"Bir ülkede bir kesim çok zenginleşirken diğer kesimler yerinde sayıyor veya fakirleşiyorsa orada adalet yok demektir, adaletin olmadığı bir yerde de zulüm vardır, zulüm ise bizim inancımızda küfre eş değerdir."
Bu sözler bana ait değil!
Muhalefet parti liderlerinden birine de ait değil!
Geçmişte yaşamış bir düşünüre, din veya devlet insanına da ait değil!
Herhangi bir vatandaşa ait hiç değil!
Bu sözler Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a ait!
Kendisi aynı zamanda ADALET ve KALKINMA Partisi'nin Genel Başkanı.
Bu sözleri 1 Mayıs 2019 tarihinde söylemiş.
O günden bu yana ülkedeki (asgari ücret dışında) neredeyse her şey 4-5 kat artmış durumda.
Tabii ki kimseyi adaletsizlikle, zulümle hele ki küfürle suçlayacak değilim.
Ancak sokağa çıktığımızda, soru sorduğumuz neredeyse herkes hayat pahalılığından şikâyetçi, geçinememekten dert yanıyor.
Sadece şu farkla, büyük kesim bu durumun müsebbibi olarak hükümeti görürken az bir kesim ise (olumsuz her konuda olduğu gibi) CHP ve dış güçleri görüyor.
Ekonomi ve fakirliği şimdilik bir tarafa bırakalım.
Bir avukat olarak adalet sistemimizin geldiği durumun son derece vahim olduğunu ve her geçen yıl daha da kötüye gittiğini söyleyebilirim.
Pansuman tedbirlerle bir şeyler yapılmaya çalışılsa da bu şekilde, olması gereken adaleti temin etmek imkânsız.
Hukuk fakültelerinden başlayıp Yüksek Yargıya kadar son derece radikal tedbirlerin en kısa zamanda hayata geçirilmemesi halinde sorun her geçen gün daha da kronikleşecektir.
Nedense yetersiz şartlarda ve kalitede onlarca hukuk fakültesi açılmasına müsaade edildi ve işsiz hukukçular ordusu oluşturuldu.
Bu kadar çok hukukçu varken hâkim ve savcı sayısındaki yetersizlik sebebiyle davaların yerel ve yüksek mahkemelerde her geçen gün daha fazla uzaması trajikomik bir çelişki değil de nedir?
Avrupa'da hâkim başına düşen dosya sayısı 200 iken Türkiye'de bu sayı 1.000'i geçmiş durumda.
Hâkim ve savcı sayısını olması gereken seviyeye getirsek işsiz hukukçu ordusunu da adalet mekanizmasına en rantabl şekilde dahil etmiş oluruz.
Tabi bunun için mülakat denilen yandaş seçme sistemini bir tarafa bırakmamız gerekir.
Gerçek adalet, adalete inanmış ve donanımlı ve tarafsız hukukçularla elde edilebilir.
Ak Partisi torpili peşinde koşup mülakatı geçmeyi hedefleyen bir hukukçu (hatta herhangi bir memur) sınavı geçip atandıktan sonra ne ölçüde tarafsız olabilir ki?
Hâsılı kelâm, ülkemizde adalet her geçen gün daha fazla azalırken acilen gerekenin yapılması zorunludur.
Aksi takdirde Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, küfre eş değer olan zulüm bizi bekliyor.
HABER YORUM
- Anayasa Mahkemesi, bir bireysel başvuru sonrası zorunlu din dersinin insan hakları ihlali olduğuna karar verdi.
- Peki, zorunlu İmam Hatip Lisesi ne olmuş oluyor bu durumda?
*
- Dünya'daki karbondioksit, aylık ortalama 420 ppm'i aşarak insanlık tarihinin en yüksek seviyesini gördü.
- Demek ki oksijen israfından başka işe yaramayan insan sayısı artmış gibi görünüyor.
*
- Süleyman Soylu: "Tam rakam söyleyemem ama 11 yılda 210 bin Suriyeliyi Türk vatandaşı yaptık."
- Tamamını yapın madem, "Ülkemizde bir tane bile mülteci bırakmadık" dersiniz en azından.
*
- Artıbir Araştırma anketi: "Kılıçdaroğlu'nun Alevi kimliği sorun değil" diyenlerin oranı %86.
- Asıl sorun, böyle bir anket yapma ihtiyacı duyulması bence.
TWITTER'DAN SEÇMELER
CB'nın talimatıyla Sırat köprüsü, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak adlandırıldı.
@ZEyNePgndgnay
*
Kapitalizm, adama tuz yalatıp su satan, sonra işedin diye para alan, sistemin adıdır.
@anon_1285
*
Her güçlü insanın ardında, ona başka çare bırakmayan bir hikâye vardır.
@krdssrr
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022