Devlet Bakanı Zafer Çağlayan yüksek faizlerle esnafa kredi veren bankaları insafsızlıkla suçlamış. Bu insafsızlık sonucunda tefecilerin eline düşen esnafın bu durumda da iliklerine kadar soyulduğundan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş.Şimdi gelelim bankaların istemiş olduğu faiz oranlarına. Bu gün neredeyse tüm bankalar ki katılım bankaları da dahil olmak üzere 100 TL için yıl sonunda 115 TL ve üstü faiz istiyorlar. Merkez Bankası ise bu oranı yüzde 15 seviyesinde tutmaya devam ediyor. Şimdi gelelim işin özüne.Bir bankanın kapısını çalan esnaf yeni alacağı bir makine için 100 TL istediğini ve bunu bir yılda ödemeyi planladığını düşünelim. Alacağı makineden ortalama tam kapasiteyle 130 TL ciro yapacağını düşünelim ki maksimum ortalama kazanç, üretimde budur.Bir defa bu ülkede reel enflasyon yüzde 20 daha da üstünde. Biz en az yüzde 20 alalım. Yani 130 TL sene sonunda oldu size 104 TL. Hiç batak olmadığını ve tam kapasite satış olduğunu düşünürsek yüzde 20 kurumlar vergisini düşelim. Kaldı mı size 78 TL. Buradan da dolaylı vergiyi düşelim ki yüzde 36 civarında; kaldı mı sana 32 TL. Borç ne idi 115 TL.Demek ki neymiş; bu ülkede şu anda en büyük tefeci devlet imiş. Demek ki neymiş; 130 lira kazanacağım diye 100 liralık makine almaya kalkan bir esnaf yıl sonunda bütün üretimini satsa dahi ki mümkün değil, geriye 83 TL borçla yeniden kredi almak zorunda kalırmış. Böyle böyle devam etmeye kalksa en az beş yıl yemeden içmeden dayanması gerekiyormuş.Yahu bundan ala insafsızlık olur mu? Bir adam makine alıyor. Yemeden içmeden üretiyor ve ürettiği her şeyi satıyor ama beş yıl hem devlete hem bankaya kul köle oluyor.Sayın bakan aklın yolu bir. Gelin siz sıfır faizli kredi verin. Gelin 100.000 TL'nin altında geliri olan hiç kimseden vergi almayın. Yapabiliyor musunuz, yapamıyorsunuz. Demek ki Cumhuriyet tarihinin en insafsız hükümeti sizsiniz. Tekfurun almadığı vergiyi alıyorsunuz bu milletten.Demek ki neymiş bırakın kredi alıp üretime girmeyi şu anki şartlarda işsiz dolaşmak iş kuracağım demekten daha evla imiş.Demek ki neymiş; bu hükümet bu beceriye sahip olmadığı gibi boş tenekenin çıkardığı ses gibi meteliğe kurşun atmaktayken bir yandan da bankalara ne olur şu faizi düşürün diyerek yalvarır pozisyona gelmiş.Demek ki neymiş; bu ülkenin borçsuz, harçsız kalkınabilmesi için kendi öz parasına ihtiyacı varmış ve üretimi kadar para basması bunu yaparak tüketimi körüklemesi ve iş kurmak isteyen herkese bu kapıyı sonuna kadar açması gerekmekteymiş.Demek ki neymiş; kurtulmak için önce bu hükümetten kurtulmak sonrada basiretli kadrolara ve Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendiye emaneti teslim etmek gerekmekteymiş.
Cüneyt Sezer / diğer yazıları
- Durun demek zor mu efendiler? / 29.07.2009
- Fark var, yola devam martavalı / 23.07.2009
- Demek ki neymiş? / 22.07.2009
- Bilen var bilmeyen var / 16.07.2009
- Gana ile Türkiye arasındaki / 14.07.2009
- TÜSİAD, abisinin emrine uydu / 20.06.2009
- Hisarcıklıoğlu'ndan sanatsal yaklaşımlar / 18.06.2009
- Hırsıza ikram adet olmuş / 16.06.2009
- Başbakan'ın dilinden anlayan var mı? / 13.06.2009
- Magazin ekonomisi / 06.06.2009
- Fark var, yola devam martavalı / 23.07.2009
- Demek ki neymiş? / 22.07.2009
- Bilen var bilmeyen var / 16.07.2009
- Gana ile Türkiye arasındaki / 14.07.2009
- TÜSİAD, abisinin emrine uydu / 20.06.2009
- Hisarcıklıoğlu'ndan sanatsal yaklaşımlar / 18.06.2009
- Hırsıza ikram adet olmuş / 16.06.2009
- Başbakan'ın dilinden anlayan var mı? / 13.06.2009
- Magazin ekonomisi / 06.06.2009