Türkiye'nin ekonomideki mevcut durumunun oluşturduğu fırsatları değerlendiren Arap ülkeleri, sık sık Türkiye'ye yatırım turları düzenlemeye başlamalarından kısa süre sonra Kasım ayı sonunda Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan'ın ülkemize gelmesiyle Aselsan'ın bu ülkeye satılabileceği dillendirilmeye başlamıştı.
Sonradan böyle bir satışın düşünülmediği bizzat Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir tarafından duyurulmuştu.
Aselsan'ın çoğunluk hissesine Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nın sahip olduğunu hatırlatan Demir, şirket hisselerinin yüzde 25'inin ise halka açık olduğunu kaydetmişti.
Ancak Aselsan hakkında bu 'satılacak' iddiası ilk değildi, anlaşılan son da olmayacak.
Çok değil, 9 yıl önce Aselsan'ın yüzde 51 hissesinin İsrailli bir firmaya satılacağına dair iddialar da gündeme gelmişti. O zaman da bu satış iddiaları yalanlanmıştı.
Ancak yıllar geçse de stratejik şirketimiz Aselsan'ın etrafından satış iddiaları eksik olmuyor.
Anlaşıldığı kadarıyla Aselsan'ın çoğunluk hissedarı Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı olmasaydı, satılan diğer birçok stratejik ve önemli devlet şirketimiz gibi köküne kibrit suyu dökülüp çoktan satılmış olacaktı.
Ancak, yine de Aselsan üzerindeki kara bulutlar dağılmış değil.
Anlaşılan 'babalar gibi satmakta' 20 yıllık uzmanlık sahibi hükümet, farklı farklı formüller peşinde.
Zira gelen bilgilere göre Aselsan, Türk Marka ve Patent Kurumu'na başvurarak, 'Aselsan QATAR' markasını tescil ettirmiş.
"Aselsan'ı satamazsak, Aselsan QATAR'ı satarız" demek mi isteniyor bilmiyorum, ancak buradan iyi kokular gelmediğini şimdiden ifade edebilirim.
CHP'li milletvekili Mahmut Tanal, bu kararla ilgili Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın yanıtlaması talebiyle dün Meclis'te bir soru önergesi verdi.
Tanal önergesinde, Aselsan'ın Katar'da faaliyet gösterebilmek amacıyla marka tescil ettirdiği iddialarının doğru olup olmadığını sordu. Önergede, Aselsan tarafından Katar'da faaliyet göstermek üzere kurulmuş ya da Aselsan'ın ortak hisseye sahip olduğu ayrı bir tüzel kişiliğe sahip şirketlerin bulunup bulunmadığını soran Tanal, "Şayet bulunmakta ise söz konusu şirketin/şirketlerin unvanı nedir? Hangi faaliyetlerin gösterilmesi amacıyla kurulmuştur? İlgili şirket/şirketlerde Aselsan'ın sahip olduğu hisse oranı kaçtır? Söz konusu şirkette savunma sanayisi ürünlerinin AR-GE çalışmaları ve üretimi yapılacak mıdır? İlgili şirkete teknoloji transferi, savunma sanayisi ürünü ihracatı yapılacak mıdır? Şayet yapılacaksa Bakanlığınız tarafından hangi ürünlerin ihracatına ilişkin izin verilmiştir?" sorularını yöneltti.
Akar'ın bu sorulara vereceği yanıtı ben de merak ediyorum. Bekleyip göreceğiz.
Ancak Aselsan gibi bir şirketin değerinin sahip olduğu taşınmazlarla ölçülemeyeceğini, böyle bir savunma sanayi şirketinin paha biçilemeyecek değerinin ürettiği teknoloji ve sahip olduğu bilgi birikimi olduğunu özellikle vurgulamak isterim.
Aselsan QATAR adıyla tescillenen şirket Katar'da faaliyet gösterecek ve Aselsan'ın sahip olduğu bütün teknolojik birikim o şirkete hiçbir kısıtlama olmaksızın transfer edilecekse, geriye içi boş bir Aselsan kalacak demektir.
NATO'daki stratejik ortağımız ABD'nin bize Patriot hava savunma sistemlerini satmaya razı olduğunu ancak teknoloji transferine asla yanaşmadığını bilmem hatırlatmaya gerek var mı?
Ancak biz Katar'la kapsamı belli olmayan bazı ortaklıklara giriyoruz, bunun sonucunda inşallah büyük bir skandal patlak vermez.
Aselsan demek bugüne kadar üretilmiş her türlü silah ve teçhizatın bilgi ve birikimlerinin tümü demektir. Aselsan satılamayacağı gibi bu bilgi ve birikim de satılmaması gerekmektedir.
Umarım, 'dolar dolar' diye kapı kapı dolaşan hükümet, Katar ve BAE gibi ülkelerin elindeki kanlı dolarlarla gözünü karartıp böyle bir yanlış adım atmaz…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024