Bir umrenin ardından

Cenabı Allah nasip etti ve her yönüyle dopdolu bir Ramazan Umresini Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızla birlikte gerçekleştirdik.
Başta Hocam olmak üzere birçok arkadaş Umre ile ilgili son derece muhabbetli ve maneviyat yüklü yazılar yazdılar. Okuyanları birkaç dakikalığına da olsa o mübarek mekânlarda ve lahuti âlemlerde gezdirdiler.
Ben de âcizane Umreden aklımda kalan anekdotları sizlerle paylaşmak istedim.
Kadir Gecesinden önceki gece Medine’ye inişimizle başladı kutsal yolculuğumuz.
Medine hava limanında sımsıcak bir karşılama yaşadık. Otobüse bindiğimizde karşımızda yazılı 42 dereceyi görünce sıcaklığın kaynağını da idrak etmiş olduk!
İlk teravihimizi Kadir Gecesinde kılmak nasip oldu. Bu benim aynı zamanda 47 yıllık dünya hayatımın ilk hatimli teravihi oldu.
Özellikle vakit namazlarında sırf merakımdan dolayı bir rükûda veya secdede ne miktarda tespih okuyabileceğimi saydığımda ortalama 35 civarında “Sübhane Rabbiyel Ala” veya “Sübhane Rabbiyel Azim” diyebildiğimi gördüm. Arap kardeşlerimizin neden namazlardan sonra tespih çekmediğini de böylece aynel yakin anlamış oldum. Arkadaşlar rükû ve secdelerde zaten fazlasıyla tespih okuyorlarmış!
Yatsı namazı ile birlikte iki saate yaklaşan teravih namazından sonra vakit namazlarını da neredeyse bizim teravih namazı sürelerini zorlayacak zaman dilimlerinde doya doya kıldık.
Önceleri Mübarek Beldelerdeki Müslümanların iliklerine kadar namazı hissetmesi ve yaşaması için namazların bu şekilde uzun kılındığını düşünürken Mescidi Nebevi’yi ve Kâbe’yi mesken tutan kalabalığı görünce olayın büyük ölçüde arz-talep dengesinden kaynaklandığına kanaat getirdim!  
Bu kadar uzun kılınan namazların ardından verilen selamların aceleciliğini ise halen anlayabilmiş değilim.
Yalnız âcizane, namazı doyumsuz kılan en önemli unsurun namazın uzunluğu veya kısalığı değil namazda yaşanılan huşu hali olduğunu düşünüyorum. Cenabı Allah hepimize İmam Ali Efendimizin ve o yolun sahiplerinin kıldığı namazların lezzetini en azından bir an olsun tatmayı nasip etsin.
Medine’ye gelişimizle birlikte Güzel İnsan’ın tavsiyesiyle start alan güzel koku arama seferberliğimiz neticesinde En Güzel Kokuların Sahibi’ni aramaya yönlendirildik. Ne mutlu O’nu bulabilenlere!
Cumayı cumartesiye bağlayan gece Mekke’de kalacağımız otele doğru yola çıktık fakat yolun kapalı olması sebebiyle arkadaşlar yaya olarak yolun sonunu kat ettiler. Bavullarla dolu minibüse ise Dr. Hakan Özkul, İbrahim abi (Talay) ile bendeniz nöbetçi tayin edilerek farklı bir yol bulup otele ulaşmamız istendi. Cezayirli ve sıkı bir Galatasaray taraftarı olan şoförümüzle birlikte ikinci tura çıkarken içime doğmuşçasına nafile tavafa niyet ettim!!! Beşinci Mekke turumuza ve iki saate yaklaşan zamana rağmen otele varacak açık yolu bulamamanın ardından bavul sahiplerinin ısrarla araması üzerine himmet müessesesine müracaat etmek zorunda kalıyoruz ve hızla işleyen himmet çarkları bir anda otel yolunu bize açıveriyor. Benim nafile tavaf da beşinci şavtta sona eriyor!!
İlk Umremizin tavafında ben boylarda (Boyum 1,92 m) ve yüzünde yaklaşık 30 kadar yara izi olan bir zenci kardeşim olanca gücüyle yükleniyor benim olduğum bölgeye doğru. Ekibi dağıtmamak için mecburen ben de direniyorum. Bir an göz göze geldiğimiz zenci kardeşim bıyıklarımı görür görmez ani bir kararla bizim ekipten uzaklaşıyor!!!
Bayramda ikinci Umremizi yapmak üzere mikat mahalli sınırına gitmek üzere hazırlanırken İlhan Gültekin’i arıyoruz ve İlhan’ın İslam ve Fıkıh tarihine geçecek cevabı ile karşılaşıyoruz: “Siz gidin gelin ben size Kâbe’de katılırım!”  
Hasan ve Ali Haydar kardeşlerin mihmandarlığındaki genç ekibin Hacerül Esved’i her gün abluka altına alan seferleri karşısında Sabri Terzi’nin hepimizi güldüren muhteşem yorumu: “Hacerül Esved, Hacerül Esved olalı böyle eziyet görmedi!”
Hasan Baş’ın başını çektiği son Say’ımızın bitimiyle birlikte tüm zamanların en hızlı Say rekorunu kırmanın haklı gururunu yaşıyoruz!
Dönüşten bir gece önce yaptığımız ikinci Umre’den sonra, son gece gelen “Bu gece de Umre yapabiliriz” haberi sanırım dönüşten önceki son imtihanımız oluyor!
Ve nihayet kutsal yolculuğumuz şeytan pataklama merasimi ile sona eriyor!
Cenabı Allah, Haydar Baş Hocamızla birlikte aşk, feyiz, maneviyat, muhabbet ve hikmet dolu nice Umre ve Hacları hepimize tekrar tekrar nasip eylesin!