayamayanlar, Türkiye üzerinde oynanan oyunun büyüklüğünü farkedemezler.
Düşünün, AB, derenin öte yakasında Doğu ve Batı Almanya'yı bir çırpıda birleştirmesi bir yana, 15 Avrupa devletini tek bayrak altında topluyor.
Fakat ne hikmettir ki, aynı süreçte aynı yakadaki Yugoslavya, AB-ABD konsorsiyumuyla darmadağın ediliyor. Bir Yugoslavya'dan, Slovenya, Hırvatistan, Makedonya, Bosna-Hersek ve Karadağ ve Sırbistan'dan ibaret bir küçük Yugoslavya çıkartılıyor.
Buradaki hikmet, bölgede potansiyel tehdit olarak algılanan Müslüman Türk varlığıdır.
Korku gönderdeki "Hilal"dir.
Yugoslavya, her türlü baskıya rağmen Balkanlarda yok edilemeyen, kırılamayan Hilal'e kurban edilmiştir.
Evet, AB, Türkiye'den çekiniyor... ABD de öyle.
Türkiye, kabul etsek de etmesek de gönderdeki Hilal'dir.
Öyle görünüyor uzaklardan...
ABD, AB ve sair Haçlı ise çekiniyor.
Hem de 1990 itibarıyla Sovyetlerin dağılmasıyla onlarca Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlıklarını ilan etmeleri sebebiyle aynı candan, aynı dinden olan "ağabey Türkiye"den çook çekiniyor.
Bu sebeple AB-ABD eksenli global güçlerin Türkiye'yi dağıtma hesabı, adeta Yugoslavyalaştırma planı bilinenden çok daha büyük...
Evet, global güçler Türkiye'den çekiniyor. Hele de tarihi misyonunun ve cografyasının farkında olacak bir Türkiye'den çoook ama çook çekiniyor. Zira AB-ABD ekseninde sadece enerji ve yeraltı kaynakları değil, aynı zamanda insan kaynakları da tükeniyor. Soyları kesiliyor.
Bu sebeple AB'ye üyelik bahanesiyle global güçlerin Türkiye'yi dağıtma hesabı, adeta Yugoslavyalaştırma planı bilinenden çok daha büyük.
Türkiye'den çekiniyorlar. Doğru...
Zira, Türkiye 779.450 km2'lik yüzölçümü ile Rusya dışında Avrupa'nın en geniş ülkesi. Şayet Avrupa Birliği'ne üye olsa, birliğin en geniş toprağına sahip ülke olacak.
AB-ABD, Türkiye aysberginin suyun altındaki asıl büyük gövdesini de görüyorlar.
Bu sebeple AB'ye üyelik bahanesiyle global güçlerin Türkiye'yi dağıtma hesabı, adeta Yugoslavyalaştırma planı bilinenden çok daha büyük.
Türkiye, AB üyesi ve üyeliğe aday muhtemel diğer ülkeleri arasında, Almanya'dan sonraki en büyük nüfusa sahip. Üstelik, bu ülkeler arasında nüfusu, en hızlı artan ülke. Almanya'da ise nüfus gittikçe azalıyor. Öte yakada 15-20 yıl sonra, en yüksek nüfusa sahip ülke biz olacağız. Avrupa'nın en genç nüfusa -15 yaşın altındaki nüfus- sahip ülkesi, yüzde 33.9 ile Türkiye.
Bu cevval büyük nüfusun, değerleriyle yoğrulmuş dinamik-karakterli gücün, global sömürge gemisini batıracağını hesap ediyor AB ve ABD.
Bu sebeple AB'ye üyelik bahanesiyle global güçlerin Türkiye'yi dağıtma hesabı, adeta Yugoslavyalaştırma planı bilinenden çok daha büyük.
Bu sebepledir ki, hiçbir aday ülkede görülmemiş biçimde, AB'ye üyeliğimiz sözkonusu olmadan bugün ekonomimizi 70 milyar dolar zarara uğratan tek taraflı Gümrük Birliği Anlaşması'nı imzaya zorladılar.
Bu geleceğin Büyük Türkiyesi korkusudur ki, üç kuruş faizli kredi vermek için tarım üretimimizi sıfırlama noktasına getirttiler.
1980'e kadar Türkiye, GSMH'sının çok önemli bölümünü tarımdan sağlıyordu ve bu konuda Avrupa'da birinci ülkeydi.
Bu aziz Millet çook büyük olduğu için, büyük oyun oynuyorlar.
Şimdi öyle bir noktaya soktular ki; Türkiye, buğdayını, mercimeğini, fasulyesini dahi ithal etmek zorundadır.
IMF'nin tüm dayatmaları, buğday, tütün, şekerpancarı, fındık, çay... gibi tarımsal ve sanayi alanlarındaki her türlü üretimimizin kesada uğratılması yönünde değil midir?
İkinci Kuvay-ı Milliye'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş beyin haykırdığı gibi, Avrupa Parlamentosu, Kıbrıs'mızın, Suriçi İstanbul'umuzun, Güneydoğu'muzun, Ege'mizin ve herşeyden önemlisi asırlardan beri birbirleriyle kardeş, dayı, amca, hala, teyze, hısım, akraba olmuş, et ve tırnak gibi içiçe girimiş bu aziz milletin unsurlarının ana gövdeden kopartılması için, Türkiye'mizin herşeyiyle dağıtılması için kararlar aldı.
Kriterler dayattı. Tavizler kopartmaya çalışıyor.
AB işportacılığı yapacak politik figüranlar tuttular. Zangoçları, siyasi figüran haline soktular. Siyasi ikbal uğruna kimisini papaz elbisesine soktular. Kimisine ABD'nin tetikçisi parkası giydirdiler. Medya ve işdünyasında da benzer işlemlerle yandaş tuttular.
Global güçler, şimdi istediği oyunu oynamakla, Türkiye'yi Yugoslavyalaştırmakla meşgul.
Siz, vatanperverlik duygusu taşıyanlar... Bu vatanın sahipleri... Başkalarının ırgatı olmak yerine insanlığa adalet getirmeye namzet Büyük Türk Milleti...
Siz, Türkiye'nin Yugoslavyalaştırılmasına, AB-ABD cenderesine alınıp lime lime edilmesine razı mısınız?
Elbette değilsiniz. Olamazsınız.
Bağımsız Türkiye Partisi'ne dönüşen meydanlardaki Kuvay-ı Milliye coşkunuz, bunun en büyük göstergesi.
Ankaralı dostlarımıza bir dipnotum var; bugün, evet bugün, Türkiye'miz üzerindeki tüm global oyunları bozmak üzere Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş beyin etrafında kenetlenmek için buluşuyoruz.
Bayraklarınızı alınız.
AB'ye karşı Bağımsız Türkiye'de buluşuyoruz.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin tek başına iktidarında buluşuyoruz.
Bugün, saat 15:30'da Ankara Tandoğan'da buluşuyoruz.
Düşünün, AB, derenin öte yakasında Doğu ve Batı Almanya'yı bir çırpıda birleştirmesi bir yana, 15 Avrupa devletini tek bayrak altında topluyor.
Fakat ne hikmettir ki, aynı süreçte aynı yakadaki Yugoslavya, AB-ABD konsorsiyumuyla darmadağın ediliyor. Bir Yugoslavya'dan, Slovenya, Hırvatistan, Makedonya, Bosna-Hersek ve Karadağ ve Sırbistan'dan ibaret bir küçük Yugoslavya çıkartılıyor.
Buradaki hikmet, bölgede potansiyel tehdit olarak algılanan Müslüman Türk varlığıdır.
Korku gönderdeki "Hilal"dir.
Yugoslavya, her türlü baskıya rağmen Balkanlarda yok edilemeyen, kırılamayan Hilal'e kurban edilmiştir.
Evet, AB, Türkiye'den çekiniyor... ABD de öyle.
Türkiye, kabul etsek de etmesek de gönderdeki Hilal'dir.
Öyle görünüyor uzaklardan...
ABD, AB ve sair Haçlı ise çekiniyor.
Hem de 1990 itibarıyla Sovyetlerin dağılmasıyla onlarca Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlıklarını ilan etmeleri sebebiyle aynı candan, aynı dinden olan "ağabey Türkiye"den çook çekiniyor.
Bu sebeple AB-ABD eksenli global güçlerin Türkiye'yi dağıtma hesabı, adeta Yugoslavyalaştırma planı bilinenden çok daha büyük...
Evet, global güçler Türkiye'den çekiniyor. Hele de tarihi misyonunun ve cografyasının farkında olacak bir Türkiye'den çoook ama çook çekiniyor. Zira AB-ABD ekseninde sadece enerji ve yeraltı kaynakları değil, aynı zamanda insan kaynakları da tükeniyor. Soyları kesiliyor.
Bu sebeple AB'ye üyelik bahanesiyle global güçlerin Türkiye'yi dağıtma hesabı, adeta Yugoslavyalaştırma planı bilinenden çok daha büyük.
Türkiye'den çekiniyorlar. Doğru...
Zira, Türkiye 779.450 km2'lik yüzölçümü ile Rusya dışında Avrupa'nın en geniş ülkesi. Şayet Avrupa Birliği'ne üye olsa, birliğin en geniş toprağına sahip ülke olacak.
AB-ABD, Türkiye aysberginin suyun altındaki asıl büyük gövdesini de görüyorlar.
Bu sebeple AB'ye üyelik bahanesiyle global güçlerin Türkiye'yi dağıtma hesabı, adeta Yugoslavyalaştırma planı bilinenden çok daha büyük.
Türkiye, AB üyesi ve üyeliğe aday muhtemel diğer ülkeleri arasında, Almanya'dan sonraki en büyük nüfusa sahip. Üstelik, bu ülkeler arasında nüfusu, en hızlı artan ülke. Almanya'da ise nüfus gittikçe azalıyor. Öte yakada 15-20 yıl sonra, en yüksek nüfusa sahip ülke biz olacağız. Avrupa'nın en genç nüfusa -15 yaşın altındaki nüfus- sahip ülkesi, yüzde 33.9 ile Türkiye.
Bu cevval büyük nüfusun, değerleriyle yoğrulmuş dinamik-karakterli gücün, global sömürge gemisini batıracağını hesap ediyor AB ve ABD.
Bu sebeple AB'ye üyelik bahanesiyle global güçlerin Türkiye'yi dağıtma hesabı, adeta Yugoslavyalaştırma planı bilinenden çok daha büyük.
Bu sebepledir ki, hiçbir aday ülkede görülmemiş biçimde, AB'ye üyeliğimiz sözkonusu olmadan bugün ekonomimizi 70 milyar dolar zarara uğratan tek taraflı Gümrük Birliği Anlaşması'nı imzaya zorladılar.
Bu geleceğin Büyük Türkiyesi korkusudur ki, üç kuruş faizli kredi vermek için tarım üretimimizi sıfırlama noktasına getirttiler.
1980'e kadar Türkiye, GSMH'sının çok önemli bölümünü tarımdan sağlıyordu ve bu konuda Avrupa'da birinci ülkeydi.
Bu aziz Millet çook büyük olduğu için, büyük oyun oynuyorlar.
Şimdi öyle bir noktaya soktular ki; Türkiye, buğdayını, mercimeğini, fasulyesini dahi ithal etmek zorundadır.
IMF'nin tüm dayatmaları, buğday, tütün, şekerpancarı, fındık, çay... gibi tarımsal ve sanayi alanlarındaki her türlü üretimimizin kesada uğratılması yönünde değil midir?
İkinci Kuvay-ı Milliye'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş beyin haykırdığı gibi, Avrupa Parlamentosu, Kıbrıs'mızın, Suriçi İstanbul'umuzun, Güneydoğu'muzun, Ege'mizin ve herşeyden önemlisi asırlardan beri birbirleriyle kardeş, dayı, amca, hala, teyze, hısım, akraba olmuş, et ve tırnak gibi içiçe girimiş bu aziz milletin unsurlarının ana gövdeden kopartılması için, Türkiye'mizin herşeyiyle dağıtılması için kararlar aldı.
Kriterler dayattı. Tavizler kopartmaya çalışıyor.
AB işportacılığı yapacak politik figüranlar tuttular. Zangoçları, siyasi figüran haline soktular. Siyasi ikbal uğruna kimisini papaz elbisesine soktular. Kimisine ABD'nin tetikçisi parkası giydirdiler. Medya ve işdünyasında da benzer işlemlerle yandaş tuttular.
Global güçler, şimdi istediği oyunu oynamakla, Türkiye'yi Yugoslavyalaştırmakla meşgul.
Siz, vatanperverlik duygusu taşıyanlar... Bu vatanın sahipleri... Başkalarının ırgatı olmak yerine insanlığa adalet getirmeye namzet Büyük Türk Milleti...
Siz, Türkiye'nin Yugoslavyalaştırılmasına, AB-ABD cenderesine alınıp lime lime edilmesine razı mısınız?
Elbette değilsiniz. Olamazsınız.
Bağımsız Türkiye Partisi'ne dönüşen meydanlardaki Kuvay-ı Milliye coşkunuz, bunun en büyük göstergesi.
Ankaralı dostlarımıza bir dipnotum var; bugün, evet bugün, Türkiye'miz üzerindeki tüm global oyunları bozmak üzere Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş beyin etrafında kenetlenmek için buluşuyoruz.
Bayraklarınızı alınız.
AB'ye karşı Bağımsız Türkiye'de buluşuyoruz.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin tek başına iktidarında buluşuyoruz.
Bugün, saat 15:30'da Ankara Tandoğan'da buluşuyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019