Uzun zamandan beri Türkiye, Arjantinle mukayese ediliyor. Bu iki ülke, aynı krizi yaşıyor, gerekçesi ile hep aynı kefeye koyuluyor. IMF'nin bu iki ülkeye uyguladığı politikalar tartışılıyor.
Sn. Mesut Yılmaz, TÜSİAD toplantısında yine aynı mukayeseye devam etti. Türkiye'nin daha iyi olduğunu söyledi.
Gelinen durum çok vahim. Arjantin'de hükümet istifa etti, halk mağazaları yağmalamaya koyuldu. 20'ye yakın insan öldü. 300'den fazla tutuklu var ve ülke sıkı yönetime götürüldü.
Şimdi Türkiye'ye dönüp tekrar bakmak istiyoruz. Türkiye'nin durumu daha iyi olduğu için mi, aynı şeyler yapılmıyor?
Kim ne derse desin. Türkiye'nin durumu Arjantin'den daha iyi değildir.
Ancak, Türk halkının devletine olan bağlılığı çok yüksek. Adeta devleti kutsal bilir. Vatan, bayrak sevgisi çok farklıdır. İşte teşhisi doğru koyalım. Bunca sefalete rağmen, Türk halkı dengesini koruyabiliyorsa, işin sırrı işte burada.
Siyasi iradenin bunca yanlışına rağmen, halkımız son derece sabırlı. Aç duruyor, açık duruyor. Dişleri birbirine gömüldüğü halde, yine yerinde durmasını biliyor.
IMF ve destekçisi olan Dünya Bankası, görüldüğü gibi Arjantin'i batırmıştır. Hal böyle devam ederse bizi de batıracaktır. Üç kuruş borç alabilmek için bunca tavizler ve boyun eğmeler, asla doğru olamaz.
Öyleyse biran önce oturup IMF'nin makul bir şekilde gönderilmesinin hesabı yapılmalıdır. Bazılarının, IMF'siz hayat olamaz iddialarına rağmen, IMF gönderilmelidir.
Hadi IMF gönderildi, halimiz ne olur demeye asla lüzum yok. Çünkü milli kararlarımız ve kaynaklarımız ülkeyi ayağa kaldırmak için kâfidir.
Türkiye'nin sahip olduğu değerler ve kaynaklar çok zengindir. Ürünlerini başta Ortadoğu olmak üzere dost ülke pazarlarında satması çok kolaydır. Fakat akıllı bir siyaset gerekir. Rusya'dan yapılan doğalgaz alımı hem ekonomik hem de stratejik bakımdan uygun değildir.
İçe sıra gelince, halkımızın elinde bulunan döviz ve altın, son derece ciddi bir yekün tutuyor. Halkı temin ederek bu kaynaklar da kullanılabilir.
Para politikalarına geline; gayr-i safi milli hasılamızın ancak % 2'si kadar olan emisyon, genişletilerek piyasa rahatlatılmalıdır. Zira dolaşan parayı kısmak, vücuttaki kanı şırınga ile çekmek gibidir. Emisyon darlığı milli bünyeyi güçsüzleştirerek yabancı paranın değerini artırır. Bugün herkesin dolara alâka göstermesinin asıl sebebi işte bu.
Evet, Arjantin olmamak için, halkımızın sağ duyusuna güvenmekle yetinilmemeli, IMF kovulmalı, emisyon hacmi genişletilmeli, halkın yastık altındaki parasına fırsat verilmeli, zengin Ortadoğu pazarlarına çıkılmalıdır. Şimdilik bu kadar kâfi.
Sn. Mesut Yılmaz, TÜSİAD toplantısında yine aynı mukayeseye devam etti. Türkiye'nin daha iyi olduğunu söyledi.
Gelinen durum çok vahim. Arjantin'de hükümet istifa etti, halk mağazaları yağmalamaya koyuldu. 20'ye yakın insan öldü. 300'den fazla tutuklu var ve ülke sıkı yönetime götürüldü.
Şimdi Türkiye'ye dönüp tekrar bakmak istiyoruz. Türkiye'nin durumu daha iyi olduğu için mi, aynı şeyler yapılmıyor?
Kim ne derse desin. Türkiye'nin durumu Arjantin'den daha iyi değildir.
Ancak, Türk halkının devletine olan bağlılığı çok yüksek. Adeta devleti kutsal bilir. Vatan, bayrak sevgisi çok farklıdır. İşte teşhisi doğru koyalım. Bunca sefalete rağmen, Türk halkı dengesini koruyabiliyorsa, işin sırrı işte burada.
Siyasi iradenin bunca yanlışına rağmen, halkımız son derece sabırlı. Aç duruyor, açık duruyor. Dişleri birbirine gömüldüğü halde, yine yerinde durmasını biliyor.
IMF ve destekçisi olan Dünya Bankası, görüldüğü gibi Arjantin'i batırmıştır. Hal böyle devam ederse bizi de batıracaktır. Üç kuruş borç alabilmek için bunca tavizler ve boyun eğmeler, asla doğru olamaz.
Öyleyse biran önce oturup IMF'nin makul bir şekilde gönderilmesinin hesabı yapılmalıdır. Bazılarının, IMF'siz hayat olamaz iddialarına rağmen, IMF gönderilmelidir.
Hadi IMF gönderildi, halimiz ne olur demeye asla lüzum yok. Çünkü milli kararlarımız ve kaynaklarımız ülkeyi ayağa kaldırmak için kâfidir.
Türkiye'nin sahip olduğu değerler ve kaynaklar çok zengindir. Ürünlerini başta Ortadoğu olmak üzere dost ülke pazarlarında satması çok kolaydır. Fakat akıllı bir siyaset gerekir. Rusya'dan yapılan doğalgaz alımı hem ekonomik hem de stratejik bakımdan uygun değildir.
İçe sıra gelince, halkımızın elinde bulunan döviz ve altın, son derece ciddi bir yekün tutuyor. Halkı temin ederek bu kaynaklar da kullanılabilir.
Para politikalarına geline; gayr-i safi milli hasılamızın ancak % 2'si kadar olan emisyon, genişletilerek piyasa rahatlatılmalıdır. Zira dolaşan parayı kısmak, vücuttaki kanı şırınga ile çekmek gibidir. Emisyon darlığı milli bünyeyi güçsüzleştirerek yabancı paranın değerini artırır. Bugün herkesin dolara alâka göstermesinin asıl sebebi işte bu.
Evet, Arjantin olmamak için, halkımızın sağ duyusuna güvenmekle yetinilmemeli, IMF kovulmalı, emisyon hacmi genişletilmeli, halkın yastık altındaki parasına fırsat verilmeli, zengin Ortadoğu pazarlarına çıkılmalıdır. Şimdilik bu kadar kâfi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002