O kadar çok şeyleri ertelemişiz ki! Artık pişmanlık fayda etmez, zaman geri dönmez heyhat!!
Kızgınlıklarım vardı!
Mübarek Ramazan'ın da sabrımda yaptığı çalkantılarla yazmaya niyetlenmiştim ki, kadim dostlarımdan İsa Yaşar TEZEL'in 08. 06. 2006'da dünyasını değişen Muhterem Eşleri hakkındaki; "Dün Geceyle Tam 10 yıl Bir gün oldu!" Şeklindeki duygu ve hasret yüklü paylaşımını gördüm ve bir daha ve bile bile öfkelerimi erteledim!
Hepimiz, bir ân için düşünelim; hayatımızda olmazlarsa kıyamet kopar zannettiğimiz kimleri yolcu ettiğimizi ve Kıyametin kopmadığını, hatırlayalım! Onları alan ölüm, bizi atlar mı?
Rahmetli Muhammed Ali' de hatırlayıp, hatırlatmaya çalışmıştım:
"Hey Allah'tan korkmaz! Sana, bana ölüm var!"
Diye anonim bir türkü ile seslenmiştim! Ama demek ki, sadece hatırlatmak yetmiyormuş! Önce kişinin kendisinin ölümü hiç aklından çıkarmaması gerekiyormuş!
Dedim ya öfkelenmiştim! Neler neler söyleyecektim! Meselâ:
"Çekilenleri ve gördüklerimi,
Siz unutun, unutamam unutmam!
Yumun gözünüzün kirpiklerini,
Yatın ama ben uyumam uyutmam,
Olanları unutmadım unutmam!" Diyecektim!
Hayatım boyunca terk edenlere kızmaya hiç tenezzül etmeyen yüreğimle beni terke icbar edenlere kızacaktım! Onlara olan kızgınlığımı yazacaktım ama -geçmişine rahmet olsun, Allah razı olsun- bir kadim Dostum, ölüm gerçeği ile yaşadığını paylaşarak aklımı başıma devşirdi!
Oysa ben, çok kızgındım, doluydum:
"Sanmayın öfkemdir kînimdir benim,
Ben kan kussam, şerbet içtim diyenim!
Cüdayi vatanım, her yerdir yerim;
Ben haklıyı atıp haksızı tutmam,
Yaşadığım ihâneti unutmam!" Diyecektim!
Hayatımda hiç yapmadığım bir şeyi yapacak, hak etmediğim tavır ve davranışları size şikâyet edecektim! Olmadı! Bir Kadim Dostum'un can yangısıyla yüzleştirip aklımı başıma almamı diledi Rabbim!
Dedim ya; öfkelenmiştim, sabrım örselenmişti!
Terk eden ben olmama rağmen, sevgileriyle benden vazgeçmeyen ve beni incitmemek için gösterdikleri gayretle -aslında- canımı tarifsiz yakan, Dostlara kızgındım! Onlara;
"Unutmazsam ne yaparım? Sormayın,
Muhabbetle hiç üstünde durmayın,
Sadece düşmandan önce vurmayın!
Ben yansam da sizi ateşe atmam,
Unutursam kızın! Asla unutmam!" Diyecektim!
Ana rahmine tek düşüp, ömrümü tek başıma mücadelelerle geçirerek bugünlere gelirken, benden önce Hakk'ka uğurladığım sırdaşlarımın, yoldaşlarımın, dostlarımın geride bıraktıklarına; fakîri unutmayıp hâl-hatırını sormaktan vazgeçmeyenlere -hâşâ- kızmak hakkımın olmadığını ve onların -kendilerince haklı- sitemlerine tahammülde zorlandığımı anlatmaya çalışacaktım!
Bana ve sevenlerime göre, birilerinin desteği ile geldikleri mevki ve makamları zirve zanneden zavallılara seslenirken, sadık duruşlarını bozmayan Dostlarıma da seslenecektim!"Kızım sana söylüyorum, Gelinim işit!" yapacaktım:
"Yerimi sattınız, yersiz mi kaldım?
Hakkımı yediniz, fersiz mi kaldım?
Firavun'a karşı sessiz mi kaldım?
Usta demirciyim, közden kül yutmam,
Can vermeden Billah sizi uyutmam!" Diyecektim!
Uykularını kaçıracak, dengelerini bozacaktım! Yanlış yolda olduklarını bile bile, teâmüllere ters düşmemek gibi kolay bir yanlışlıkta olan Dostlarımı da ayıktırmaya çalışacaktım! Ama yine olmadı!
Bu sefer de bilerek erteledim çünkü Kadim bir Dost'um; "... on yıl bir gün" de kavlamayan yarasını ve sebebi, ÖLÜM GERÇEĞİ 'ni hatırlattı bir daha!
Oysa dopdoluydum! Dolu bulutlar gibi ağıyordum yağmak üzere!
Dolu olup mevsimsiz dövmeye niyetlenmiştim canımı yakanların, "ÇİÇEK BAHÇESİ" ni!
Atanların, satanların, gölgesizlerin gölgesine saklanarak ahkâm kesenlerin kafalarına düşecektim koz koz! Takır-tukur kafalarını döverken;
"Millet can verirken kıs kıs güldünüz,
Ne savaşa girdiniz, ne de öldünüz!
Ağustos'ta buzul, kışın seldiniz;
Sanal coşkunuzla gönlüm avutmam,
Unutmadım, unutamam unutmam!" Diye haykıracaktım!
Yapamadım, diyemedim, erteledim bir daha!
Genetikçilere göre; kurt, köpek ve kurt köpeği, "köpekgiller" familyasındandır.
Kurt ve kartal, kültürümüzde hürriyetin timsali kabul edilen yaratıklardır.
Halbuki gerçek hayatta Kurt, hayvancılık yapanlar için ciddi bir tehlikedir. İnsanlar koyun sürülerini kurttan korumak için yüzlerce, binlerce yıl çareler aramışlar ve sonunda kurtla köpeğin genlerini karıştırarak melez bir yaratık icat etmişler: Kurt Köpeği...
Allah, her hayvana cinsine has özellikler vermiştir. Meselâ köpeği, kurttan korkan fıtratta yarattığı için kurt köpeği de olsa it, kurttan korkar.
Kurdun kurtça, itin itçe davranması fıtrat gereğidir ama Kurt Köpeği'nin ne zaman kurtlaşacağı, ne zaman itleşeceği tahmin edilemez! Bu yüzden kurt köpeğine karşı tedbir gerekir!
Günümüzde, -biraz masraflı da olsa- eğitimi kolay olduğu için haddinden fazla üretilmiş Kurt Köpeklerinin farkındayız!
Olsunlar, önemli değil! Bütün mes'ele; kurt duruşumuzu, Türk Milletçi tavrımızı yaşayarak gösterebilmemizde...
Biz, Türk Milletçi tavrımızla, kurt duruşumuzla bunları hiç bir şey yapmadan dağıtırız ve hep beraber göreceğiz inşallah...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Kızgınlıklarım vardı!
Mübarek Ramazan'ın da sabrımda yaptığı çalkantılarla yazmaya niyetlenmiştim ki, kadim dostlarımdan İsa Yaşar TEZEL'in 08. 06. 2006'da dünyasını değişen Muhterem Eşleri hakkındaki; "Dün Geceyle Tam 10 yıl Bir gün oldu!" Şeklindeki duygu ve hasret yüklü paylaşımını gördüm ve bir daha ve bile bile öfkelerimi erteledim!
Hepimiz, bir ân için düşünelim; hayatımızda olmazlarsa kıyamet kopar zannettiğimiz kimleri yolcu ettiğimizi ve Kıyametin kopmadığını, hatırlayalım! Onları alan ölüm, bizi atlar mı?
Rahmetli Muhammed Ali' de hatırlayıp, hatırlatmaya çalışmıştım:
"Hey Allah'tan korkmaz! Sana, bana ölüm var!"
Diye anonim bir türkü ile seslenmiştim! Ama demek ki, sadece hatırlatmak yetmiyormuş! Önce kişinin kendisinin ölümü hiç aklından çıkarmaması gerekiyormuş!
Dedim ya öfkelenmiştim! Neler neler söyleyecektim! Meselâ:
"Çekilenleri ve gördüklerimi,
Siz unutun, unutamam unutmam!
Yumun gözünüzün kirpiklerini,
Yatın ama ben uyumam uyutmam,
Olanları unutmadım unutmam!" Diyecektim!
Hayatım boyunca terk edenlere kızmaya hiç tenezzül etmeyen yüreğimle beni terke icbar edenlere kızacaktım! Onlara olan kızgınlığımı yazacaktım ama -geçmişine rahmet olsun, Allah razı olsun- bir kadim Dostum, ölüm gerçeği ile yaşadığını paylaşarak aklımı başıma devşirdi!
Oysa ben, çok kızgındım, doluydum:
"Sanmayın öfkemdir kînimdir benim,
Ben kan kussam, şerbet içtim diyenim!
Cüdayi vatanım, her yerdir yerim;
Ben haklıyı atıp haksızı tutmam,
Yaşadığım ihâneti unutmam!" Diyecektim!
Hayatımda hiç yapmadığım bir şeyi yapacak, hak etmediğim tavır ve davranışları size şikâyet edecektim! Olmadı! Bir Kadim Dostum'un can yangısıyla yüzleştirip aklımı başıma almamı diledi Rabbim!
Dedim ya; öfkelenmiştim, sabrım örselenmişti!
Terk eden ben olmama rağmen, sevgileriyle benden vazgeçmeyen ve beni incitmemek için gösterdikleri gayretle -aslında- canımı tarifsiz yakan, Dostlara kızgındım! Onlara;
"Unutmazsam ne yaparım? Sormayın,
Muhabbetle hiç üstünde durmayın,
Sadece düşmandan önce vurmayın!
Ben yansam da sizi ateşe atmam,
Unutursam kızın! Asla unutmam!" Diyecektim!
Ana rahmine tek düşüp, ömrümü tek başıma mücadelelerle geçirerek bugünlere gelirken, benden önce Hakk'ka uğurladığım sırdaşlarımın, yoldaşlarımın, dostlarımın geride bıraktıklarına; fakîri unutmayıp hâl-hatırını sormaktan vazgeçmeyenlere -hâşâ- kızmak hakkımın olmadığını ve onların -kendilerince haklı- sitemlerine tahammülde zorlandığımı anlatmaya çalışacaktım!
Bana ve sevenlerime göre, birilerinin desteği ile geldikleri mevki ve makamları zirve zanneden zavallılara seslenirken, sadık duruşlarını bozmayan Dostlarıma da seslenecektim!"Kızım sana söylüyorum, Gelinim işit!" yapacaktım:
"Yerimi sattınız, yersiz mi kaldım?
Hakkımı yediniz, fersiz mi kaldım?
Firavun'a karşı sessiz mi kaldım?
Usta demirciyim, közden kül yutmam,
Can vermeden Billah sizi uyutmam!" Diyecektim!
Uykularını kaçıracak, dengelerini bozacaktım! Yanlış yolda olduklarını bile bile, teâmüllere ters düşmemek gibi kolay bir yanlışlıkta olan Dostlarımı da ayıktırmaya çalışacaktım! Ama yine olmadı!
Bu sefer de bilerek erteledim çünkü Kadim bir Dost'um; "... on yıl bir gün" de kavlamayan yarasını ve sebebi, ÖLÜM GERÇEĞİ 'ni hatırlattı bir daha!
Oysa dopdoluydum! Dolu bulutlar gibi ağıyordum yağmak üzere!
Dolu olup mevsimsiz dövmeye niyetlenmiştim canımı yakanların, "ÇİÇEK BAHÇESİ" ni!
Atanların, satanların, gölgesizlerin gölgesine saklanarak ahkâm kesenlerin kafalarına düşecektim koz koz! Takır-tukur kafalarını döverken;
"Millet can verirken kıs kıs güldünüz,
Ne savaşa girdiniz, ne de öldünüz!
Ağustos'ta buzul, kışın seldiniz;
Sanal coşkunuzla gönlüm avutmam,
Unutmadım, unutamam unutmam!" Diye haykıracaktım!
Yapamadım, diyemedim, erteledim bir daha!
Genetikçilere göre; kurt, köpek ve kurt köpeği, "köpekgiller" familyasındandır.
Kurt ve kartal, kültürümüzde hürriyetin timsali kabul edilen yaratıklardır.
Halbuki gerçek hayatta Kurt, hayvancılık yapanlar için ciddi bir tehlikedir. İnsanlar koyun sürülerini kurttan korumak için yüzlerce, binlerce yıl çareler aramışlar ve sonunda kurtla köpeğin genlerini karıştırarak melez bir yaratık icat etmişler: Kurt Köpeği...
Allah, her hayvana cinsine has özellikler vermiştir. Meselâ köpeği, kurttan korkan fıtratta yarattığı için kurt köpeği de olsa it, kurttan korkar.
Kurdun kurtça, itin itçe davranması fıtrat gereğidir ama Kurt Köpeği'nin ne zaman kurtlaşacağı, ne zaman itleşeceği tahmin edilemez! Bu yüzden kurt köpeğine karşı tedbir gerekir!
Günümüzde, -biraz masraflı da olsa- eğitimi kolay olduğu için haddinden fazla üretilmiş Kurt Köpeklerinin farkındayız!
Olsunlar, önemli değil! Bütün mes'ele; kurt duruşumuzu, Türk Milletçi tavrımızı yaşayarak gösterebilmemizde...
Biz, Türk Milletçi tavrımızla, kurt duruşumuzla bunları hiç bir şey yapmadan dağıtırız ve hep beraber göreceğiz inşallah...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017