Bugün ABD'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ABD Başkanı Trump'ın görüşmesi gerçekleşecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nihai görüşme benim yapacağım görüşmelerdir" diyerek bu görüşmeyi peşrev olarak gördüğünü belirtti.
Başbakan Yıldırım'ın açıklamasına göre, Cumhurbaşkanı'nın gündeminde iki önemli konu var; birincisi, ABD'nin YPG'ye verdiği destek, ikincisi ise FETÖ'nün iadesi?
ABD basını görüşmenin zorlu olacağını duyurdu.
The Washington Post, iki ülke arasında son dönemde yaşanan fikir ayrılıkları nedeniyle Trump'ın bu zamana kadar yabancı bir liderle yapacağı en zor görüşme olacağını yazdı; Trump'ın dengeli bir politika izlemesini tavsiye etti.
Foreign Policy, iki ülke arasında olan YPG konusundaki krize değindi. Türkiye'nin haklı gerekçeleri olmasına karşın Suriye'de yaptığı yanlış hesaplar sebebiyle ABD'nin YPG'yi destekleme kararı aldığını yazdı.
The Los Angeles Times, Türkiye ile ABD arasındaki sorunlara geniş yer ayırdı, ciddi çıkar çatışmalarının olduğundan bahsetti ve de "Trump, kendi askeri komutanlarını engellemeden Erdoğan'ı kendisine yakın tutmayı başarmalı" değerlendirmesinde bulundu.
Yani ABD cenahı, görüşmeyi YPG merkezli olarak ele alıyor.
ABD Başkanı Trump, YPG konusunda Türkiye'nin görüşünü eğer merak etseydi, YPG'ye resmen silah yardımı yapmadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu noktadaki görüşlerini ele alırdı ve kararını bu görüşmeden sonraya bırakırdı.
ABD'nin YPG noktasındaki kararı kesin, bunu asla değiştirmeyecek.
Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gönderdiği en üst düzey heyet (Genelkurmay Başkanı, MİT Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü) daha ABD'deyken, üstelik Trump'la ayak üstü görüştükten hemen sonra YPG'ye resmen silah gönderme kararı alınması bunu açıkça gösteriyor.
Soru şu: Eğer Türkiye Rusya ile Suriye konusunda anlaşma yapmasaydı ABD YPG'den vazgeçip Türkiye ile hareket eder miydi? Bu soruya evet derseniz, ABD'nin Ortadoğu politikasını ve ABD'yi hiç tanımadınız demektir.
Türkiye'nin Rusya ile anlaşması ABD için sadece bir bahanedir.
ABD, YPG'yi bir ortak, bir müttefik değil, buraya dikkat edin "kendisi" olarak görmektedir. ABD'nin Suriye'de var olma bahanesi ve gerekçesi YPG'dir. YPG'nin bulunduğu yerlerde ABD bayrakları dalgalanıyor, üsleri bulunuyor. ABD askerleri buralara yerleşiyor.
ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde 9 adet üssü var ve hepsi YPG'nin hakim olduğu yerler. Bu üsler, Tibeyder, Ruyariyar, Harapşık, Tel Abyad, Mebruka, Kamışlı, Rumeylan ve Hekli Ciblis? Bu üslerde şimdilik 4500 ABD askeri var ama bu üslerin kapasitesi on binlerce askeri barındırabilecek düzeyde, bunun altyapısı hazırlanıyor. Yani ABD geçici üsler kurmuyor, ABD resmen Suriye'ye bir daha ayrılmamak üzere yerleşiyor.
ABD'li yetkililer bu gerçeği de asla gizlemiyor. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'da üst düzey görevlerde bulunmuş ABD'li yetkili Michael Maloof, ABD'nin Rojava'da (Suriye'nin kuzeyi) askeri üs kurarak burada uzun süre kalmak istediğini söyledi. ABD'nin IŞİD'le savaşı sona erdikten sonra da Rojava'yı terk etmeyeceğini söyleyen Maloof, ABD'nin Rojava'da daimi olarak kalmanın şartlarını oluşturmak niyetinde olduğunu belirtti.
PYD lideri Salih Müslim, Rakka ve Münbiç'in Rojava dahilinde olmadığını söyleyerek Rakka IŞİD'den alındıktan sonra "başka menfaatler karşılığında" Rakka'dan çıkacaklarını söyledi. Peki, YPG'nin Rakka ve Münbiç'ten çekilmesi, ABD'nin buralardan çekileceği anlamına geliyor mu? Elbette ki hayır? YPG'nin vazifesi zaten ABD'ye yer açmak, Münbiç'te bunu yaptı, Rakka'da da yapacak.
Görüntüde Türkiye'nin hassasiyetleri dikkate alınıyormuş gibi yapılacak ama ABD hedefine yine ulaşacak.
Dikkat ederseniz, Türkiye ABD buradan çıksın, burada ne işi var demiyor, YPG çekilsin diyor. Bu da ABD'nin çıkarlarına ters değil. Belki de, ABD'deki Erdoğan-Trump görüşmesinden de böyle bir netice çıkacak. Bu Türkiye'nin yararına mı? Elbette ki hayır?
Yanlış anlamayın, YPG'nin çekilmesinden bahsetmiyoruz, ABD'nin yerleşmesinden bahsediyoruz. Neticede geçici tehlike YPG, kalıcı olan tehlike ve tehdit ise ABD?
Yeniden hatırlatmamızda fayda var; Prof. Dr. Haydar Baş'ın önemle ifade ettiği gibi bu coğrafyada yaşananlar ABD'nin kendisine vatan açma adımlarıdır ve ABD'nin hedefinde sadece Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyi yok? Asıl hedefi Türkiye'nin güneydoğusudur.
Ve siyasilerimizin tehdit olarak sadece YPG ya da PKK'yı görmesi bu tehlikeyi bertaraf etmeyecektir, edemez.
Başbakan Yıldırım'ın açıklamasına göre, Cumhurbaşkanı'nın gündeminde iki önemli konu var; birincisi, ABD'nin YPG'ye verdiği destek, ikincisi ise FETÖ'nün iadesi?
ABD basını görüşmenin zorlu olacağını duyurdu.
The Washington Post, iki ülke arasında son dönemde yaşanan fikir ayrılıkları nedeniyle Trump'ın bu zamana kadar yabancı bir liderle yapacağı en zor görüşme olacağını yazdı; Trump'ın dengeli bir politika izlemesini tavsiye etti.
Foreign Policy, iki ülke arasında olan YPG konusundaki krize değindi. Türkiye'nin haklı gerekçeleri olmasına karşın Suriye'de yaptığı yanlış hesaplar sebebiyle ABD'nin YPG'yi destekleme kararı aldığını yazdı.
The Los Angeles Times, Türkiye ile ABD arasındaki sorunlara geniş yer ayırdı, ciddi çıkar çatışmalarının olduğundan bahsetti ve de "Trump, kendi askeri komutanlarını engellemeden Erdoğan'ı kendisine yakın tutmayı başarmalı" değerlendirmesinde bulundu.
Yani ABD cenahı, görüşmeyi YPG merkezli olarak ele alıyor.
ABD Başkanı Trump, YPG konusunda Türkiye'nin görüşünü eğer merak etseydi, YPG'ye resmen silah yardımı yapmadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu noktadaki görüşlerini ele alırdı ve kararını bu görüşmeden sonraya bırakırdı.
ABD'nin YPG noktasındaki kararı kesin, bunu asla değiştirmeyecek.
Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gönderdiği en üst düzey heyet (Genelkurmay Başkanı, MİT Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü) daha ABD'deyken, üstelik Trump'la ayak üstü görüştükten hemen sonra YPG'ye resmen silah gönderme kararı alınması bunu açıkça gösteriyor.
Soru şu: Eğer Türkiye Rusya ile Suriye konusunda anlaşma yapmasaydı ABD YPG'den vazgeçip Türkiye ile hareket eder miydi? Bu soruya evet derseniz, ABD'nin Ortadoğu politikasını ve ABD'yi hiç tanımadınız demektir.
Türkiye'nin Rusya ile anlaşması ABD için sadece bir bahanedir.
ABD, YPG'yi bir ortak, bir müttefik değil, buraya dikkat edin "kendisi" olarak görmektedir. ABD'nin Suriye'de var olma bahanesi ve gerekçesi YPG'dir. YPG'nin bulunduğu yerlerde ABD bayrakları dalgalanıyor, üsleri bulunuyor. ABD askerleri buralara yerleşiyor.
ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde 9 adet üssü var ve hepsi YPG'nin hakim olduğu yerler. Bu üsler, Tibeyder, Ruyariyar, Harapşık, Tel Abyad, Mebruka, Kamışlı, Rumeylan ve Hekli Ciblis? Bu üslerde şimdilik 4500 ABD askeri var ama bu üslerin kapasitesi on binlerce askeri barındırabilecek düzeyde, bunun altyapısı hazırlanıyor. Yani ABD geçici üsler kurmuyor, ABD resmen Suriye'ye bir daha ayrılmamak üzere yerleşiyor.
ABD'li yetkililer bu gerçeği de asla gizlemiyor. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'da üst düzey görevlerde bulunmuş ABD'li yetkili Michael Maloof, ABD'nin Rojava'da (Suriye'nin kuzeyi) askeri üs kurarak burada uzun süre kalmak istediğini söyledi. ABD'nin IŞİD'le savaşı sona erdikten sonra da Rojava'yı terk etmeyeceğini söyleyen Maloof, ABD'nin Rojava'da daimi olarak kalmanın şartlarını oluşturmak niyetinde olduğunu belirtti.
PYD lideri Salih Müslim, Rakka ve Münbiç'in Rojava dahilinde olmadığını söyleyerek Rakka IŞİD'den alındıktan sonra "başka menfaatler karşılığında" Rakka'dan çıkacaklarını söyledi. Peki, YPG'nin Rakka ve Münbiç'ten çekilmesi, ABD'nin buralardan çekileceği anlamına geliyor mu? Elbette ki hayır? YPG'nin vazifesi zaten ABD'ye yer açmak, Münbiç'te bunu yaptı, Rakka'da da yapacak.
Görüntüde Türkiye'nin hassasiyetleri dikkate alınıyormuş gibi yapılacak ama ABD hedefine yine ulaşacak.
Dikkat ederseniz, Türkiye ABD buradan çıksın, burada ne işi var demiyor, YPG çekilsin diyor. Bu da ABD'nin çıkarlarına ters değil. Belki de, ABD'deki Erdoğan-Trump görüşmesinden de böyle bir netice çıkacak. Bu Türkiye'nin yararına mı? Elbette ki hayır?
Yanlış anlamayın, YPG'nin çekilmesinden bahsetmiyoruz, ABD'nin yerleşmesinden bahsediyoruz. Neticede geçici tehlike YPG, kalıcı olan tehlike ve tehdit ise ABD?
Yeniden hatırlatmamızda fayda var; Prof. Dr. Haydar Baş'ın önemle ifade ettiği gibi bu coğrafyada yaşananlar ABD'nin kendisine vatan açma adımlarıdır ve ABD'nin hedefinde sadece Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyi yok? Asıl hedefi Türkiye'nin güneydoğusudur.
Ve siyasilerimizin tehdit olarak sadece YPG ya da PKK'yı görmesi bu tehlikeyi bertaraf etmeyecektir, edemez.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025