Dün 'Osmanlıcılık' adı altında Osmanlı Padişahlarına kutsallık atfederek onları milletimize kabullendirme gayretinde olan anlayışların bir türlü sahiplenmedikleri Osmanlı miraslarının bir kısmından bahsettik.
Bugün özellikle kutsallaştırılan ve yıllardır tartışılan 2. Abdülhamit'in sahipsiz bırakılan miraslarından bahsedeceğim.
Ama ilk önce tarihi gerçekleri bir kez daha hatırlatalım; 2. Abdülhamit dönemi Osmanlı'nın en çok toprak kaybettiği dönemdir.
2. Abdülhamit Dönemi devletin iflas ettiğinin resmi olarak kabullenildiği dönemdir. 2. Abdülhamit artık borç ödeyemediği için Duyun-i Umumiye'yi kurmuştur. Kıbrıs ve Filistin para karşılığı satılmıştır.
Osmanlıcılar bu tarihi gerçeklere şiddetle itiraz ederler, cennet mekâna nasıl iftira atarsınız, diye de sizi bir yerlere havale etmeye kalkarlar.
Oysa geçen yıl bir hanımefendi ülkemize geldi. 2. Abdülhamit'in torunuymuş. Dedesinin mirasını istiyormuş. Ne kadar?
2. Abdülhamit'in Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşivlerinde kayıtlı mal varlığı şöyle;
1869-1908 yıllarına ait Anadolu, Ortadoğu, Balkanlar ve Trakya'da aktif ve pasif olarak toplam 7 bin 756 taşınmazın tapu kaydı bulunuyor. Bunun 2 bin 369'u Anadolu'da.
2. Abdülhamit'in Ortadoğu'da ise Suriye'de 390, Lübnan'da 333, Filistin'de 223, Irak'ta 83, Arabistan'da 60, İsrail'de 10, Libya'da da 8 olmak üzere toplam bin 107 kaydı olduğu resmi olarak açıklandı.
Bir tarafta borçlarını ödeyemeyen bir devlet, devlet mallarını satmak için kurulan Duyun-i Umumiye, borç ödemek için satılan toprak parçaları. Diğer tarafta ise multi milyarder, cennet mekân (!) padişah.
Sonra 2. Abdülhamit'in bir torunu daha ortaya çıktı; Orhan Osmanoğlu; "Sultan Abdülhamit Han çok büyük servetler edindi. Borsada çok büyük paralar kazandı." diye açıklamalarda bulundu.
Bugünkü Osmanlıcılar, borsa, cennet mekân? Ama bu kadarla kalsa iyi. İlk bira fabrikasını 2. Abdülhamit'in babası kurmuştu.
İlk rakı fabrikasını açmak ise Abdülhamit'e nasip oldu. Cennet mekânın (!) başmabeyincisi yani padişahların dışarıyla olan ilişkilerine bakan, buyruklarını ilgililere bildiren, bazı kişilerin dileklerini kendisine ileten görevli Sarıcazade Ragıp Paşa tarafından Tekirdağ'da kuruldu.
O dönemin en meşhur markaları, Deniz Kızı Rakısı ve Üzüm Kızı Rakısı'ydı. Ardından şampanya fabrikası geldi. Abdülhamit ise rom içiyordu ve sigara tiryakisiydi
Tabi bu kadar haramın olduğu yerde fuhuş olmaz olur mu? Olmuş da! Osmanlıda genelevler 1812 yılında 2. Mahmut döneminde açıldı. Resmi ilk umumhaneler ise 1884 yılında 2. Abdülhamit'in izniyle (kerhane yönetmeliğiyle) Galata ve Pera'da açılmış.
Daha sonra İstanbul'un birçok noktasına yayılan bu genelevleri cennet mekân (!) 2. Abdulhamit Karaköy Zürefa sokakta toplamış. İstanbul'da 1890'larda resmi olarak 100 kadar genelev varken bu rakam 1915'te ise 359'a çıkmış.
Ve de 2. Abdülhamit'in o dönem dünyanın ikinci büyük donanması olan Osmanlı donanmasını Haliç'te nasıl çürümeye terk ettiğini 'Osmanlıcı' olanlar kabul etmez, sahiplenmez.
Evet, bu ve daha binlerce acı örnek var tarihte. Biz bunları neden gündem ediyoruz? Çünkü sırf kişisel hesaplar, ideolojik hesaplar için tarih karartılıyor. Osmanlıcılık fikri üzerinden Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı yapılıyor.
Bir Müslüman'ın en önemli görevlerinden birisi de haklıya hakkını teslim etmek, yalana, iftiraya karşı olmaktır. Biz bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
Bugün özellikle kutsallaştırılan ve yıllardır tartışılan 2. Abdülhamit'in sahipsiz bırakılan miraslarından bahsedeceğim.
Ama ilk önce tarihi gerçekleri bir kez daha hatırlatalım; 2. Abdülhamit dönemi Osmanlı'nın en çok toprak kaybettiği dönemdir.
2. Abdülhamit Dönemi devletin iflas ettiğinin resmi olarak kabullenildiği dönemdir. 2. Abdülhamit artık borç ödeyemediği için Duyun-i Umumiye'yi kurmuştur. Kıbrıs ve Filistin para karşılığı satılmıştır.
Osmanlıcılar bu tarihi gerçeklere şiddetle itiraz ederler, cennet mekâna nasıl iftira atarsınız, diye de sizi bir yerlere havale etmeye kalkarlar.
Oysa geçen yıl bir hanımefendi ülkemize geldi. 2. Abdülhamit'in torunuymuş. Dedesinin mirasını istiyormuş. Ne kadar?
2. Abdülhamit'in Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşivlerinde kayıtlı mal varlığı şöyle;
1869-1908 yıllarına ait Anadolu, Ortadoğu, Balkanlar ve Trakya'da aktif ve pasif olarak toplam 7 bin 756 taşınmazın tapu kaydı bulunuyor. Bunun 2 bin 369'u Anadolu'da.
2. Abdülhamit'in Ortadoğu'da ise Suriye'de 390, Lübnan'da 333, Filistin'de 223, Irak'ta 83, Arabistan'da 60, İsrail'de 10, Libya'da da 8 olmak üzere toplam bin 107 kaydı olduğu resmi olarak açıklandı.
Bir tarafta borçlarını ödeyemeyen bir devlet, devlet mallarını satmak için kurulan Duyun-i Umumiye, borç ödemek için satılan toprak parçaları. Diğer tarafta ise multi milyarder, cennet mekân (!) padişah.
Sonra 2. Abdülhamit'in bir torunu daha ortaya çıktı; Orhan Osmanoğlu; "Sultan Abdülhamit Han çok büyük servetler edindi. Borsada çok büyük paralar kazandı." diye açıklamalarda bulundu.
Bugünkü Osmanlıcılar, borsa, cennet mekân? Ama bu kadarla kalsa iyi. İlk bira fabrikasını 2. Abdülhamit'in babası kurmuştu.
İlk rakı fabrikasını açmak ise Abdülhamit'e nasip oldu. Cennet mekânın (!) başmabeyincisi yani padişahların dışarıyla olan ilişkilerine bakan, buyruklarını ilgililere bildiren, bazı kişilerin dileklerini kendisine ileten görevli Sarıcazade Ragıp Paşa tarafından Tekirdağ'da kuruldu.
O dönemin en meşhur markaları, Deniz Kızı Rakısı ve Üzüm Kızı Rakısı'ydı. Ardından şampanya fabrikası geldi. Abdülhamit ise rom içiyordu ve sigara tiryakisiydi
Tabi bu kadar haramın olduğu yerde fuhuş olmaz olur mu? Olmuş da! Osmanlıda genelevler 1812 yılında 2. Mahmut döneminde açıldı. Resmi ilk umumhaneler ise 1884 yılında 2. Abdülhamit'in izniyle (kerhane yönetmeliğiyle) Galata ve Pera'da açılmış.
Daha sonra İstanbul'un birçok noktasına yayılan bu genelevleri cennet mekân (!) 2. Abdulhamit Karaköy Zürefa sokakta toplamış. İstanbul'da 1890'larda resmi olarak 100 kadar genelev varken bu rakam 1915'te ise 359'a çıkmış.
Ve de 2. Abdülhamit'in o dönem dünyanın ikinci büyük donanması olan Osmanlı donanmasını Haliç'te nasıl çürümeye terk ettiğini 'Osmanlıcı' olanlar kabul etmez, sahiplenmez.
Evet, bu ve daha binlerce acı örnek var tarihte. Biz bunları neden gündem ediyoruz? Çünkü sırf kişisel hesaplar, ideolojik hesaplar için tarih karartılıyor. Osmanlıcılık fikri üzerinden Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı yapılıyor.
Bir Müslüman'ın en önemli görevlerinden birisi de haklıya hakkını teslim etmek, yalana, iftiraya karşı olmaktır. Biz bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025