İrak'ı işgalinden sonra beklemediği gelişmelerle karşı karşıya gelen ABD, BM ve NATO'yu da devreye sokmaya çalışarak yeni askeri destekler ararken, bir taraftan işin bundan sonraki bölümüne meşruluk kazandırmak, bir taraftan da yarın işgal edeceği ülkeler için de suç ortağı bulmaya çalışıyor.
Eğer Irak ABD için son durak olsa idi, bugünlerde yapılan Irak'a asker gönderme şartları çalışmaları bazılarına göre makul görülebilirdi. Herkes pekala biliyor ki Amerika için Irak bir son değildir.
Hangi şartla olursa olsun bugün ABD'ye evet diyenler yarın bir başka ülkenin işgaline de şimdiden evet demiş olmayacaklar mı?
Buradan şu neticeyi çıkarmak mümkün. Bugün ABD'ye evet diyenlerin ömrü ABD'ye evet demekle geçecektir. O halde bunun tek doğru çözümü ABD ve İngliz güçlerinin Irak'ı terketmesini sağlayıcı tedbirler almaktır.
İşte Türkiye'ye böyle bir sorumluluk düşmekte ve tarih ona böyle bir misyon yüklemektedir. Bunun içinde Türkiye'nin bir taraftan ABD ve İngiltere'yi çekilmeye ikna etmesi, bir taraftan da Birleşmiş Milletler'i devreye sokması gerekir.
Ve Türkiye artık şu noktaya gelecek. Türiye'nin elinin olmadığı Balkanlarda, Kafkaslarda ve Ortadoğu'da barış da olmaz, güven de olmaz, huzur da olmaz. Bu Irak için de böyle ve yine şunu da çok iyi bilmeli ki, Türkiye'nin geleceği ve Anadolu topraklarının ebedi Türk yurdu kalması da böyle bir sorumluluğu ve tarihin kendisine yüklediği bu misyona bağlıdır.
ABD Afganistan'da bir sıçradı, Irak'ta bir sıçradı... ABD artık bir başka ülkede sıçramayı hayal etmemeli.
Türk siyaset adamları, Türk medyası ve Tük aydınları AB kapılarında beklemek yerine böyle bir sorumluluk ve misyonla hareket etseler taşlar yeniden yerli yerine oturacak, bozulan dünya dengeleri tekar düzene girecektir.
Aksi takdirde dünya başta ABD olmak üzere Batının bitmez-tükenmez ihitraslarına terk edilirse dünyanın en istah açıcı ülkesi olan Türkiye'nin başına gelecekler insanlık tarihinin en büyük suçu ve ayıbı olacaktır.
Haklı olmayı,uygar olmayı, modern olmayı, çağdaş olmayı sömürgeci ve emperyalist yollarla elde edilmiş haksız kazanç ve güçte arayanlar artık bunun böyle olmadığını anlamaları ve görmeleri lazım.
Evet Irak'ı işgal eden ABD ve İngiliz askerlerinin geri çekilmesi, ardından da Mehmetçiğin komutasında Birleşmiş Milletler barış gücünün Irak'a girmesi ve en kısa zamanda da çıkmak üzere görevi devralması kaçınılmazdır.
Her geçen gün Irak'ın bölünmesine, parçalanmasına, sonu gelmez iç savaşlara yol açacağından Türiye'nin ve BM'nin bu noktada kararlı ve süratli adımlar atması şarttır.
Ayrıca ABD ve İngiliz askerlerinin gün geçtikçe hırçınlaşması, psikolojik bunalımlara girmesi Irak'ta hiç de beklenmedik olaylara, gerginliklere sebep olacaktır.
Her kademede Türk diplomasisi ABD'de, AB ülkelerinde, Birleşmiş Milletler nezdinde, Uzakdoğuda 24 saat mekik diplomasisine başlamadıdır. Bunun dışında her yol Türkiye'yi bugün işgalci olmaktan yarın da işgal edilmekten kurtaramaz.
Eğer Irak ABD için son durak olsa idi, bugünlerde yapılan Irak'a asker gönderme şartları çalışmaları bazılarına göre makul görülebilirdi. Herkes pekala biliyor ki Amerika için Irak bir son değildir.
Hangi şartla olursa olsun bugün ABD'ye evet diyenler yarın bir başka ülkenin işgaline de şimdiden evet demiş olmayacaklar mı?
Buradan şu neticeyi çıkarmak mümkün. Bugün ABD'ye evet diyenlerin ömrü ABD'ye evet demekle geçecektir. O halde bunun tek doğru çözümü ABD ve İngliz güçlerinin Irak'ı terketmesini sağlayıcı tedbirler almaktır.
İşte Türkiye'ye böyle bir sorumluluk düşmekte ve tarih ona böyle bir misyon yüklemektedir. Bunun içinde Türkiye'nin bir taraftan ABD ve İngiltere'yi çekilmeye ikna etmesi, bir taraftan da Birleşmiş Milletler'i devreye sokması gerekir.
Ve Türkiye artık şu noktaya gelecek. Türiye'nin elinin olmadığı Balkanlarda, Kafkaslarda ve Ortadoğu'da barış da olmaz, güven de olmaz, huzur da olmaz. Bu Irak için de böyle ve yine şunu da çok iyi bilmeli ki, Türkiye'nin geleceği ve Anadolu topraklarının ebedi Türk yurdu kalması da böyle bir sorumluluğu ve tarihin kendisine yüklediği bu misyona bağlıdır.
ABD Afganistan'da bir sıçradı, Irak'ta bir sıçradı... ABD artık bir başka ülkede sıçramayı hayal etmemeli.
Türk siyaset adamları, Türk medyası ve Tük aydınları AB kapılarında beklemek yerine böyle bir sorumluluk ve misyonla hareket etseler taşlar yeniden yerli yerine oturacak, bozulan dünya dengeleri tekar düzene girecektir.
Aksi takdirde dünya başta ABD olmak üzere Batının bitmez-tükenmez ihitraslarına terk edilirse dünyanın en istah açıcı ülkesi olan Türkiye'nin başına gelecekler insanlık tarihinin en büyük suçu ve ayıbı olacaktır.
Haklı olmayı,uygar olmayı, modern olmayı, çağdaş olmayı sömürgeci ve emperyalist yollarla elde edilmiş haksız kazanç ve güçte arayanlar artık bunun böyle olmadığını anlamaları ve görmeleri lazım.
Evet Irak'ı işgal eden ABD ve İngiliz askerlerinin geri çekilmesi, ardından da Mehmetçiğin komutasında Birleşmiş Milletler barış gücünün Irak'a girmesi ve en kısa zamanda da çıkmak üzere görevi devralması kaçınılmazdır.
Her geçen gün Irak'ın bölünmesine, parçalanmasına, sonu gelmez iç savaşlara yol açacağından Türiye'nin ve BM'nin bu noktada kararlı ve süratli adımlar atması şarttır.
Ayrıca ABD ve İngiliz askerlerinin gün geçtikçe hırçınlaşması, psikolojik bunalımlara girmesi Irak'ta hiç de beklenmedik olaylara, gerginliklere sebep olacaktır.
Her kademede Türk diplomasisi ABD'de, AB ülkelerinde, Birleşmiş Milletler nezdinde, Uzakdoğuda 24 saat mekik diplomasisine başlamadıdır. Bunun dışında her yol Türkiye'yi bugün işgalci olmaktan yarın da işgal edilmekten kurtaramaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010