İslam dünyasının ve son olarak Kudüs hakkında alınan karar ve ortadaki durumun mahiyetini, gelecekteki vahametini daha ilk gün Prof. Dr. Haydar Baş açıklamış ve Kudüs duruşunun bir iman ispat meselesi olduğunu ifade etmişti. Sayın Baş özetle;
Kudüs (Filistin'in değil) İslam'ın başkenti ilan edilmelidir.
Bu karar ile Kudüs, Yahudilere teslim ediliyor.
Yahudi inancı ile Hıristiyan itikadı, Kudüs konusunda bileşirler.
Mesih'in yeryüzüne inebilmesi için Yahudilerin Mescid-i Aksa'yı yıkıp, üzerine Süleyman mabedini yapmaları lazım.
Büyük İsrail devletinin kurulabilmesi için Süleyman mabedinin inşası şarttır.
Trump'ın bastığı düğme Ortadoğu'da kaynak ve yerleşim savaşları olarak başlayan savaşı dinler savaşına dönüştürmüştür.
Malum süreçte İstanbul'da İslam İş Birliği Teşkilatı toplandı. Sonucu bir atasözümüzle özetleyeyim; Boş çuval ayakta durmaz.
Bu toplantıya gerek katılım, gerek yapılan konuşmalar ve gerekse sonuç bildirgesi İslam İşbirliği Teşkilatı'nın boş çuval olduğu gerçeğini ortaya koydu.
Katılım tam bir fiyasko. 57 ülkenin 49'u katıldı. Bu katılımcı ülkelerin sadece 21'i devlet başkanı statüsünde diğerleri bakan hatta bakan yardımcısı düzeyinde katıldı.
Oysa ortada İslam dininin en büyük kutsallarından biri var. Konuşmalara bakıyorum da işin aslından, özünden, İslam itikadından ne kadar da uzak.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas diyor ki; "Bizler barış için uğraşırken, bir anda bize yüzyılın tokadını vurdular? Bizler; Filistinliler, Araplar, Müslümanlar, Hıristiyanlar olarak bu zaferi elde edeceğiz."
Ne barışı ya hu! Ne zaferi! Siz hiç mi Kur'an, hadis okumadınız?
"İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah'a ortak koşanlar olduğunu görürsün." (Maide, 82)
"Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar." (Bakara, 120)
Bugüne kadar 100 binden fazla Filistinliyi katleden, 750 binden fazla Filistinliyi topraklarından süren, şehirlerini yaşanmaz hale getiren İsrail. Destek verenler belli. ABD, BM, AB ülkeleri, Vatikan.
İslam Devletlerinin yöneticileri barış, kardeşlik cümleleri kuruyor.
"Onlar birbirlerinin dostudurlar." (Maide, 52)
ABD için ortak yorum, "Böyle bir kararın açıklanmasının hiçbir hükmü olamaz."
Hemen soralım; ABD, Kudüs İsrail'in başkentidir kararını yeni mi aldı? Hayır. Peki, ABD bu kararını İslam ülkelerinin önüne koyup, tanıyor musunuz, diye mi sordu? Hayır. Peki, bu karara siyasi, askeri, ekonomik bir yaptırım kararı aldınız mı? Hayır.
O halde tanısanız ne olur tanımasanız ne?..
Boş çuval ayakta duramadı.
En ilginç çıkışlardan birisi de; "ABD kararını geri çekmezse sonucuna katlanır." şeklindeydi.
Nasıl bir yaptırım sorusuna ise toplantıdan önce Dışişleri Bakanımız cevap vermişti; "Neyin yaptırımını uygulayacağız."
Toplantı sonunda, Doğu Kudüs'ün Filistin Devleti'nin başkenti ilan edilmesi ve ülkelerin bu kararı tanımaya çağrılması ise tam bir fiyaskoydu.
Çok basit bir mantıkla, Doğu Kudüs Filistin'in başkenti ise Kudüs'ün geri kalanı kimin?
Basit bir soru sorayım; Filistin Devlet Başkanı, Kudüs şehrine girebiliyor mu?
Evet, İslam ülkeleri, Filistin toprakları ve Kudüs'teki İsrail işgal ve vahşetini resmen kabul etti.
Boş çuval ayakta durmadı.
Bu toplantı sonrası hemen hemen bütün medya 'Kudüs başken ilan edildi' manşetiyle alınan bu kararın tarihi olduğu, çok büyük bir adım olduğu anlatıldı. Televizyonlarda her kesimden akademisyenler, yazarlar, siyaset bilimcileri vs. bu kararı övdüler.
Elhamdülillah tek farklı ses biz olduk. Neden hamd ediyorum? Çünkü ortada bir Haçlı-Yahudi iş birliği var. İşgal var, vahşet var ve devam ediyor.
Herkes zafer naraları atarken biz, bu kararı 'Kudüs yanılgısı' manşetiyle verdik, yorumcularımız konunun aslını anlattı. Prof. Dr. Haydar Baş, "Haçlı, Kudüs ile İslam dünyasının nabzını yokladı. Sonraki hedefleri Mekke ve Medine'dir" dedi.
Ayetler, hadisler ortada. Bu ilahi gerçekleri seslendiren ise sadece bizleriz.
Hamd olsun Allah'a?
Kudüs (Filistin'in değil) İslam'ın başkenti ilan edilmelidir.
Bu karar ile Kudüs, Yahudilere teslim ediliyor.
Yahudi inancı ile Hıristiyan itikadı, Kudüs konusunda bileşirler.
Mesih'in yeryüzüne inebilmesi için Yahudilerin Mescid-i Aksa'yı yıkıp, üzerine Süleyman mabedini yapmaları lazım.
Büyük İsrail devletinin kurulabilmesi için Süleyman mabedinin inşası şarttır.
Trump'ın bastığı düğme Ortadoğu'da kaynak ve yerleşim savaşları olarak başlayan savaşı dinler savaşına dönüştürmüştür.
Malum süreçte İstanbul'da İslam İş Birliği Teşkilatı toplandı. Sonucu bir atasözümüzle özetleyeyim; Boş çuval ayakta durmaz.
Bu toplantıya gerek katılım, gerek yapılan konuşmalar ve gerekse sonuç bildirgesi İslam İşbirliği Teşkilatı'nın boş çuval olduğu gerçeğini ortaya koydu.
Katılım tam bir fiyasko. 57 ülkenin 49'u katıldı. Bu katılımcı ülkelerin sadece 21'i devlet başkanı statüsünde diğerleri bakan hatta bakan yardımcısı düzeyinde katıldı.
Oysa ortada İslam dininin en büyük kutsallarından biri var. Konuşmalara bakıyorum da işin aslından, özünden, İslam itikadından ne kadar da uzak.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas diyor ki; "Bizler barış için uğraşırken, bir anda bize yüzyılın tokadını vurdular? Bizler; Filistinliler, Araplar, Müslümanlar, Hıristiyanlar olarak bu zaferi elde edeceğiz."
Ne barışı ya hu! Ne zaferi! Siz hiç mi Kur'an, hadis okumadınız?
"İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah'a ortak koşanlar olduğunu görürsün." (Maide, 82)
"Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar." (Bakara, 120)
Bugüne kadar 100 binden fazla Filistinliyi katleden, 750 binden fazla Filistinliyi topraklarından süren, şehirlerini yaşanmaz hale getiren İsrail. Destek verenler belli. ABD, BM, AB ülkeleri, Vatikan.
İslam Devletlerinin yöneticileri barış, kardeşlik cümleleri kuruyor.
"Onlar birbirlerinin dostudurlar." (Maide, 52)
ABD için ortak yorum, "Böyle bir kararın açıklanmasının hiçbir hükmü olamaz."
Hemen soralım; ABD, Kudüs İsrail'in başkentidir kararını yeni mi aldı? Hayır. Peki, ABD bu kararını İslam ülkelerinin önüne koyup, tanıyor musunuz, diye mi sordu? Hayır. Peki, bu karara siyasi, askeri, ekonomik bir yaptırım kararı aldınız mı? Hayır.
O halde tanısanız ne olur tanımasanız ne?..
Boş çuval ayakta duramadı.
En ilginç çıkışlardan birisi de; "ABD kararını geri çekmezse sonucuna katlanır." şeklindeydi.
Nasıl bir yaptırım sorusuna ise toplantıdan önce Dışişleri Bakanımız cevap vermişti; "Neyin yaptırımını uygulayacağız."
Toplantı sonunda, Doğu Kudüs'ün Filistin Devleti'nin başkenti ilan edilmesi ve ülkelerin bu kararı tanımaya çağrılması ise tam bir fiyaskoydu.
Çok basit bir mantıkla, Doğu Kudüs Filistin'in başkenti ise Kudüs'ün geri kalanı kimin?
Basit bir soru sorayım; Filistin Devlet Başkanı, Kudüs şehrine girebiliyor mu?
Evet, İslam ülkeleri, Filistin toprakları ve Kudüs'teki İsrail işgal ve vahşetini resmen kabul etti.
Boş çuval ayakta durmadı.
Bu toplantı sonrası hemen hemen bütün medya 'Kudüs başken ilan edildi' manşetiyle alınan bu kararın tarihi olduğu, çok büyük bir adım olduğu anlatıldı. Televizyonlarda her kesimden akademisyenler, yazarlar, siyaset bilimcileri vs. bu kararı övdüler.
Elhamdülillah tek farklı ses biz olduk. Neden hamd ediyorum? Çünkü ortada bir Haçlı-Yahudi iş birliği var. İşgal var, vahşet var ve devam ediyor.
Herkes zafer naraları atarken biz, bu kararı 'Kudüs yanılgısı' manşetiyle verdik, yorumcularımız konunun aslını anlattı. Prof. Dr. Haydar Baş, "Haçlı, Kudüs ile İslam dünyasının nabzını yokladı. Sonraki hedefleri Mekke ve Medine'dir" dedi.
Ayetler, hadisler ortada. Bu ilahi gerçekleri seslendiren ise sadece bizleriz.
Hamd olsun Allah'a?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025