Çeçenlerin geçen hafta Moskova'da bir tiyatro binasında bulunanları rehin almasıyla başlayan süreç, gittikçe 11 Eylül saldırıları sonrasında Afganistan operasyonuyla başlayan döneme benzemeye başladı.
Tıpkı, 11 Eylül'den sonra ABD'nin pek çok eyleminin meşruluk kazanması gibi, Rusya'da "terörle mücadele" yalanının arkasına sığınarak yapacaklarına yeni bir kılıf bulmuş oldu.
Rus ordusunun son olarak, Çeçenistan, İnguşety sınırındaki kampa baskın yaparak, Çeçen mültecileri kuşatması ve gerekçe olarak da "Çeçen direnişçi" aradıklarını söylemekle yetinmeleri bunun göstergesidir.
Hafta başında da Rus birlikleri, 30 Çeçen direnişçiyi öldürmüştü.
Görünen o ki, Rusya, Çeçen halkı üzerindeki hesaplarını bu "tiyatro eyleminin" ardından çok daha rahat uygulayacaktır.
Öte yandan ABD, Afgan operasyonun ardından Irak'a yönelmiş ve tüm dünyanın eleştirilerine dahi kulak asmadan Irak'a hareket tarihi ile meşguldür.
Dünyadan terörü temizleme vazifesini üstüne alan ABD, böylece zengin petrol yataklarına ve diğer kaynaklara kolayca ulaşmanın yolunu bulmuştur.
Rusya da aynı taktiklerle ABD'yi takip etmektedir.
Görüldüğü üzere, dünyadaki insan hakları kavramı, ve terör tanımı da bu son gelişmelerle yeni bir boyut kazanmıştır.
Artık süper güçlerin belirlediği ölçülerde insan hakkı veya onların tespit ettiği terör ve terörist anlamları geçerlidir.
Bu objektif olmayan tanımlar, neticesinde sadece belirli devletlere hizmet eden bir dünya oluşturmaktadır.
Tarihte, bu ülkelerin insan öldürmekten kaçınmayan, katliamlarla dolu geçmişlerini belgeleyen pek çok hadise vardır.
21. yüzyılın düzeninde de dünya dengelerine tekrar yüzyıllar öncesinin katliama dayalı politikaları yön vermeye başlamıştır.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi, dünyada huzurun, refahın, adaletin ve insan haklarının hüküm sürebilmesi sadece ve sadece Müslüman Türk'ün hakimiyeti ile olabilir.
Can emniyetinin, mal emniyetinin, vatan emniyetinin, din ve vicdan hürriyetinin, namus güvenliğinin olabilmesi, ancak Türk'ün başlığında sağlanabilir.
Ve pek çok dünya halkları, Türk'ün tarihteki bu haklı yerini beklemektedir.
Tıpkı, 11 Eylül'den sonra ABD'nin pek çok eyleminin meşruluk kazanması gibi, Rusya'da "terörle mücadele" yalanının arkasına sığınarak yapacaklarına yeni bir kılıf bulmuş oldu.
Rus ordusunun son olarak, Çeçenistan, İnguşety sınırındaki kampa baskın yaparak, Çeçen mültecileri kuşatması ve gerekçe olarak da "Çeçen direnişçi" aradıklarını söylemekle yetinmeleri bunun göstergesidir.
Hafta başında da Rus birlikleri, 30 Çeçen direnişçiyi öldürmüştü.
Görünen o ki, Rusya, Çeçen halkı üzerindeki hesaplarını bu "tiyatro eyleminin" ardından çok daha rahat uygulayacaktır.
Öte yandan ABD, Afgan operasyonun ardından Irak'a yönelmiş ve tüm dünyanın eleştirilerine dahi kulak asmadan Irak'a hareket tarihi ile meşguldür.
Dünyadan terörü temizleme vazifesini üstüne alan ABD, böylece zengin petrol yataklarına ve diğer kaynaklara kolayca ulaşmanın yolunu bulmuştur.
Rusya da aynı taktiklerle ABD'yi takip etmektedir.
Görüldüğü üzere, dünyadaki insan hakları kavramı, ve terör tanımı da bu son gelişmelerle yeni bir boyut kazanmıştır.
Artık süper güçlerin belirlediği ölçülerde insan hakkı veya onların tespit ettiği terör ve terörist anlamları geçerlidir.
Bu objektif olmayan tanımlar, neticesinde sadece belirli devletlere hizmet eden bir dünya oluşturmaktadır.
Tarihte, bu ülkelerin insan öldürmekten kaçınmayan, katliamlarla dolu geçmişlerini belgeleyen pek çok hadise vardır.
21. yüzyılın düzeninde de dünya dengelerine tekrar yüzyıllar öncesinin katliama dayalı politikaları yön vermeye başlamıştır.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi, dünyada huzurun, refahın, adaletin ve insan haklarının hüküm sürebilmesi sadece ve sadece Müslüman Türk'ün hakimiyeti ile olabilir.
Can emniyetinin, mal emniyetinin, vatan emniyetinin, din ve vicdan hürriyetinin, namus güvenliğinin olabilmesi, ancak Türk'ün başlığında sağlanabilir.
Ve pek çok dünya halkları, Türk'ün tarihteki bu haklı yerini beklemektedir.
Abdulkadir Baş / diğer yazıları
- Gerçekleri görebilmek / 05.11.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002