Ülkemizdeki pek çok siyasi, Türkiye'yi AB'ye sokmayı bir seçim yatırımına dönüştürdü.
Türk halkı için halen bilinmez bir kutu olan AB'ye üye ülkeler ise, ısrarla üyelik hayalinden vazgeçmemizi istiyor. İnsanına iş ve aş bulamayan politikacının son umudu olan AB; özünde kendi bayrağı, parası, ordusu, parlamentosu olan büyük bir devlet. Türkiye'nin üyeliği ise, Ay-yıldızlı bayrağı bırakmak, TBMM'ni etkisiz kılmak, lirayı tarihe gömmek, Türk ordusunu AB'nin emrinde bir müfreze haline getirmektir.
Tüm bunların ötesinde, millet egemenliğine dayalı Cumhuriyet rejimi, üstü örtülü de olsa bir kenara bırakılacak ve milletin değil, AB'nin karar organlarının dediği geçerli olacaktır. Mesela, AB Konvansiyonu'nun temel haklar bildirgesi önceki gün onaylandı. Türkiye'yi yeni yasal düzenlemeler bekliyor.
Türk Milleti için bu kadar hayati öneme sahip AB üyeliği noktasında, kendisine danışılmaması ise, düşündürücüdür.
Egemenliğin sahibi olan kesim, egemenliğin devrinde söz sahibi olamamaktadır.
Her şeyi göze alan siyasi irademize, AB çevrelerinden devamlı kötü haberler gelmektedir.
Türkiye'nin, birliğe üyeliği konusunda ABD'nin baskısı tüm dünyaca malumdur. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadeleriyle bu baskı, Türkiye'yi düşündüğünden değil, AB ülkelerini bir şekilde kontrol etmek ve, Türkiye'nin lider olabileceği farklı birlikteliklere yönelmesini engellemek gayesiyle olsa da, AB ülkeleri üzerinde ciddi bir baskı vardır.
ABD'nin bu tavrı ile ilgili olarak rahatsızlığını dile getiren Almanya Dışişleri Bakanı Fischer, PBS radyosuna, "Amerika istiyor diye Türkiye'nin AB'ye alınamayacağını" ifade de etti.
Almanya'nın Washington Büyükelçiliği de aynı doğrultuda. Washinton Times gazetesinde çıkan bir haberle ilgili olarak, "Almanya'nın Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne karşı çıkışı bir iddia değil, doğrudur" şeklinde açıklamada bulundu.
Türk dostu olduğu iddia edilen ve birliğe girmemize sıcak baktığı düşünülen Almanya'nın tutumu, umarız ki, siyasi irademizin gözünü açacaktır.
Kopenhag Zirvesi'ne sayılı günlerin kaldığı bu dönemde gelen sinyaller, bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacağının işaretleridir.
Türk Milleti gibi asıl bir millet, böyle adeta alaya alınan muameleleri hak etmemektedir.
Bizim siyasilerimizden beklediğimiz ne uğruna bu kadar sevdalandıklarını anlamadığımız hayalden vazgeçmelidirler.
Zira, AB bizden çoktan vazgeçmiştir.
Türk halkı için halen bilinmez bir kutu olan AB'ye üye ülkeler ise, ısrarla üyelik hayalinden vazgeçmemizi istiyor. İnsanına iş ve aş bulamayan politikacının son umudu olan AB; özünde kendi bayrağı, parası, ordusu, parlamentosu olan büyük bir devlet. Türkiye'nin üyeliği ise, Ay-yıldızlı bayrağı bırakmak, TBMM'ni etkisiz kılmak, lirayı tarihe gömmek, Türk ordusunu AB'nin emrinde bir müfreze haline getirmektir.
Tüm bunların ötesinde, millet egemenliğine dayalı Cumhuriyet rejimi, üstü örtülü de olsa bir kenara bırakılacak ve milletin değil, AB'nin karar organlarının dediği geçerli olacaktır. Mesela, AB Konvansiyonu'nun temel haklar bildirgesi önceki gün onaylandı. Türkiye'yi yeni yasal düzenlemeler bekliyor.
Türk Milleti için bu kadar hayati öneme sahip AB üyeliği noktasında, kendisine danışılmaması ise, düşündürücüdür.
Egemenliğin sahibi olan kesim, egemenliğin devrinde söz sahibi olamamaktadır.
Her şeyi göze alan siyasi irademize, AB çevrelerinden devamlı kötü haberler gelmektedir.
Türkiye'nin, birliğe üyeliği konusunda ABD'nin baskısı tüm dünyaca malumdur. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadeleriyle bu baskı, Türkiye'yi düşündüğünden değil, AB ülkelerini bir şekilde kontrol etmek ve, Türkiye'nin lider olabileceği farklı birlikteliklere yönelmesini engellemek gayesiyle olsa da, AB ülkeleri üzerinde ciddi bir baskı vardır.
ABD'nin bu tavrı ile ilgili olarak rahatsızlığını dile getiren Almanya Dışişleri Bakanı Fischer, PBS radyosuna, "Amerika istiyor diye Türkiye'nin AB'ye alınamayacağını" ifade de etti.
Almanya'nın Washington Büyükelçiliği de aynı doğrultuda. Washinton Times gazetesinde çıkan bir haberle ilgili olarak, "Almanya'nın Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne karşı çıkışı bir iddia değil, doğrudur" şeklinde açıklamada bulundu.
Türk dostu olduğu iddia edilen ve birliğe girmemize sıcak baktığı düşünülen Almanya'nın tutumu, umarız ki, siyasi irademizin gözünü açacaktır.
Kopenhag Zirvesi'ne sayılı günlerin kaldığı bu dönemde gelen sinyaller, bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacağının işaretleridir.
Türk Milleti gibi asıl bir millet, böyle adeta alaya alınan muameleleri hak etmemektedir.
Bizim siyasilerimizden beklediğimiz ne uğruna bu kadar sevdalandıklarını anlamadığımız hayalden vazgeçmelidirler.
Zira, AB bizden çoktan vazgeçmiştir.
Abdulkadir Baş / diğer yazıları
- Gerçekleri görebilmek / 05.11.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002