Bütün Müslümanlara hayırlar getirmesi dileğiyle, siz okuyucularımızın bayramını tebrik ediyorum.
Ramazan ayındaki ibâdetleriyle, manevî rahmetlere kavuşan mü'minler, günahlardan temizlenip affa kavuşmanın ferahlığı içinde bulunuyorlar.
İşte onlardır ki, bayrama sevinç içinde girmeye hak kazanmışlardır.
Ondan dolayı, bayram onlar için rahmetin, affın ve ferahın arkasından gelen bir sevinçtir.
Peygamberimiz, (sav) "İnanarak ve sevabını sırf Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutup Teravih namazını kılanların ve Kadir gecesinde ibâdet edenlerin, önceden işlemiş oldukları günahlarının affolunacağını" haber veriyorlar.
En büyük kurtuluş işte budur.
Bu bayram, günah yükünden kurtuluşun bayramıdır.
Tahammül edilmesi imkânsız olan Cehennem azabından kurtuluşun, sevinç gösterisidir.
Böyle bir kurtuluşa erenlerin, bayram yapmaları elbette haklarıdır.
Bugün üzerimize farz olan oruç, yarın yani bayram günü yasaktır, haramdır.
Her iki bayramımız da, Rabbimizin bize ihsanıdır.
Şöyle ki:
Medineliler önceden senede iki bayram yaparlardı.
Peygamberimiz (sav) Medine'ye gelince, "Allah Teâlâ size, o iki bayram günlerinin yerine, daha hayırlı iki bayram ihsan etti" buyurarak, bu bayramların Ramazan ve Kurban bayramları olduğunu haber vermiştir.
***
Günahların en çok affedildiği ve duaların en çok kabul edildiği gecelerden birisinin de bayram geceleri olduğu unutulmamalı ve yapılabildiği kadar ibâdet etmelidir.
Ramazan ayı boyunca ardına kadar açık olan rahmet kapılarının, bayramla beraber kapatılacağı ve normal seyrine döneceği unutulmamalı ve bu son fırsat değerlendirilmelidir. Yine, Ramazan ayında zincirlere vurulmuş olan şeytanların, bayramla beraber serbest kalacakları, bir ay boyunca veremedikleri vesveseleri, bayramla beraber artırarak yapacakları ve unutulmamalı ve bu vesveselere kapılmamaya çalışılmalıdır.
***
Mü'minler, bayrama çıktıkları güzel hallerinin farkında olmalıdırlar...
O ne güzel haldir ki, herkes Ramazan müddetince yapabildiği kadar ibâdet yapmış, sonunda da manevi temizliğe ermiştir.
Bu temiz vücudu, tekrar günah kirleriyle kirletmenin Müslüman'a yakışmayacağını unutmamak gerekir.
Bayramda ne yapmalı?
Bayram sabahı erkenden kalkmalı, yıkanmalı, misvaklanmalı, güzel koku sürünmeli, kendi durumuna göre en iyi şekilde giyinmeli, aşağıda anlatıldığı şekilde bayram namazına gitmeli...
***
Bayram günlerinde rast geldiği din kardeşlerine karşı güler yüz göstermeli, Allah'ın nimetlerine şükretmeli, neşeli ve sevinçli bulunmalı, fakir-fukara ve çocuklar, bilhassa yetimler sevindirilmeli, mümkün olduğunca fazla sadaka vermeli...
Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat hissi açıktan açığa gösterilmeli, velhasıl, bayram günleri bu tür ibâdetlerle geçirilmelidir.
Dünyanın çeşitli yerlerinde, sıkıntı içinde bulunan Müslüman kardeşlerimiz için, hiç olmazsa duada bulunmak da dini bir vazifedir; bunu da unutmamalıyız...
Eş-dost ve komşulara yapılan bayram ziyaretleri -onların da başkalarına gideceği düşünülerek- kısa tutulmalıdır.
Bayramda, vefat etmiş olan yakınlarımızı da unutmamalıyız.
Yapabilirsek bugün, yapamazsak bayram günlerinde kabirlerini ziyaret edelim.
Kabir ziyaretinde 1 Fâtiha 11 İhlas Sûresi okumalıdır.
Ayrıca Yâsin, Tebâreke ve daha fazla ne okuyabilirsek, okuyup ruhlarına hediye edelim.
Kabirleri uzak yerlerde olanların ruhlarına da, bulunduğumuz yerden okuyup sevabını gönderebiliriz.
Onların da sevinip bayram yapmalarını bu şekilde temin etmiş oluruz.
Biz onların ruhlarına okursak, bizden sonrakiler de bizim ruhlarımıza okurlar.
Unutursak, bizden sonrakiler de bizi unuturlar...
***
Ramazan Bayramı namazından önce hurma ve tatlı bir yemek sevaptır.
Bayram namazları, Hanefi mezhebine göre erkeklere vâcip, Şâfii ve Mâlikîlere göre kuvvetli sünnet, Henbelîlere ise farz-ı kifâyedir.
Namaza, ayrı yollardan gidip gelmelidir.
Tek yol varsa, yolun bir tarafından gitmeli, öbür tarafından gelmelidir.
Namaza giderken, Ramazan bayramında içinden, Kurban bayramında ise açıktan şöyle tekbir getirmelidir:
Allâh-ü Ekber Allâh-ü Ekber. Lâ ilâhe illallâhü Vallâhü Ekber, Allâh-ü Ekber ve lillâhil hamd.
Bayram namazları, güneş bir miktar yükseldikten sonra kılınır.
Bayram namazından sonra okunan bayram hutbesi, Cuma hutbesi gibi farz değil sünnettir.
Müslümanların, birbirleriyle küs bulunmaları hiç doğru değildir.
Küs olanlar, bayram vesilesiyle barışmalıdırlar.
Bayramın, İslâm âlemine hayırlar getirmesi duâsıyla, bayramınız tekrar mübârek olsun.
Ramazan ayındaki ibâdetleriyle, manevî rahmetlere kavuşan mü'minler, günahlardan temizlenip affa kavuşmanın ferahlığı içinde bulunuyorlar.
İşte onlardır ki, bayrama sevinç içinde girmeye hak kazanmışlardır.
Ondan dolayı, bayram onlar için rahmetin, affın ve ferahın arkasından gelen bir sevinçtir.
Peygamberimiz, (sav) "İnanarak ve sevabını sırf Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutup Teravih namazını kılanların ve Kadir gecesinde ibâdet edenlerin, önceden işlemiş oldukları günahlarının affolunacağını" haber veriyorlar.
En büyük kurtuluş işte budur.
Bu bayram, günah yükünden kurtuluşun bayramıdır.
Tahammül edilmesi imkânsız olan Cehennem azabından kurtuluşun, sevinç gösterisidir.
Böyle bir kurtuluşa erenlerin, bayram yapmaları elbette haklarıdır.
Bugün üzerimize farz olan oruç, yarın yani bayram günü yasaktır, haramdır.
Her iki bayramımız da, Rabbimizin bize ihsanıdır.
Şöyle ki:
Medineliler önceden senede iki bayram yaparlardı.
Peygamberimiz (sav) Medine'ye gelince, "Allah Teâlâ size, o iki bayram günlerinin yerine, daha hayırlı iki bayram ihsan etti" buyurarak, bu bayramların Ramazan ve Kurban bayramları olduğunu haber vermiştir.
***
Günahların en çok affedildiği ve duaların en çok kabul edildiği gecelerden birisinin de bayram geceleri olduğu unutulmamalı ve yapılabildiği kadar ibâdet etmelidir.
Ramazan ayı boyunca ardına kadar açık olan rahmet kapılarının, bayramla beraber kapatılacağı ve normal seyrine döneceği unutulmamalı ve bu son fırsat değerlendirilmelidir. Yine, Ramazan ayında zincirlere vurulmuş olan şeytanların, bayramla beraber serbest kalacakları, bir ay boyunca veremedikleri vesveseleri, bayramla beraber artırarak yapacakları ve unutulmamalı ve bu vesveselere kapılmamaya çalışılmalıdır.
***
Mü'minler, bayrama çıktıkları güzel hallerinin farkında olmalıdırlar...
O ne güzel haldir ki, herkes Ramazan müddetince yapabildiği kadar ibâdet yapmış, sonunda da manevi temizliğe ermiştir.
Bu temiz vücudu, tekrar günah kirleriyle kirletmenin Müslüman'a yakışmayacağını unutmamak gerekir.
Bayramda ne yapmalı?
Bayram sabahı erkenden kalkmalı, yıkanmalı, misvaklanmalı, güzel koku sürünmeli, kendi durumuna göre en iyi şekilde giyinmeli, aşağıda anlatıldığı şekilde bayram namazına gitmeli...
***
Bayram günlerinde rast geldiği din kardeşlerine karşı güler yüz göstermeli, Allah'ın nimetlerine şükretmeli, neşeli ve sevinçli bulunmalı, fakir-fukara ve çocuklar, bilhassa yetimler sevindirilmeli, mümkün olduğunca fazla sadaka vermeli...
Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat hissi açıktan açığa gösterilmeli, velhasıl, bayram günleri bu tür ibâdetlerle geçirilmelidir.
Dünyanın çeşitli yerlerinde, sıkıntı içinde bulunan Müslüman kardeşlerimiz için, hiç olmazsa duada bulunmak da dini bir vazifedir; bunu da unutmamalıyız...
Eş-dost ve komşulara yapılan bayram ziyaretleri -onların da başkalarına gideceği düşünülerek- kısa tutulmalıdır.
Bayramda, vefat etmiş olan yakınlarımızı da unutmamalıyız.
Yapabilirsek bugün, yapamazsak bayram günlerinde kabirlerini ziyaret edelim.
Kabir ziyaretinde 1 Fâtiha 11 İhlas Sûresi okumalıdır.
Ayrıca Yâsin, Tebâreke ve daha fazla ne okuyabilirsek, okuyup ruhlarına hediye edelim.
Kabirleri uzak yerlerde olanların ruhlarına da, bulunduğumuz yerden okuyup sevabını gönderebiliriz.
Onların da sevinip bayram yapmalarını bu şekilde temin etmiş oluruz.
Biz onların ruhlarına okursak, bizden sonrakiler de bizim ruhlarımıza okurlar.
Unutursak, bizden sonrakiler de bizi unuturlar...
***
Ramazan Bayramı namazından önce hurma ve tatlı bir yemek sevaptır.
Bayram namazları, Hanefi mezhebine göre erkeklere vâcip, Şâfii ve Mâlikîlere göre kuvvetli sünnet, Henbelîlere ise farz-ı kifâyedir.
Namaza, ayrı yollardan gidip gelmelidir.
Tek yol varsa, yolun bir tarafından gitmeli, öbür tarafından gelmelidir.
Namaza giderken, Ramazan bayramında içinden, Kurban bayramında ise açıktan şöyle tekbir getirmelidir:
Allâh-ü Ekber Allâh-ü Ekber. Lâ ilâhe illallâhü Vallâhü Ekber, Allâh-ü Ekber ve lillâhil hamd.
Bayram namazları, güneş bir miktar yükseldikten sonra kılınır.
Bayram namazından sonra okunan bayram hutbesi, Cuma hutbesi gibi farz değil sünnettir.
Müslümanların, birbirleriyle küs bulunmaları hiç doğru değildir.
Küs olanlar, bayram vesilesiyle barışmalıdırlar.
Bayramın, İslâm âlemine hayırlar getirmesi duâsıyla, bayramınız tekrar mübârek olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Eren / diğer yazıları
- Alın size Avrupa'dan taze cevap / 16.03.2002
- Derviş'e ODTÜ'yü dar etmek / 02.03.2002
- Bayram sonrası düşünceleri / 26.02.2002
- Artık açıkça "ha kilese ha câmi" diyebiliyorlar / 16.02.2002
- Müfsidi Kebir (Büyük Fesatçı) / 13.02.2002
- Bir maskara / 12.02.2002
- Tarihe ve zihinlere bir-iki hatıra kaydı / 09.02.2002
- Başbakanlığı al, neyi ver? / 02.02.2002
- Papa'nın davet etmemesine üzülünür (!) / 26.01.2002
- Bizi, onlarca sene dinsiz tanıtmışlar / 19.01.2002
- Derviş'e ODTÜ'yü dar etmek / 02.03.2002
- Bayram sonrası düşünceleri / 26.02.2002
- Artık açıkça "ha kilese ha câmi" diyebiliyorlar / 16.02.2002
- Müfsidi Kebir (Büyük Fesatçı) / 13.02.2002
- Bir maskara / 12.02.2002
- Tarihe ve zihinlere bir-iki hatıra kaydı / 09.02.2002
- Başbakanlığı al, neyi ver? / 02.02.2002
- Papa'nın davet etmemesine üzülünür (!) / 26.01.2002
- Bizi, onlarca sene dinsiz tanıtmışlar / 19.01.2002