Seçim sonrası senaryolar her tarafı kaplamış durumda. Senaryolar önce ana bir yoldan geçiyor sonra ara sokaklara dalıyor ama hedefe giden yol bu yol değil o ayrı bir mesele. Bütün senaryolar dönüp İMF ile yapılacak anlaşmaya kilitlenmiş durumda. Başbakan yaptığı açıklamalarda büyümenin bu yılda süreceğini söylüyor. Hem de %5 büyüyeceğiz diyor. O kadar net söylüyor ki bunu, elimizdeki verilere bir daha baksak mı diyor insan. Sonra bakıp % 30 işsizlik, 600 milyar dolar borcu görünce yok diyor herhalde farklı ülkeler için konuşuyor Başbakan. Her seçim dönemi, her hükümetin bu ve buna benzer yaklaşımını gördük ve yaşadık. Seçime yaklaştıkça her şey toz pembe oluyor. İşler yolunda oluyor, dertli vatandaş dinleniyor, ayakkabısını boyayan boyacıya 100 TL verip hava atan başkanlar bile gördük bu seçimde.Şimdi ne mi olacak? Hükümet için iniş dönemi başlayacaktır. Bugünden tezi yok İMF' nin kapısına gidilecek, istenen tavizler bir bir verilecek, sözde devletler tanınacak, toprak satışları hız kazanacak, petrol yasası gündeme gelecek ve can yakacak, ihracat tarihi düşüşe geçecek, işsizlik katlanarak artacak.Bunlar felaket tellallığı değil. Prof. Dr. Haydar Baş Japonya deflasyona girecek dediğinde de herkes inanmamıştı. Milli Ekonomi Modeli'ni bütün dünya uygulayacak derken de pek çok çevre bunu dikkate almamıştı. Ama olanlar ortada söze gerek yok. Bakın Nobel Ödüllü bir ekonomist geçenlerde bir açıklama yaptı. "Reform gerekli. Reform havada. Başarısız olma lüksümüz yok. Önümüzdeki görev, yeni bir finansal mimari tesis etmektir" dedi ABD'li ekonomist Joseph Stiglitz. Bu açıklamanın ardında da bütün sıkıntıda ki ülkelerin İMF ile düşük faizli yeni anlaşmaları yapması gerektiğini savundu.Durum öyle bir hale geldi ki, girdaba girmiş bir halde iken hala başkasının yemeğinden çalma düşüncesi kol geziyor. Gördükleri bir gerçek var ki onu itiraf ediyorlar. Ama batan kapitalizm değil finansal sistem diyorlar. Kapitalizm dediğiniz yaratığın üzerinde yaşadığı finansal sistem. Yani bina çökmüş gitmiş hala bodrum katlardaki suyu çekersek iyi olur diyorlar.Bu ülke İMF' ye gerçekten mecbur değildir. Bu finansal sistemde tutunmak için onlar ne derse onu yapan bir anlayış bizi karanlığa götürmektedir. Ne ironi ki bu karanlığı amblemi ampul olan bir anlayış yapıyor. Merak ettiğim şu ki, bu ampul kimin için yanıyor. Kimi aydınlatıyor? Ama bir güneş var ki o doğan herkesi kucaklıyor. Herkesi ısıtıyor. Yer mekân, dağ tepe tanımıyor. Onlar gözünü kapatsa da ışıyor, kafalarını toprağa gömseler de orada duruyor. Koskocaman dedikleri bir dünya bu güneşin etrafında dönüyor. Siz dönmesin deseniz de dönüyor. Siz kapatın bu güneşin ışıklarını, aydınlatmasın bu vicdanları deseniz de bu perdeler bu güneşi kapatmaya yetmiyor. Işığa muhtaç karanlıklar son çırpınışlarını yaşıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cüneyt Sezer / diğer yazıları
- Durun demek zor mu efendiler? / 29.07.2009
- Fark var, yola devam martavalı / 23.07.2009
- Demek ki neymiş? / 22.07.2009
- Bilen var bilmeyen var / 16.07.2009
- Gana ile Türkiye arasındaki / 14.07.2009
- TÜSİAD, abisinin emrine uydu / 20.06.2009
- Hisarcıklıoğlu'ndan sanatsal yaklaşımlar / 18.06.2009
- Hırsıza ikram adet olmuş / 16.06.2009
- Başbakan'ın dilinden anlayan var mı? / 13.06.2009
- Magazin ekonomisi / 06.06.2009
- Fark var, yola devam martavalı / 23.07.2009
- Demek ki neymiş? / 22.07.2009
- Bilen var bilmeyen var / 16.07.2009
- Gana ile Türkiye arasındaki / 14.07.2009
- TÜSİAD, abisinin emrine uydu / 20.06.2009
- Hisarcıklıoğlu'ndan sanatsal yaklaşımlar / 18.06.2009
- Hırsıza ikram adet olmuş / 16.06.2009
- Başbakan'ın dilinden anlayan var mı? / 13.06.2009
- Magazin ekonomisi / 06.06.2009