Memleketimizin içine düştüğü vaziyet yediden yetmişe bütün milletimizi
sarsmaya devam ediyor.
Millî egemenliğimizin devrinin bile çok rahat konuşulduğu hatta TBMM'de bu
konuda oylama yapıldığına şahit oluyoruz.
Ekonomik vaziyet ise içler acısı. İnsanımız bırakınız lüksünü, zaruri
ihtiyaçlarını bile temin etmede sıkıntı içerisinde. Fabrikalarda üretim
oldukça azalmış, hatta birçoğunda durma noktasına gelmiş.
Esnaf deseniz kepenk kapatmada neredeyse sıraya durmuş. Çözüm deseniz maalesef
mevcut siyasilerde böyle bir ufuk görülmüyor. Çalışıyorlar ama teşhisleri
isabetsiz olduğu için gayretleri bir sonuç getiremiyor. Çözüm merciindeki
siyasilerin çözüm için verdikleri takvimler maalesef bildiğimiz türden değil.
Söz verilen tarihler durmadan değişiyor. Değişen her tarih çözüm yolunun
yanlış olduğunu da ispatlamış oluyor.
Ekonomik çözümler tamamen batılı ülkelerden gelecek yardımlara endekslenmiş.
Mali bağımlılık elbetteki alınan siyasi kararları da etkiliyor. Ekonomi bir
milletin bağımsızlığını belirleyen etkenlerdendir. Elbetteki bu anlamda
Türkiye'nin bağımsızlığı tehdit altındadır.
Dünyadaki degeler sürekli değişim gösteriyor. Ülkemiz ise özellikle uyguladığı
teslimiyetçi dış politikalardan dolayı yalnızlığa itilmiş durumda.
Ülkemizin en büyük ihtiyaçlarından bir tanesinin birlik ve beraberlik olduğu
hepimizin malumu. Toprak bütünlüğümüz deseniz o da tehdit altında. Sevr
yeniden hortlatılıyor.
Buna benzer tablonun Birinci Dünya Savaşı yılllarında yaşandığına şahit
oluyoruz. Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığı Kuvayı Milliye hareketi ile bu
büyük millet içine düştüğü badireden kurtulmuştu. İşte bugün bu büyük millet
yeniden Kuvayı Milliye çalışmasını başlatmasını bilmiştir.
Uzun zamandan beri mitinglerle, sanayici ve işadamları ile yapılan
toplantılarla yürünen yol meyvesi verdi ve BA?IMSIZ TÜRKİYE PARTİSİ kuruldu.
Siyasi görüşü ne olursa olsun yediden yetmişe milletimizin tek vücut olması,
kederde ve kıvançta bir ve beraber olarak ülkeye hizmette bütünleşmesi
gerektiğine inanan kadrolar BTP'nin çatısı altında toplanmaya başladı.
Mandacı bir zihniyetle bu çöküşten kurtulmanın mümkün olmadığını bilerek,
Kurtuluş mücadelesinden bize miras kalan Kuvayı Milliye ruhuyla oluşturduğumuz
milli iktisat modelleri ve milli kalkınma projeleri ile devletimizi ve yüce
Türk milletini insanlık medeniyeti içinde en yüksek seviyeye taşımayı vazife
kabul eden kadrolar biraraya gelmesini bildi.
Partimizin kurulduğu ilk andan itibaren milletimizin yoğun tevecccühü ile
karşılaşmış bulunuyoruz.
Artık "bu vatan bizimdir bizim kalacak" inancı bütün milleti dalga dalga
sarıyor.
Gözün aydın Türkiye!
sarsmaya devam ediyor.
Millî egemenliğimizin devrinin bile çok rahat konuşulduğu hatta TBMM'de bu
konuda oylama yapıldığına şahit oluyoruz.
Ekonomik vaziyet ise içler acısı. İnsanımız bırakınız lüksünü, zaruri
ihtiyaçlarını bile temin etmede sıkıntı içerisinde. Fabrikalarda üretim
oldukça azalmış, hatta birçoğunda durma noktasına gelmiş.
Esnaf deseniz kepenk kapatmada neredeyse sıraya durmuş. Çözüm deseniz maalesef
mevcut siyasilerde böyle bir ufuk görülmüyor. Çalışıyorlar ama teşhisleri
isabetsiz olduğu için gayretleri bir sonuç getiremiyor. Çözüm merciindeki
siyasilerin çözüm için verdikleri takvimler maalesef bildiğimiz türden değil.
Söz verilen tarihler durmadan değişiyor. Değişen her tarih çözüm yolunun
yanlış olduğunu da ispatlamış oluyor.
Ekonomik çözümler tamamen batılı ülkelerden gelecek yardımlara endekslenmiş.
Mali bağımlılık elbetteki alınan siyasi kararları da etkiliyor. Ekonomi bir
milletin bağımsızlığını belirleyen etkenlerdendir. Elbetteki bu anlamda
Türkiye'nin bağımsızlığı tehdit altındadır.
Dünyadaki degeler sürekli değişim gösteriyor. Ülkemiz ise özellikle uyguladığı
teslimiyetçi dış politikalardan dolayı yalnızlığa itilmiş durumda.
Ülkemizin en büyük ihtiyaçlarından bir tanesinin birlik ve beraberlik olduğu
hepimizin malumu. Toprak bütünlüğümüz deseniz o da tehdit altında. Sevr
yeniden hortlatılıyor.
Buna benzer tablonun Birinci Dünya Savaşı yılllarında yaşandığına şahit
oluyoruz. Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığı Kuvayı Milliye hareketi ile bu
büyük millet içine düştüğü badireden kurtulmuştu. İşte bugün bu büyük millet
yeniden Kuvayı Milliye çalışmasını başlatmasını bilmiştir.
Uzun zamandan beri mitinglerle, sanayici ve işadamları ile yapılan
toplantılarla yürünen yol meyvesi verdi ve BA?IMSIZ TÜRKİYE PARTİSİ kuruldu.
Siyasi görüşü ne olursa olsun yediden yetmişe milletimizin tek vücut olması,
kederde ve kıvançta bir ve beraber olarak ülkeye hizmette bütünleşmesi
gerektiğine inanan kadrolar BTP'nin çatısı altında toplanmaya başladı.
Mandacı bir zihniyetle bu çöküşten kurtulmanın mümkün olmadığını bilerek,
Kurtuluş mücadelesinden bize miras kalan Kuvayı Milliye ruhuyla oluşturduğumuz
milli iktisat modelleri ve milli kalkınma projeleri ile devletimizi ve yüce
Türk milletini insanlık medeniyeti içinde en yüksek seviyeye taşımayı vazife
kabul eden kadrolar biraraya gelmesini bildi.
Partimizin kurulduğu ilk andan itibaren milletimizin yoğun tevecccühü ile
karşılaşmış bulunuyoruz.
Artık "bu vatan bizimdir bizim kalacak" inancı bütün milleti dalga dalga
sarıyor.
Gözün aydın Türkiye!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025
- Yeraltı zenginliklerimiz için millî mücadele zamanıdır / 23.02.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025
- Yeraltı zenginliklerimiz için millî mücadele zamanıdır / 23.02.2025