Atatürk ve etrafında
oluşturulan efsaneler
Şu ana kadar Atatürk hakkında yazılan yazılara bir göz atınca onun etrafından çok büyük bir efsane hatta mit oluşturulduğu görülmektedir. Bazen bunların arasından Atatürk'ün esas düşüncelerini ve ilkelerini bulmak ve onları meydana çıkarmak oldukça güç olmaktadır. Rahmetli atamızı her türlü fikre uygun göstermek isteyen birçok kimse ortaya çıkmış ve O'nun adına bazı kendi kuruntu, istek ve fikirlerini ortaya koymaya çalışmaktadır. Mesela Atatürk olsaydı bununla görüşürdü ve şuna şöyle derdi veya şöyle yapardı hikayelerini basınımızda çokça rastlamak mümkün olmaktadır. Gerçekçi Atatürk şöyle idi, bilinen Atatürk böyle idi diyerek aslında kendi gizli kalmış emel ve fikirlerinin yollarını aramaktadırlar. Böylece Atatürkçülük bir nevi kullanılmak istemektedir. Atatürkçülük üzerine adeta bilim-kurgu senaryoları yazılmak istenmektedir.
Mesela Atatürk sağlığında sadece "Balkan Paktı" ile "Saadabad Paktını" yerine getirmiştir. Batı dünyasıyla ise herhangi bir "pakta" yanaşmamıştır. Batı ile daha sıkı irtibatlar ise, daha fazla İnönü zamanında yapılmıştır. Mesela AB hususunda olan "Batı yolu" yani "AB serüveni" ATA'nın çizdiği yol herhalde değildir! Aslında bu yol Atatürk'ü terk etme ve o düşüncelere ters düşme yolu değil midir?
Şu anda Atamızın düşüncelerine bir bakarsak acaba yazılanların hangileri onun çizgisini ihlal etmemektedir. Mesela:
1 - Finans sisteminde ve ekonomideki batıya ve İMF'ye bağımlılık Atamızın çizgisine acaba ne kadar uygun düşmektedir?
2 - Hukuk işlemleri ve yargı sistemimizin dışında bulunan "AİHM" kararlarının üstün tutulması Atatürkçülüğümüze ne kadar uygun düşmektedir?
3 - Duyunu Umumiye'deki borçların da ötesinde 300.000 milyar doların üstündeki borçlanmayı Atamız acaba nasıl karşılardı?
4 - Çıkarılan yeni yasaların AB tarafından adeta sipariş şeklinde paket paket Türkiye'ye iletilmesi ve Meclisimize gelmesi ve oradan da onaylanmasına da acaba ne derdi?
5 - Buna benzer daha birçok acıklı durumları olan Türkiye'mizin genel durumuna acaba nasıl davranırdı. İdarecilere acaba "Bravo, çok iyi idare ediyorsunuz" mu derdi, yoksa başka türlü mü sözler kullanırdı? İşte bunlar soru işareti. Ama Atamızın kitaplarını ve onun koyduğu prensipleri iyi bilen ve onları hiçbir istismara tabii tutmadan açığa çıkaranlar bunu cevabını kolayca verirler. Bu gidişatın Atamızın fikirlerine çok ters düştüğünü kolayca anlarlar!
Not: Alınan bazı bilgilere göre daha önce, gelişme raporundaki Alevi ve Kürt vatandaşlarımızla ilgili olan yazıların rapordan kısmen değil ve fakat tamamen çıkarıldığı bildirmektedirler. Eğer bu öyle olduysa, bu durum bir başarı olabilir. Ancak bu durum AB'nin sadece şimdilik bir aldatmacası olabileceğini de düşünmek zannedersem çok daha sağlıklı olur. Türkiye yavaş yavaş bir girdaba doğru sürükleniyor gibi bir intiba mevcuttur. Çünkü dönüşü mümkün olmayan bir duruma gelindiğinde, önümüze konulacak çok büyük ve bize kökünden ters gelen isteklerin olacağı da açıkça görülmektedir. Ona göre hazırlıklı olmak gerekir!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006