Devlet ve anonim şirketlerde yöneticiler başkasının parası üzerinde tasarruf ettiklerinden denetimin özel bir önemi bulunmaktadır.
Anonim şirketlerin çeşitli türleri var. Düne kadar Ticaret Kanunu, en az beş kişi ile bir anonim şirketin kurulabileceğini öngörüyordu. Bugün tek kişili anonim şirket de kurulabiliyor.
Siyasal ortamda, "Devlet bir anonim şirket gibi yönetilmelidir" görüşünün dile getirildiğini biliyoruz. Bu görüşe katılmasak da, uygulamaya baktığımızda ve hele Varlık Fonu'nun hayata geçirilmesi ile ne gibi sorunların bizi beklediğine değinmek istiyoruz.
"Devlet bir anonim şirket gibi yönetilmelidir" dendiğinde düşünülen anonim şirketin (A.Ş.) tek kişilik bir şirket olduğunu sanmıyorum. En azından öyle olmasını umuyorum.
Anonim şirketlerin bir başka türü olan çok ortaklı anonim şirketler,, hem sermaye toplayabilmeleri, hem de ortakların sorumluluklarının sınırlanması bakımlarından ticaret hayatında önem kazanmış bulunuyorlar. Bunların bir bölümü de borsaya kaydolmak suretiyle payların alım satımını kolaylaştırıyorlar. İşletilmeleri yönünden Devlet'e benzetmenin yapıldığı anonim şirketlerin esas itibariyle halka açık çok ortaklı şirketler olduğunu söyleyebiliriz.
Devlet ile halka açık büyük ölçekli anonim şirketler arasında temeldeki fark, varılması istenen amaçlar bakımından kendini göstermektedir. Devlet kamu hizmeti yapmak, vatandaşların refahını sağlamak amacı için vardır. Devlet halkın parasını yönettiği için başta Anayasa olmak üzere yasal düzenlemelerle ve anayasal kuruluş olan Sayıştay tarafından denetim mekanizması devreye sokulmuştur. Devlette yöneticilerin keyfiliğini önlemek için, hukuk devletini hayata geçirecek Anayasal Yargı (Anayasa Mahkemesi) ve İdari Yargı (Danıştay ve İdare Mahkemeleri) kurulmuştur. Mali Yargının başı ise Sayıştay'dır. Anayasa'nın 160.maddesine göre Sayıştay'ın biri idari, diğeri yargısal olmak üzere iki görevi vardır.
Sayıştay'ın idari görevi, genel ve katma bütçeli dairelerin tüm gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına incelemek ve denetlemektir.
Sayıştay'ın yargısal görevi ise, genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleriyle ilgili sorumlularının hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamaktır.
Sözün özü Sayıştay, milletin parasını yöneten devlet ve yöneticilerini denetlemektedir.
Anonim şirketlerde de, onlar da başkasının parasını yönettiği için, denetim vardır. Bu denetim, şirket ortaklarının menfaatinin güvence altına alınması için gereklidir. Şirket dışından uzman denetçiler tarafından şirket yönetim ve yöneticileri denetlenirken, çok ortaklı halka açık şirketler Sermaye Piyasası Kanunu gereği ayrıca denetime tabi bulunmaktadır.
Anlaşılan o ki, başkasının parasını yönetiyorsan ister devlet ol, ister şirket, denetim vazgeçilmezdir.
Gelelim Varlık Fonu'na… Kuş mu, deve mi, yoksa her ikisi birden mi, anlaşılmaz bir durum. Ancak şu çok önemli dediğimiz ve anlatmaya çalıştığımız denetim var ya, işte Varlık Fonu'nda bu yok!
Ziraat Bankası, PTT, BOTAŞ, ÇAYKUR, Eti Maden, TÜRKSAT, THY ve Halkbank gibi önemli varlıklar yanında Hazineye ait bazı taşınmazların da sahibi olan Varlık Fonu
denetlenmiyor.
Kuş mu, deve mi derken, bu kurumun bir kamu kuruluşu mu, yoksa özel hukuk kuruluşu mu olduğunu kastetmiştik. Eğer kamu kurumu ise denetlenmesi gerekir (Anayasa,madde:160). Özel hukuka tâbi bir kuruluş ise ki, adı tam olarak: Türkiye Varlık Fonu Anonim Şirketi, yani özel hukuk hükümlerine tâbidir ve bu hukuka göre de denetlenmesi gerekir (Türk Ticaret Kanunu, madde: 395, 399, 400 ve 554; Sermaye Piyasası Kanunu).
Varlık Fonu, başkanının Cumhurbaşkanı olması, şirket müdürü ve beş kişilik yönetim kurulunun Cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor olması bakımından kamu kurumu; statüsünün şirket olması yönünden özel hukuk kurumudur.
Bir yandan kamu kesiminde, diğer yandan özel hukuk alanında olması bu kurumu "karma kuruluş" niteliğine dönüştürmüştür.
Ülkenin önemli varlıklarını ve Hazine arazilerini bünyesinde toplayan bu kurumun, vatanın asıl sahibi Türk Milleti adına Sayıştay tarafından denetlenmesi zorunlu ve gerekli şarttır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023