AB taşeronluğu yapan mütareke basınında çok ilginç açıklamalar ve de değerlendirmeler yapılıyor.Neymiş efendim, "Türkiye'nin kaderi Almanya seçimlerine bağlıymış", "Merkel kazanırsa AB ile yollarımız ayrılırmış", "AB yolculuğumuzun devamı için mutlaka Gerhard Schröder'in kazanması gerekiyormuş"?Şu geldiğimiz ve de getirildiğimiz hale bakın.Bizim siyasilerimizin ve de onların şakşakçılığını yapanların gözardı ettiği önemli bir mevzu var. O da ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İsrail gibi ülkelerde taa kuruluşlarına kadar uzanan bir devlet politikaları vardır ve iktidara sağ lider de gelse, sol lider de gelse fark etmez, o devlet politikasını devam ettirmekle mükelleftir.Bu devlet politikalarının ortadan yok olması için devletin tamamen yok olması lazım. ABD'nin Ortadoğu, Asya, Avrupa, Türkiye ya da Afrika politikaları ve bu coğrafyalardaki çıkarları hiçbir zaman değişmemiştir.Almanya'nın da öyledir. Ülkemiz üzerindeki hesapları sürekli aynıdır. Ermeni meselesine, PKK terörüne, Ege, Kıbrıs, AB üyeliği? gibi mevzulara bakışı hep aynıdır.Maalesef bizim yazar çizerler, dışarıdakileri de Atatürk'ten sonra gelen -Atatürk zamanında gerek dış, gerekse iç siyasette milli bir duruşumuz vardı- siyasiler gibi zannediyor. Bizde hangi partinin lideri gelirse, onun siyasi duruşu devlet politikası oluveriyor. Bu sebeple Ortadoğu, Kıbrıs, Ege, AB, ABD gibi politikalarımız her siyasi harekete göre maalesef değişiyor. Bizim siyasilerimiz ve medya CDU/CSU Bloku'nun başbakan adayı Angela Merkel ve CSU lideri Edmund Stoiber'e karşılar. Neden? Çünkü onlar Türkiye'nin AB üyeliğini istemiyorlar, "imtiyazlı ortaklık" teklif ediyorlar. Sosyal Demokrat Parti (SPD)Gerhard Schröder'i destekliyorlar. Neden? Çünkü Schröder, Türkiye ile tam üyelik için müzakerelere başlanmasını istiyor.Peki, bizimkilerin şakşakçılık yaptığı, belki de kazanması için dualar ettiği Schröder, Türkiye'nin tam üyeliğini garanti edecek herhangi bir resmi evraka imza atıyor mu? Böyle bir garanti hiç verdi mi? Hayır.Sadece Türkiye'nin AB tam üyeliği için ucu açık müzakerelerin başlamasını istiyor.Beyler, oyunun farkında değil misiniz?Sizce Angela Merkel tam üyelik için müzakerelerin başlamasını veto edecek mi? Daha uç bir örnek vereyim, sizce Kıbrıs Rum lideri Papalopudos veto edecek mi? Kesinlikle eminim ki hayır.Çünkü 3 Ekim müzakereleri Türkiye için sonun başlangıcı olacak.Çünkü bu müzakereler ile birlikte Türkiye'nin önüne Sevr'den de öte maddeler konulacak. Bu sefer adamlar istediklerini, kan kaybederek, masraf yaparak, zorluklarla değil, oturduğu yerden, çıkan masrafları fazlasıyla senden tahsil ederek elde edecekler.Neticede gümrük birliğinden bu yana, Sayın Başbakan Erdoğan'ın ifadesiyle, "Türkiye 70 milyar avro verdi, karşılında sadece 1 milyar avro hibe aldı". 69 milyar avro bir hayal uğruna uçup gitti.Adam şimdi, senin üzerine bindiğin dalını kesiyor, bütün temel direklerini ortadan kaldırıyor. Tarım, sanayi, eğitim, ordu, din? bizi biz yapan bütün unsurlarımızı yok ediyor ve edecek de. Bu arada bizimkilerin desteklediği Schröder ile ilgili bazı haberleri hatırlayalım.Mayıs 2005'te Başbakan Erdoğan, Schröder'e Alman Parlamentosu'nun sözde soykırım iddialarını kabul etmesinden duyduğu kaygıyı dile getirdiğinde Schröder, "İşiniz Allah'a kalmış" diyerek büyük yardımda bulunmuştu. Sözde Ermeni soykırım iddiaları Alman Parlamentosu'nda Schröder zamanında kabul edildiğini unutmayalım.Yine Schröder, Türkiye ziyaretinde, "Ekümenik Patrik Hazretleri Barthalomeos'la bir araya gelmek benim için önemliydi. Kendileri de Türkiye'deki reform sürecinden büyük ümit beslemekte" sözlerini sarfederek, devlet içinde başka bir devlet başkanı olduğunu ifade ederek Türkiye'nin ulusal bütünlüğüne büyük katkı sağlamıştı.Yine Schröder, "Dini azınlıklara daha fazla hak verin" diyerek insan haklarından bahsederken Türkiye'de kimlere destek olduğunu ispatlamıştır.Yine Schröder, Türkiye'ye geldiğinde birçok talimatlar yağdırmıştı. Ankara Anlaşması Uyum Protokolü'nün 3 Ekimden önce imzalanması, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması, Azınlıkların eğitimi gibi konular bunların başlıcaları.Lütfen hayallerle, yalanlarla, göz boyamalarla milletimizi kandırmayalım. Çözüm dışarıda değil, içimizde. Ah bir farkına varabilsek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025