Büyükada'da ruam hastalığına yakalanan atların itlâf edilerek (öldürülerek) gömüldüğü haberlerinden sonra geçici olarak atların faytonlara koşulması yasaklanmıştı. Şimdi de elektrikle çalışan faytonlar gündemde.
Faytonla ada sefası güzel de atların çektiği cefayı düşünen yok! Ancak, atları düşünen duyarlı vatandaşlarımız da var… O kadar ki, tanıdığım ada dostları ve de ada sakinleri mesafeye bakmaksızın evlerine yürüyerek gidip gelmekte, gezilerini yaya olarak yapmayı yeğlemektedirler.
Yaz aylarında ada nüfusu yüzbinleri bulmaktadır. Arap turistlerin pek rağbet ettiği fayton keyfi, dinlendirilmeden koşulan atların şişip ölmesine neden olmaktadır. Suç turistlerde değil, at sahiplerinin insafsızlığı kadar, denetim görevini yerine getirmeyen yönetim ve yöneticilerdedir aynı zamanda.
Faytonla ada turunun, "büyük tur" ve "küçük tur" olarak belli bir ücreti vardır. Daha fazla tur ve daha çok para kazanmak için atlara fazla yükleniliyor. Hasta masta demeden koşulan atlar var. Denetimsiz, kaçak olarak adaya sokulan atları da hesaba katarsak sonuç tam bir facia.
Terör her yerde… Adalarda bir başka türlüsü sürüp gidiyor. Atlarının pisliğini alttaki hazneye (atların arkasına gerilen bez) tekme atarak caddeye boşaltan, daha fazla turist gezdirip para kazanacağım diye atlarını çatlatarak öldüren, ada halkına kötü davranan "faytoncu terörüne" niye dur denilemiyor. Tacizciler de cabası… Sarhoş faytonculara rastlayabilirsiniz, kadın ve kızlara tacizden yargılanan ve mahkûm olanlar var. Dağ başından değil şehrin göbeğindeki adalardan söz ediyoruz.
Duruma çeki düzen verilmeli, İstanbul'un pırlantası olan ve SİT özelliği bulunan Adalarımız için gerek yerel yönetim, gerek merkezi yönetim ve de biz vatandaşlar kolları sıvamalıyız.
Adalar ve faytonlar demişken genel olarak hayvan haklarına değinmemek olmaz! Gerçi "Hukukun dilsizleri TBMM'de" başlıklı yazımızda hayvan haklarını ele almış isek de (Yeni Mesaj/7 Ekim 2019); hayvan haklarının yeniden düzenlenmesiyle ilgili yasa tasarısının niye bekletildiğini anlamış değiliz.
Dünyaya "canlı hakları" penceresinden bakarak hukuki ve sosyolojik açıdan canlıya şiddetin kesin çözümü için daha fazla gecikmeyelim.
Hayvan hakkı bir insan hakkıdır, insanlıktır, insaniyettir ve de insanlık onurunun bir gereğidir desek de, şahit olduklarımız utanç verici boyutlara ulaşmıştır. Örnek çoksa da, biz birini paylaşalım; Sayıştay raporuna göre, hayvan hastalıklarıyla mücadele için satın alınan binlerce doz aşı, ev tipi bakımsız buzdolaplarında saklandığı için bozulmuş. Bozuk aşıların yapıldığı hayvanlar ise ölmüş… Hem de on binlercesi.
Yine aynı rapora göre, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın aşı takip sisteminin bulunmadığı tespit edilmiş.
Olsun varsın, biz milletvekillerinin çakarlı araba kullanmalarını konuşup duruyoruz!..
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023