İnanın, ABD'nin hukuksuz ve yalandan bahanelerle Irak'ı işgalinin öncesindeki "enformatik koku"ları alıyorum, İran'a ilişkin. İşgal öncesi Irak'la ilgili Washington dolapları, şimdi benzer şekilde İran için çevriliyor. Hem de ABD-İsrail ortaklığı ve sanki yine Türkiye "stepne"liğiyle.
Bölgemizde başımızın üstünde Irak'ın işgalinden daha beter "bir büyük bela" dolanıp duruyor diye hissediyorum?
Kareleri birleştirelim tabloyu beraber seyredelim.
Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı'nın (CIA) Başkan Vekili John McLaughlin, 11 Eylül 2001'deki terör saldırılarına katılan hava korsanlarının yaklaşık 8'inin saldırıdan önce İran topraklarından geçtiklerini açıklıyor Salı günü.
11 Eylül saldırılarını soruşturan komisyon raporu da böyle yazıldı zaten.
CIA Başkan Vekili, İran'ın terörizmi destekleyen geçmişi nedeniyle de hava korsanlarının İran topraklarından geçebilmelerine şaşırmadığını, ifade ediyor.
NATO'nun yeni konsepti, bölgedeki "kalıcı güvenlik"i sağlamak olarak kararlaştırılmamış mıydı? Alın size, Türkiye'ye, pardon NATO'ya yeni bir iş?
Irak'ı işgalini sürdüren ABD Başkanı George Bush, İran'ın 11 Eylül saldırılarında rolü olup olmadığının araştırıldığını söylüyor önceki gün. Oval Ofis'ten seslenen Bush, "İranlıların, saldırılara karışıp karışmadığını incelemeyi sürdüreceğiz. Çok uzun zamandır İran ile ilgili endişelerimi dile getirdim. Bunun yanı sıra, halkın insani haklarını uygulamasına izin verilmediği totaliter bir toplum'' diyor.
Bu arada boynuz kulağı geçmiş?
İsrail, Kuzey Irak'a 90 bin - 100 bin Yahudi Peşmerge olarak konuşlandıktan ve Türkiye ile Savunma İşbirliği ve Stratejik Ortaklık Anlaşmaları'nı sağlam kazığa bağladıktan sonra "Artık ben de varım" demeye başladı. Sürpriz bir durumda zaten bu anlaşmalar çerçevesinde "askeri istihbaratımızdan ortak cephaneliklerimiz"e kadar pek çok "âli hizmetlerimiz"den istifade edebilecek?
Amerika'nın işgal ortakçısı İngilizler'in The Sunday Times'ına bakılırsa bu işler kotarılmış bile? The Sunday Times'a göre İsrail, hazırlıklarını tamamladı; Basra Körfezi kıyısında Rus teknolojisi ile inşa edilen İran'ın Buşehr nükleer reaktörünü havadan vuracak, İsrail'in F - 15 uçakları hedeflerine ulaşmak için Türk hava sahasını kullanacaklar.
Bu arada hedefte yalnızca Buşehr yok; İran'ın uranyum zenginleştirme çabalarında bulunduğu Natanz'daki bir tesis ile Arak'ta ağırsu üreten bir fabrika odağa alınmış.
İsrail'in bölgedeki dayısı Washington ise, nükleer yakıt çubuklarının Rusya'dan İran'a ulaşması ve reaktörün faaliyete geçmesini izleyen iki yıl içerisinde, İran'ın nükleer bomba yapımında kullanılan plütonyuma sahip olabileceğini öngörüyor.
Amerika, bir iki ay önce Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nı da devreye sokarak, bu konuyu epeyce kaşımıştı, hatırlarsanız.
İsrail bu kadar ileri gidebilir mi, diye sorarak vakit kaybetmeyin? Baksanıza, Kuzey Irak'ta burnumuzun dibine kadar geldi; daha ilerisi mi var?
Hem, gizli bir nükleer silah programı olduğu belirtilen İsrail, kendisine tehdit olarak gördüğü diğer Ortadoğu ülkelerinin nükleer silaha sahip olmasını engelleme planı çerçevesinde 1981'de Irak'taki Osirak reaktörünü bombalamamış mıydı?!
ABD'nin işgalinde stratejik müttefik edasıyla iş gören Türkiye sayesinde, şimdi tüm Ortadoğu İsrail'in cirit sahası?
Bu arada Kasap Şaron namlı Başbakan, Fransa'daki Yahudileri derhal İsrail'e dönmeleri çağrısı yapıyor.
Bir başka ilginç anektod da şu; "Irak işgalinin CNN"i El-Cezire TV, 800 milyarlık şirket kurarak Türkiye'de temsilcilik açıyor.
ABD, İsrail'e toz kondurtuyor mu?
Ankara, İsrail'in katliamları ve insan haklarını hiçe sayan uygulamaları karşısında "devlet terörü, hık-mık" derken, Washington devreye girmedi mi? Ankara'ya damlayan İsrail Başbakan Yardımcısı Ehud Olmert, GAP projeleri dahil her türlü işbirliği sağlamasını yaparak, böylece memnun edilerek gönderilmedi mi?
İsrail tarafından işgal altındaki Filistin topraklarında inşa edilen duvar konusunda Uluslararası Adalet Divanı'nın aldığı tavsiye kararı konusunda hazırlanan karar tasarısını görüşen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda, ABD'den, bizzat ABD'nin BM Daimi Temsilcisi John C. Danforth, İsrail'e tam destek gelmedi mi?
Bütün bunlar karşısında, AKP kurmaylarının, "Amerika'nın planı dışında adım atamayız" demekten başka bir söyleyecekleri var mı? Bush'un BOP'undan başka bir planları, "dolara endeksli dış politika hayalleri"nden başka bir hesapları, şöyle şanımıza ve tarihimize yakışır bir "milli duruş"ları var mı?
Yok ise, "Bölgemizde, başımızın üstünde dolanan bela nedir?" diye hala ne soruyorsunuz, dostlarım.
Allah encamımızı hayretsin?
Bölgemizde başımızın üstünde Irak'ın işgalinden daha beter "bir büyük bela" dolanıp duruyor diye hissediyorum?
Kareleri birleştirelim tabloyu beraber seyredelim.
Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı'nın (CIA) Başkan Vekili John McLaughlin, 11 Eylül 2001'deki terör saldırılarına katılan hava korsanlarının yaklaşık 8'inin saldırıdan önce İran topraklarından geçtiklerini açıklıyor Salı günü.
11 Eylül saldırılarını soruşturan komisyon raporu da böyle yazıldı zaten.
CIA Başkan Vekili, İran'ın terörizmi destekleyen geçmişi nedeniyle de hava korsanlarının İran topraklarından geçebilmelerine şaşırmadığını, ifade ediyor.
NATO'nun yeni konsepti, bölgedeki "kalıcı güvenlik"i sağlamak olarak kararlaştırılmamış mıydı? Alın size, Türkiye'ye, pardon NATO'ya yeni bir iş?
Irak'ı işgalini sürdüren ABD Başkanı George Bush, İran'ın 11 Eylül saldırılarında rolü olup olmadığının araştırıldığını söylüyor önceki gün. Oval Ofis'ten seslenen Bush, "İranlıların, saldırılara karışıp karışmadığını incelemeyi sürdüreceğiz. Çok uzun zamandır İran ile ilgili endişelerimi dile getirdim. Bunun yanı sıra, halkın insani haklarını uygulamasına izin verilmediği totaliter bir toplum'' diyor.
Bu arada boynuz kulağı geçmiş?
İsrail, Kuzey Irak'a 90 bin - 100 bin Yahudi Peşmerge olarak konuşlandıktan ve Türkiye ile Savunma İşbirliği ve Stratejik Ortaklık Anlaşmaları'nı sağlam kazığa bağladıktan sonra "Artık ben de varım" demeye başladı. Sürpriz bir durumda zaten bu anlaşmalar çerçevesinde "askeri istihbaratımızdan ortak cephaneliklerimiz"e kadar pek çok "âli hizmetlerimiz"den istifade edebilecek?
Amerika'nın işgal ortakçısı İngilizler'in The Sunday Times'ına bakılırsa bu işler kotarılmış bile? The Sunday Times'a göre İsrail, hazırlıklarını tamamladı; Basra Körfezi kıyısında Rus teknolojisi ile inşa edilen İran'ın Buşehr nükleer reaktörünü havadan vuracak, İsrail'in F - 15 uçakları hedeflerine ulaşmak için Türk hava sahasını kullanacaklar.
Bu arada hedefte yalnızca Buşehr yok; İran'ın uranyum zenginleştirme çabalarında bulunduğu Natanz'daki bir tesis ile Arak'ta ağırsu üreten bir fabrika odağa alınmış.
İsrail'in bölgedeki dayısı Washington ise, nükleer yakıt çubuklarının Rusya'dan İran'a ulaşması ve reaktörün faaliyete geçmesini izleyen iki yıl içerisinde, İran'ın nükleer bomba yapımında kullanılan plütonyuma sahip olabileceğini öngörüyor.
Amerika, bir iki ay önce Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nı da devreye sokarak, bu konuyu epeyce kaşımıştı, hatırlarsanız.
İsrail bu kadar ileri gidebilir mi, diye sorarak vakit kaybetmeyin? Baksanıza, Kuzey Irak'ta burnumuzun dibine kadar geldi; daha ilerisi mi var?
Hem, gizli bir nükleer silah programı olduğu belirtilen İsrail, kendisine tehdit olarak gördüğü diğer Ortadoğu ülkelerinin nükleer silaha sahip olmasını engelleme planı çerçevesinde 1981'de Irak'taki Osirak reaktörünü bombalamamış mıydı?!
ABD'nin işgalinde stratejik müttefik edasıyla iş gören Türkiye sayesinde, şimdi tüm Ortadoğu İsrail'in cirit sahası?
Bu arada Kasap Şaron namlı Başbakan, Fransa'daki Yahudileri derhal İsrail'e dönmeleri çağrısı yapıyor.
Bir başka ilginç anektod da şu; "Irak işgalinin CNN"i El-Cezire TV, 800 milyarlık şirket kurarak Türkiye'de temsilcilik açıyor.
ABD, İsrail'e toz kondurtuyor mu?
Ankara, İsrail'in katliamları ve insan haklarını hiçe sayan uygulamaları karşısında "devlet terörü, hık-mık" derken, Washington devreye girmedi mi? Ankara'ya damlayan İsrail Başbakan Yardımcısı Ehud Olmert, GAP projeleri dahil her türlü işbirliği sağlamasını yaparak, böylece memnun edilerek gönderilmedi mi?
İsrail tarafından işgal altındaki Filistin topraklarında inşa edilen duvar konusunda Uluslararası Adalet Divanı'nın aldığı tavsiye kararı konusunda hazırlanan karar tasarısını görüşen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda, ABD'den, bizzat ABD'nin BM Daimi Temsilcisi John C. Danforth, İsrail'e tam destek gelmedi mi?
Bütün bunlar karşısında, AKP kurmaylarının, "Amerika'nın planı dışında adım atamayız" demekten başka bir söyleyecekleri var mı? Bush'un BOP'undan başka bir planları, "dolara endeksli dış politika hayalleri"nden başka bir hesapları, şöyle şanımıza ve tarihimize yakışır bir "milli duruş"ları var mı?
Yok ise, "Bölgemizde, başımızın üstünde dolanan bela nedir?" diye hala ne soruyorsunuz, dostlarım.
Allah encamımızı hayretsin?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019