Gerek Sayın Erbakan, gerekse Sayın Erdoğan her fırsatta İsrail aleyhtarlığı tavrı takınırlar. Kamuoyunun hassas olduğu konulardan birisidir İsrail konusu. Gel gelelim, iş icraata gelince bakarsınız İsrail'in lehine gelişmeler oluvermiştir. Diyebiliriz ki Türk siyaseti, tiyatro tarihine taş çıkartacak gelişmelerle doludur. İktidarı döneminde İsrail için en fazla anlaşma imzalayan Erbakan hükümeti olmuştur. Açık anlaşmaların yanında, devletin ve milletin kaderini yakından ilgilendiren konularda yapılan birçok gizli anlaşma da, Erbakan döneminde imzalanmıştır. İktidarda kaldığı yaklaşık 1 yıllık dönemde İsrail ile birçok gizli anlaşmaya imza atılmıştır. Bu anlaşmalarla İsrail Türkiye'nin bölgedeki müttefiki konumuna getirilmiştir. Bu anlaşmaların belgelerine internetteki bir arama motoru aracılığıyla rahatlıkla ulaşılabilir. (Bir tanesinin linkini verelim: http://www.mustafatasar.gen.tr/yayinlar/refahgercegi/yanar.htm) İsrail ile yapılan anlaşma başlıkları silahların yenilenmesi, donanım satışı, ortak üretim, eğitim, istihbarat paylaşımı, ticaret, ulaşım anlaşması, su ve diğerleri diye sayılabilir. Gelelim Erbakan'ın bizim çocuklar-ından Erdoğan'a. Bilinir ki boynuz kulağı geçer. Burada da böyle olmuştur. Erbakan döneminde İsrail ile sürat kazanan kurumsal ilişkiler AKP hükümeti döneminde daha da hız kazanmıştır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres arasında Davos'ta yaşanan "one minute" tartışması (tiyatrosu) dünya kamuoyunda ses getirmiştir. Peki, sonuçta ne olmuştur. İsrail ile güya ilişkiler gerilmiş hatta askıya alınmıştır. Nümayişler yapılmış, kamuoyu ayağa kaldırılmıştır. Söz planında, propaganda planında ne varsa yapılmıştır. Bu işin söz planıdır. İşin özü ise çok farklıdır. İcraat planında söz istikametinde bir şey yapılmamıştır. Erbakan döneminde yapılan açık ve gizli her türlü anlaşma devam etmektedir. Hatta askeri stratejik anlaşma bile aynen devam etmektedir. Filistin'de masum halkı bombalayan İsrail pilotları bu anlaşma marifetiyle Konya semalarında eğitim almaktadır. İsrail, insani yardım gemilerimize saldırıp pervasızca vatandaşlarımızı şehit etmesine rağmen iki ülke arasındaki ilişkiler daha da artmaktadır. İsrail Gazze'yi bombalarken, AKP hükümeti basında da yer aldığı üzere, İsrail'e ihale verebilecek kadar cüretkâr davranabilmektedir. Güya boykot ilan edilmesine rağmen İsrail devlet istatistik kurumundan yapılan açıklamaya göre, 2010 yılının ilk yedi ayında İsrail-Türkiye ticaretinde yüzde 30 artış olmuştur. Yüce milletimizden, onun temsil yeri olan TBMM'den gizlenen maddeler ile ne yapılmak istenmektedir. İsrail'in 'Arzu Mevud' emellerini yani Güneydoğu Anadolu bölgemizde hak iddiasını da hesaba katacak olursak devletin yönetimini elinde bulunduran siyasilerin gaflet ve dalalet içinde oldukları görülecektir. İşte 12 Eylüldeki referandum ile oylanacak Anayasa değişiklik paketine bu pencereden bakılmalıdır. Referandumun halktan kaçırılan maddeleri yüksek yargıyı teslim alma ve siyasetin emri altına verme maddeleridir. Bir başka ifade ile dış güçlerin taleplerini daha rahat icra edecek ortamı oluşturmaktır. Yağma yok, bir taraftan İsrail ile her türlü ekonomik, siyasi ve askeri işbirliğine gideceksin; diğer taraftan millete karşı tiyatro oynayacaksın, artık mızrak çuvala sığmıyor. Evet, çekirge bir sıçradı, iki sıçradı ama üçüncü 12 Eylül günü olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025
- Yeraltı zenginliklerimiz için millî mücadele zamanıdır / 23.02.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025
- Yeraltı zenginliklerimiz için millî mücadele zamanıdır / 23.02.2025