Türkiye olarak kılı kırk yarmamız gereken günlerden geçiyoruz.
Hain 15 Temmuz darbe girişimi tecrübesinden sonra, ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki Haçlı emellerini artık hakk'el yakın biliyor olmalıyız.
ABD ve AB aktörleri, çöreklendikleri bölgemizde, yeni haritalar ve Büyük İsrail oluşumunu önünü açacak bağımsız devletçikler üretiyorlar.
El-Bab'ta Türkiye'yi yapayalnız bırakıyorlar.
Türkiye'yi arkadan vuran terörist gruplara kendi üniformalarını giydiriyorlar.
Türkiye'nin temizlediği el-Bab'ın ise kimin kontrolünde olacağını ve oraya kimlerin yerleşeceğini de kendileri tayin etmeye yelteniyorlar.
Şimdi de bizi, sanki Rakka batağına çekmeye çalışıyorlar.
İngiliz ortaklı Amerikan cephesi ile Avrupa cephesi, Bağımsız Kürdistan oluşumunun kendi inisiyatifleri ekseninde şekillenmesi için mekik diplomasisi yürütüyor.
Geçen ayın 28'inde İngiltere Başbakanı Theresa May, Beyaz Saray'dan çıkıyor, ayağının tozuyla Ankara'ya geliyor.
İngiltere Başbakanı'ndan bir hafta sonra Almanya Başbakanı Angela Merkel buraya koşuyor.
İngiltere Başbakanı May'ın ziyaret sebebi "ticaret" filan diye yansıyor basına. Lakin iki hafta sonra İngiltere Ticaret Bakanı yerine Genelkurmay Başkanı Org. Stuart W. Peach gelince, Azeri tabirle sohbetin oradan gitmediği açığa çıkıyor.
Ondan bir gün önce ise ülkemize CIA Direktörü Mike Pompeo damlıyor.
Arkasından Amerikan Genelkurmay Başkanı İncirlik'e iniş yapıyor.
Türkiye, kendi toprak güvenliğini teminat altına almak için canhıraş çabalıyor.
Türkiye ile ortaklık muhabbeti yapıp, ortaklığın "o"suna dahi sığmayacak düzeyde ülkemizdeki ve bölgedeki terör gruplarını silahlandırıp onlarla bizi boğuşturan ABD ve AB, yanağımızdan öpmeye devam ediyor.
Şansölye Merkel, yılda 10 milyar Euro benden, diyor.
Başkan Trump, ben bu işin mali olayını çözerim, diye bonkörlük yapıyor.
Ancak Suriyeli sığınmacılara ilişkin Türkiye'ye taahhüt ettikleri 3 milyar Euro ve vize muafiyeti konularında ise tek tık yok?
Bu Amerikalı ve Batılıların ipiyle değil Rakka'ya, bir metrelik kuyuya bile inilmez.
Adeta Türkiye'ye oyun içinde oyun kuruyorlar.
Rusya başta olmak üzere Türkiye'nin komşularıyla geliştirmeye çalıştığı ilişkileri de zayıflatarak, siyasal ve ekonomik tecrit altına almaya uğraşıyorlar.
Ankara elbette bunların farkındadır. Zira hain 15 Temmuz darbesinin arkasında hangi küresel güçlerin olduğunu görmek, yeni durumlar için de ciddi bir tecrübe ve ufuk sunuyor.
1960'lı yıllardan beri Yahudi meşrepli Barzani ailesinin arkasında duran ve o yıllardan beri Peşmerge güçlerini eğiten asıl aktörün İsrail olduğu biliniyor.
Nitekim İsrail Adalet Bakanı Ayaled Shaked, tam bir yıl önce şu ilanı yapıyor:
Bağımsız Kürdistan'ın zamanı geldi, tüm gücümüzle arkasındayız. Bu gelişme İsrail'in çıkarınadır; İsrail düşmanlarını zayıflatacak büyük adımdır.
Arz-ı Mev'ud inancı eksenli bu yapılanma, herkesin malumudur ki, ta Diyarbakır'ımıza kadar uzanıyor.
Amerika bunu gizlemiyor. Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) mimarı Amerikalı yaşlı kurt politikacı Henry Kissinger, BOP ekseninde her şey yolunda giderse, Ortadoğu'nun yarısı gelecekte İsrail'in olacaktır, diyerek Amerika ve BOP'un hedefini baştan deklare ediyor.
Mesut Barzani, Avrupa'yı geziyor, liderlerden bağımsızlık için tam destek sözleri alıyor. Birkaç gün önce de ABD Savunma Bakanı James Mattis'le görüşüyor, aynı taahhütleri ondan alıyor. Barzani'nin Başdanışmanı Hemin Havrami de Münih'te görüştüğü Amerikan Başkan yardımcılarından aynı güvenceleri alıyor.
Ancak Amerika, Avrupa ve İsrail'in Barzani'ye hizmet edeceğine, onun değirmenine su taşıyacağına inanmak sadece abesle iştigal değil, kronik bir ahmaklık olur.
İşin daha çok daha ilginç yanı var: 2015'in Haziran'ında, Suudi General Enver Macid Eşki, Washington merkezli Musevi CFR'de, İsrailli Büyükelçi Dore Gold ile görüşerek, Irak, Suriye, Türkiye ve İran topraklarından oluşturulacak bağımsız bir Kürdistan kurma konusunda mutabakata varılıyor, yedi maddelik bir plan yapılıyor. Halen CFR'nin sitesinde bu görüşme ve proje duruyor.
Kazanda gerçekten kaynatılanın Büyük İsrail oluşumu olduğunu görmemiz gerekiyor.
Türkiye, yalnız bırakıldığı el-Bab'ta ve Rakka planında hem ateşle imtihan, hem de fazlasıyla meşgul edilirken; Amerikalı ve Batılı kurt politikacılar, Bölgesel Kürdistan adı altında Büyük İsrail oluşumunu olgunlaştırıyor.
FETÖ bağlamında yaşadıklarımızı Barzani ile de yaşamayalım.
Türkiye, 15 Temmuz'un üstesinden geldiği gibi, bu oyunu da bozmalıdır.
Hain 15 Temmuz darbe girişimi tecrübesinden sonra, ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki Haçlı emellerini artık hakk'el yakın biliyor olmalıyız.
ABD ve AB aktörleri, çöreklendikleri bölgemizde, yeni haritalar ve Büyük İsrail oluşumunu önünü açacak bağımsız devletçikler üretiyorlar.
El-Bab'ta Türkiye'yi yapayalnız bırakıyorlar.
Türkiye'yi arkadan vuran terörist gruplara kendi üniformalarını giydiriyorlar.
Türkiye'nin temizlediği el-Bab'ın ise kimin kontrolünde olacağını ve oraya kimlerin yerleşeceğini de kendileri tayin etmeye yelteniyorlar.
Şimdi de bizi, sanki Rakka batağına çekmeye çalışıyorlar.
İngiliz ortaklı Amerikan cephesi ile Avrupa cephesi, Bağımsız Kürdistan oluşumunun kendi inisiyatifleri ekseninde şekillenmesi için mekik diplomasisi yürütüyor.
Geçen ayın 28'inde İngiltere Başbakanı Theresa May, Beyaz Saray'dan çıkıyor, ayağının tozuyla Ankara'ya geliyor.
İngiltere Başbakanı'ndan bir hafta sonra Almanya Başbakanı Angela Merkel buraya koşuyor.
İngiltere Başbakanı May'ın ziyaret sebebi "ticaret" filan diye yansıyor basına. Lakin iki hafta sonra İngiltere Ticaret Bakanı yerine Genelkurmay Başkanı Org. Stuart W. Peach gelince, Azeri tabirle sohbetin oradan gitmediği açığa çıkıyor.
Ondan bir gün önce ise ülkemize CIA Direktörü Mike Pompeo damlıyor.
Arkasından Amerikan Genelkurmay Başkanı İncirlik'e iniş yapıyor.
Türkiye, kendi toprak güvenliğini teminat altına almak için canhıraş çabalıyor.
Türkiye ile ortaklık muhabbeti yapıp, ortaklığın "o"suna dahi sığmayacak düzeyde ülkemizdeki ve bölgedeki terör gruplarını silahlandırıp onlarla bizi boğuşturan ABD ve AB, yanağımızdan öpmeye devam ediyor.
Şansölye Merkel, yılda 10 milyar Euro benden, diyor.
Başkan Trump, ben bu işin mali olayını çözerim, diye bonkörlük yapıyor.
Ancak Suriyeli sığınmacılara ilişkin Türkiye'ye taahhüt ettikleri 3 milyar Euro ve vize muafiyeti konularında ise tek tık yok?
Bu Amerikalı ve Batılıların ipiyle değil Rakka'ya, bir metrelik kuyuya bile inilmez.
Adeta Türkiye'ye oyun içinde oyun kuruyorlar.
Rusya başta olmak üzere Türkiye'nin komşularıyla geliştirmeye çalıştığı ilişkileri de zayıflatarak, siyasal ve ekonomik tecrit altına almaya uğraşıyorlar.
Ankara elbette bunların farkındadır. Zira hain 15 Temmuz darbesinin arkasında hangi küresel güçlerin olduğunu görmek, yeni durumlar için de ciddi bir tecrübe ve ufuk sunuyor.
1960'lı yıllardan beri Yahudi meşrepli Barzani ailesinin arkasında duran ve o yıllardan beri Peşmerge güçlerini eğiten asıl aktörün İsrail olduğu biliniyor.
Nitekim İsrail Adalet Bakanı Ayaled Shaked, tam bir yıl önce şu ilanı yapıyor:
Bağımsız Kürdistan'ın zamanı geldi, tüm gücümüzle arkasındayız. Bu gelişme İsrail'in çıkarınadır; İsrail düşmanlarını zayıflatacak büyük adımdır.
Arz-ı Mev'ud inancı eksenli bu yapılanma, herkesin malumudur ki, ta Diyarbakır'ımıza kadar uzanıyor.
Amerika bunu gizlemiyor. Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) mimarı Amerikalı yaşlı kurt politikacı Henry Kissinger, BOP ekseninde her şey yolunda giderse, Ortadoğu'nun yarısı gelecekte İsrail'in olacaktır, diyerek Amerika ve BOP'un hedefini baştan deklare ediyor.
Mesut Barzani, Avrupa'yı geziyor, liderlerden bağımsızlık için tam destek sözleri alıyor. Birkaç gün önce de ABD Savunma Bakanı James Mattis'le görüşüyor, aynı taahhütleri ondan alıyor. Barzani'nin Başdanışmanı Hemin Havrami de Münih'te görüştüğü Amerikan Başkan yardımcılarından aynı güvenceleri alıyor.
Ancak Amerika, Avrupa ve İsrail'in Barzani'ye hizmet edeceğine, onun değirmenine su taşıyacağına inanmak sadece abesle iştigal değil, kronik bir ahmaklık olur.
İşin daha çok daha ilginç yanı var: 2015'in Haziran'ında, Suudi General Enver Macid Eşki, Washington merkezli Musevi CFR'de, İsrailli Büyükelçi Dore Gold ile görüşerek, Irak, Suriye, Türkiye ve İran topraklarından oluşturulacak bağımsız bir Kürdistan kurma konusunda mutabakata varılıyor, yedi maddelik bir plan yapılıyor. Halen CFR'nin sitesinde bu görüşme ve proje duruyor.
Kazanda gerçekten kaynatılanın Büyük İsrail oluşumu olduğunu görmemiz gerekiyor.
Türkiye, yalnız bırakıldığı el-Bab'ta ve Rakka planında hem ateşle imtihan, hem de fazlasıyla meşgul edilirken; Amerikalı ve Batılı kurt politikacılar, Bölgesel Kürdistan adı altında Büyük İsrail oluşumunu olgunlaştırıyor.
FETÖ bağlamında yaşadıklarımızı Barzani ile de yaşamayalım.
Türkiye, 15 Temmuz'un üstesinden geldiği gibi, bu oyunu da bozmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019