Türkiye'mizin siyasî, iktisadi, hukukî, sosyal vs. hemen her sahada binlerce probleminin olduğu hepimizce malum...
Oysa, tarihte 16 devlet kurmuş, hükümranlığı esnasında 3 kıtaya hakimiyetini ilan eden atalarımız can emniyetinin, mal emniyetinin, namus emniyetinin, vatan emniyetinin, din ve vicdan hürriyetinin teminatı olmuştu. Bulundukları her yere huzur, refah, zenginlik ve bereket getirmişlerdi.
Türkler: İslam'ın, adaletin, güvenin, esenliğini, hürriyetin simgesi idi.
Tarihini hiçbir zaman unutmayan milletimiz, bugün geçmişindeki azametini aramaktadır.
Bugünkü kötü gidişatın farkındadır; nedenlerini ve çözüm yollarını, inanın ki siyasilerimizden daha iyi tahlil edebilmektedir.
Sokaktaki vatandaşımız denilenlere kanmamakta, tarihten gelen birikimlerin günümüz koşullarına uygulayarak olması gerekeni ortaya koymaktadır.
Her gün onlarca insanımızla konuşma, dertlerini ve önerilerini dinleme fırsatı buluyoruz.
Vatandaşın yanında, ancak onunla beraber meselelerini halledileceğine olan inancımıza güvenen halkımız, bize içini döküyor:
Yaşlısından gencine bugün insanımızın önemli bir gelecek kaygısı var.
İşsizlik, yoksulluk, yarınlara umutla bakmayı engelliyor.
80 yaşında bir dede ile sohbet ediyoruz, "Evlat !" diyor, "Bundan 20 sene önce memlekette bolluk, bereket vardı. Herkes geçiminde memnundu, elindekiyle yetinmeyi bilirdi. Bugün paramız pul buldu. Hayat pahalılığından bıktı halkımız."
Okumuş bir insan olmamasına rağmen, değme ekonomistlere taş çıkartacak tespitleriyle devam ediyor dedemiz:
"Bugün herkesin dilinde IMF var. Onunla bu iş olmaz. Borçla kim geçimini sağlayabilmiş ki, koskoca devlet bunu başarabilirsin. Hem adam sana kazandığı parayı karşılıksız verir mi?
Benim oğlan, şeker pancarı yetiştirdi. İyi de ürün alırdık. Tahdit Yasası çıkardılar. Artık o işten el çekti. Başka işten de anlamaz ki. Şimdi 4 çocuk babası adam işsiz.
Devletimiz daha iyisini bilir ama, ilk defa 'açız' diyoruz oğlum!"
Kıbrıs Harekatı'nda gazilik şerefine ermiş bir dedemiz geçenlerde bizi ziyaret etti.
Ve, "Biz canımızı bugünleri görmek için mi tehlikeye attık? Bu yaşımda içimiz kan ağlıyor. Kıbrıs'ımızı AB için feda mı edeceğiz?" diye bize sordu.
"O tarihte bizi haklı davamızda yalnız bırakan Batı, bugün bizi içine alır mı? Bu oyunlara bizim karnımız tok. Türk'e Türk'ten başka dost yoktur. Bu dediklerimi aynen yazın evladım. Benim Güneydoğu'm, Kıbrıs'ım, İstanbul'um bana aittir. Ne pahasına olursa olsun onları veremem."
Gazimizin gözleri dolarak söylediği bu cümleler, onun gibi, vatanına sevdalı milyonlarca Türk'ün ortak hisleridir.
Görünen o ki, Türk milleti, asırlardan süzülüp gelen, asla, hiçbir konuda boyunduruk altına giremeyeceği karakterini ve vatan toprağına olan bağlılığını halen korumaktadır.
Bu sebeple, kim bu hassasiyetlerini gözetirse, aziz milletimiz onun yanında olacaktır.
Oysa, tarihte 16 devlet kurmuş, hükümranlığı esnasında 3 kıtaya hakimiyetini ilan eden atalarımız can emniyetinin, mal emniyetinin, namus emniyetinin, vatan emniyetinin, din ve vicdan hürriyetinin teminatı olmuştu. Bulundukları her yere huzur, refah, zenginlik ve bereket getirmişlerdi.
Türkler: İslam'ın, adaletin, güvenin, esenliğini, hürriyetin simgesi idi.
Tarihini hiçbir zaman unutmayan milletimiz, bugün geçmişindeki azametini aramaktadır.
Bugünkü kötü gidişatın farkındadır; nedenlerini ve çözüm yollarını, inanın ki siyasilerimizden daha iyi tahlil edebilmektedir.
Sokaktaki vatandaşımız denilenlere kanmamakta, tarihten gelen birikimlerin günümüz koşullarına uygulayarak olması gerekeni ortaya koymaktadır.
Her gün onlarca insanımızla konuşma, dertlerini ve önerilerini dinleme fırsatı buluyoruz.
Vatandaşın yanında, ancak onunla beraber meselelerini halledileceğine olan inancımıza güvenen halkımız, bize içini döküyor:
Yaşlısından gencine bugün insanımızın önemli bir gelecek kaygısı var.
İşsizlik, yoksulluk, yarınlara umutla bakmayı engelliyor.
80 yaşında bir dede ile sohbet ediyoruz, "Evlat !" diyor, "Bundan 20 sene önce memlekette bolluk, bereket vardı. Herkes geçiminde memnundu, elindekiyle yetinmeyi bilirdi. Bugün paramız pul buldu. Hayat pahalılığından bıktı halkımız."
Okumuş bir insan olmamasına rağmen, değme ekonomistlere taş çıkartacak tespitleriyle devam ediyor dedemiz:
"Bugün herkesin dilinde IMF var. Onunla bu iş olmaz. Borçla kim geçimini sağlayabilmiş ki, koskoca devlet bunu başarabilirsin. Hem adam sana kazandığı parayı karşılıksız verir mi?
Benim oğlan, şeker pancarı yetiştirdi. İyi de ürün alırdık. Tahdit Yasası çıkardılar. Artık o işten el çekti. Başka işten de anlamaz ki. Şimdi 4 çocuk babası adam işsiz.
Devletimiz daha iyisini bilir ama, ilk defa 'açız' diyoruz oğlum!"
Kıbrıs Harekatı'nda gazilik şerefine ermiş bir dedemiz geçenlerde bizi ziyaret etti.
Ve, "Biz canımızı bugünleri görmek için mi tehlikeye attık? Bu yaşımda içimiz kan ağlıyor. Kıbrıs'ımızı AB için feda mı edeceğiz?" diye bize sordu.
"O tarihte bizi haklı davamızda yalnız bırakan Batı, bugün bizi içine alır mı? Bu oyunlara bizim karnımız tok. Türk'e Türk'ten başka dost yoktur. Bu dediklerimi aynen yazın evladım. Benim Güneydoğu'm, Kıbrıs'ım, İstanbul'um bana aittir. Ne pahasına olursa olsun onları veremem."
Gazimizin gözleri dolarak söylediği bu cümleler, onun gibi, vatanına sevdalı milyonlarca Türk'ün ortak hisleridir.
Görünen o ki, Türk milleti, asırlardan süzülüp gelen, asla, hiçbir konuda boyunduruk altına giremeyeceği karakterini ve vatan toprağına olan bağlılığını halen korumaktadır.
Bu sebeple, kim bu hassasiyetlerini gözetirse, aziz milletimiz onun yanında olacaktır.
Abdulkadir Baş / diğer yazıları
- Gerçekleri görebilmek / 05.11.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002