Batı'nın kanlı tarihi-2

Batı uygarlığının ikinci basamağı Roma Medeniyetidir. Roma İmparatorluğu, M.S.395'te ikiye ayrılmasıyla ortaya çıkan Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ile birlikte düşünüldüğünde tarihte en uzun sürmüş olan imparatorluktur. Geçmişte de günümüzde de Avrupa milletlerini her alanda derinlemesine bir şekilde etkilemiş olan Roma, dini inanışları da dahil olmak üzere pek çok uygulamayı Antik Yunan Medeniyetinden almıştır.Romalılar savaşçıdırlar, işgal ve fetih hareketleriyle sınırlarını çok genişletmişlerdir. Sahip oldukları ülkeleri eyaletler şeklinde yönetirlerdi. Binalar, yollar, hamamlar, köprüler yapmışlar, "yurttaşlarının" konforlu bir şekilde yaşaması için o günün dünyasına göre oldukça modern sayılacak tedbirler almışlardır.Bu tedbirlerin içinde, "Yurttaşların" su ihtiyacını gidermek üzere evlere su boruları ve gelişmiş kanalizasyon sistemi döşemek, politikadan vergilendirmeye kadar her şeyi yasal bir zemine bağlamak, yaya ve atlı araba trafiğini düzenleyen basit trafik kuralları bile koymuşlardır. Krallık ve imparatorluk arasındaki dönemde cumhuriyetle yönetilmiştir,bir senatosu ve halk meclisi vardır.       Ancak, en geniş dönemlerinde yüzölçümü beş milyon dokuzyüzbin kilometrekare olan Roma İmparatorluğunda yalnızca Roma şehrinde yaşayanlar "yurttaş" kabul edilir ülkenin bütün zenginliği ve refahı onlara aktarılırdı.Tabi Roma'da yaşayan köleler ve "pleb" denilen halk sınıfı hariç. Yani Roma, yalnız Roma'da yaşayan bir avuç zengin ve soylu Romalı içindi.Savaşarak ülke topraklarına katılan onlarca ülkenin zenginliği sömürülür, bu ülkelerin insanları köle kabul edilir, tamamen köleleştirilip Roma'ya yahut başka bir büyük şehre götürülmemişlerse ağır vergiler altında ezilirlerdi. Roma Devletinde kesin bir sınıf ayrımı olup Roma şehrini kuran birkaç soylu aile dışında aslında kimse adam yerine konmazdı. Senatoyu oluşturan senatörler bu ailelerden olan kimselerdi. Gittikleri topraklara kan ve zulümden başka bir şey götürmezlerken o Romalı kendini beğenmişlikleriyle ele geçirdikleri her yere kanun ve nizam götürdüklerini iddia ederlerdi. Bilmem bugünün işgal ettiği coğrafyalara demokrasi götürdüğünü iddia edenlerle olan benzerlik sizin de dikkatinizi çekti mi?Roma halkı kan görmeyi severdi. Gladyatör dövüşleri de bu nedenle yapılırdı. Köleler içinde güçlü kuvvetli olanlar seçilir,arenalarda kalabalık halk kitlelerinin önünde ölümüne dövüşürlerdi. Rakibini yere seren gladyatör, halkın kararına göre onu öldürür ya da bağışlardı. Halk çok nadiren yenilenin yaşamasını seçer, ölüm anındaki yüz ifadesini görmeyi arzu ettikleri gladyatörün öldürülmesini isterlerdi. Bazen de gladyatörler, aslanlar ve kaplanlarla dövüştürülürler, halk ve ileri gelenler aç hayvanların bu zavallı insanları parçalayarak yemelerini zevkle seyrederlerdi.Gladyatör dövüşlerine zorlanan köleler ve diğer köleler kendilerine uygulanan ağır şartlar nedeniyle zaman zaman isyan hareketlerine girişmişler Roma sık sık bu isyanlarla uğraşmış ve en kanlı şekillerde bunları bastırmıştır. Bu isyanlardan en ünlüsü, önderliğini Spartaküs'ün yaptığı isyandır. Romayı defalarca yenen bu köleler,üç yıl direnmişler fakat sonunda yenilmişler, Spartaküs ve yanındaki altı bin köle çarmıha gerilerek öldürülmüşlerdir.Tarihi olaylar değerlendirilirken ilk şart, olayları günümüzün şartları ve mantığı ile değil, o günün şartlarına göre değerlendirmektir. Fakat insan olmanın şartı ve zamanı yoktur. 2 bin yıl önceki insanla 2 bin yıl sonraki insan arasında kullandığı teknolojik aletler ve yaşam konforu dışında pek bir fark yoktur. Sevgi, nefret, kin, haset, düşmanlık, merhamet gibi bütün duygular insani vasıflar o zamanda aynı nitelikte idi, şimdi de. Kaldı ki Roma Devleti ile aynı dönemde yaşamış Türk toplumlarına baktığımız zaman insani anlamda arada muazzam bir fark olduğunu görürüz. O dönem Türk toplumunda hiçbir zaman kölelik,sınıf ayrımı,başkasının malına, canına, namusuna göz dikme, yalan söyleme, hak yeme gibi kötü vasıflar olmamıştır.Batı medeniyeti, Roma imparatorluğunun her şeyini örnek almıştır; sömürgeciliğini, adaletsizliğini,ayrımcılığını, ikiyüzlülüğünü ve merhametsizliğini. Roma İmparatorluğu batının bütün dünyayı şamil olan kanlı tarihine doğru giden yolda önemli bir model olmuştur.