Fenerbahçe ile Yunan takımı Panathinaikos arasındaki sözde dostluğa dayalı futbol karşılaşması aslında Türk-Yunan ilişkilerinin de esas durumunu gözler önüne serdi.
Türk seyircisinin "İstanbul 1453'ten beri" yazılı ve üzerinde Fatih Sultan Mehmet Han'ın resmi bulunan bayrak açmasına tahammül edemeyen Yunanlı fanatikler, büyük olay çıkardılar.
Dostluk gösterisinde bulunan 2 ülke dışişleri bakanının üzerine tribün koltuklarını ve pet şişeler yağdıran fanatik Yunanlı taraftarlar, Yunan halkının İstanbul'a ve Türk insanı hakkındaki gerçek düşüncelerini göstermiş oldular.
Özellikle bir kesim medya tarafından pompalanan Türk-Yunan dostluğunun da sadece hayal olduğunu anlatan bu tablolar, Yunan'ın aslında İstanbul'un Türk hakimiyetinde olmasına dahi tahammül edemediğinin itirafıdır.
Ülkelerinde İstanbul'u gösteren levhalarda halen Bizans'ın başkenti imişcesine "Konstansinapolis" yazması da boş değildir.
Öte yandan, Yunanlı Panathinaikos takımı ve Yunan Dışişleri Bakanı Papandreu ülkemize gelişlerinde ilk olarak "Ekümenik" sıfatında gördükleri Barthelemeous'u ziyaret etmişlerdir.
1453'ten beri egemenliğimiz altındaki İstanbul'u halen Türk hakimiyetinde kabül etmeyen Yunanistan, Fener Rum Patriğine üst düzey devlet adamlarıyla yaptığı bu tür ziyaretlerle de İstanbul'u Vatikan benzeri bir din devletine merkez yapma çalışmalarındadır.
Yunanistan'ın AB'nin ve topyekün Batı aleminin şımarık çocuğu olduğu dikkate alındığında, onun Türkler ve İstanbul hakkındaki tavrı aslında Batının Türkiye'ye bakışıdır.
Nitekim, AB içinde asla yeri olmayacağı pek çok devlet adamınca ısrarla vurgulanan Türkiye'deki siyasi iradenin yine de son Kopenhag Zirvesi'nden tarih beklemesi ile ilgili olarak Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın Başdanışmanı şu gerçekleri yüzümüze vurmuştur:
Başdanışman Panayotis İoakimides: "AB yakın ya da uzak bir gelecekte Türkiye'nin tam üyeliğine karşı çıkıyor."
Kopenhag Zirvesi'ne 42 gün kala, Türkiye'deki siyasi irade nefesini tutmuş, AB'nin normal presedüründe olmayan bir müzakere tarihi beklerken, Yunanistan gibi AB'nin önemli bir üyesinden gelen açıklamalar soğuk duş etkisi yapmıştır.
AB'nin Türkiye üzerindeki projelerinde üyeliğin olmadığı ortadadır.
Türkiye artık Türk'e Türk'ten başka bir dost olmadığını görebilmelidir.
Yunanistan veya AB veya yalnızca kendi menfaatlerine alet olduğumuz ABD Türkiye'nin hiç bir koşulda dostu olmamış ve olmayacaktır.
Tarihteki ihtişamlı ve güçlü günlerine dönmek Türkiye'nin tek çözümüdür. Çözümleri ve refahı, dışarıdan destekli projelerde aramak bize yalnızca zaman kaybettirecektir.
Çözüm, milli projelerle özümüze dönmek, dünya deletlerini dost değil, sadece menfaat ortakları görebilmektedir.
Türk seyircisinin "İstanbul 1453'ten beri" yazılı ve üzerinde Fatih Sultan Mehmet Han'ın resmi bulunan bayrak açmasına tahammül edemeyen Yunanlı fanatikler, büyük olay çıkardılar.
Dostluk gösterisinde bulunan 2 ülke dışişleri bakanının üzerine tribün koltuklarını ve pet şişeler yağdıran fanatik Yunanlı taraftarlar, Yunan halkının İstanbul'a ve Türk insanı hakkındaki gerçek düşüncelerini göstermiş oldular.
Özellikle bir kesim medya tarafından pompalanan Türk-Yunan dostluğunun da sadece hayal olduğunu anlatan bu tablolar, Yunan'ın aslında İstanbul'un Türk hakimiyetinde olmasına dahi tahammül edemediğinin itirafıdır.
Ülkelerinde İstanbul'u gösteren levhalarda halen Bizans'ın başkenti imişcesine "Konstansinapolis" yazması da boş değildir.
Öte yandan, Yunanlı Panathinaikos takımı ve Yunan Dışişleri Bakanı Papandreu ülkemize gelişlerinde ilk olarak "Ekümenik" sıfatında gördükleri Barthelemeous'u ziyaret etmişlerdir.
1453'ten beri egemenliğimiz altındaki İstanbul'u halen Türk hakimiyetinde kabül etmeyen Yunanistan, Fener Rum Patriğine üst düzey devlet adamlarıyla yaptığı bu tür ziyaretlerle de İstanbul'u Vatikan benzeri bir din devletine merkez yapma çalışmalarındadır.
Yunanistan'ın AB'nin ve topyekün Batı aleminin şımarık çocuğu olduğu dikkate alındığında, onun Türkler ve İstanbul hakkındaki tavrı aslında Batının Türkiye'ye bakışıdır.
Nitekim, AB içinde asla yeri olmayacağı pek çok devlet adamınca ısrarla vurgulanan Türkiye'deki siyasi iradenin yine de son Kopenhag Zirvesi'nden tarih beklemesi ile ilgili olarak Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın Başdanışmanı şu gerçekleri yüzümüze vurmuştur:
Başdanışman Panayotis İoakimides: "AB yakın ya da uzak bir gelecekte Türkiye'nin tam üyeliğine karşı çıkıyor."
Kopenhag Zirvesi'ne 42 gün kala, Türkiye'deki siyasi irade nefesini tutmuş, AB'nin normal presedüründe olmayan bir müzakere tarihi beklerken, Yunanistan gibi AB'nin önemli bir üyesinden gelen açıklamalar soğuk duş etkisi yapmıştır.
AB'nin Türkiye üzerindeki projelerinde üyeliğin olmadığı ortadadır.
Türkiye artık Türk'e Türk'ten başka bir dost olmadığını görebilmelidir.
Yunanistan veya AB veya yalnızca kendi menfaatlerine alet olduğumuz ABD Türkiye'nin hiç bir koşulda dostu olmamış ve olmayacaktır.
Tarihteki ihtişamlı ve güçlü günlerine dönmek Türkiye'nin tek çözümüdür. Çözümleri ve refahı, dışarıdan destekli projelerde aramak bize yalnızca zaman kaybettirecektir.
Çözüm, milli projelerle özümüze dönmek, dünya deletlerini dost değil, sadece menfaat ortakları görebilmektedir.
Abdulkadir Baş / diğer yazıları
- Gerçekleri görebilmek / 05.11.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002