Başbakan Erdoğan Türkiye’nin NATO toprağı olduğunu ilan edince, İncirlik Üssü’ndeki ABD askerleri hızlarını alamadı, kendi topraklarıymış gibi davrandılar.
Malum, ABD askerlerinin İncirlik Üssü’nde yer alan bir camiye yaptığı insanlık dışı saldırıdan bahsediyorum.
Olayı belki defalarca okudunuz ama hafızalardan silinmemesi ve de burada Türk milletine verilen mesajın doğru anlaşılması adına yeniden hatırlatmak istiyorum.
Hadise şöyle: İncirlik Üssü’nde 10’uncu Tanker Üs Komutanlığı’nda görevli askerlerin ibadet ettiği camiye, geçen yılbaşı gecesi alkol alan 39’uncu Wing Komutanlığı’nda görevli ABD’li askerler giriyor, burada ahşap minberi yıkıp, camları kırıyor, Kuran’ı Kerim’leri yırtıp, parçalıyorlar.
Burası işgal edilen Irak değil, Afganistan değil, neresi, ABD ile sözde müttefik olan Türkiye… Yoksa Türkiye işgal oldu da bizim mi haberimiz yok? Başbakan’ın “Türkiye NATO toprağıdır” ifadesi bunu mu ifade ediyor? Bilmiyoruz ama zaman her şeyi gösterecek.
Adana’da bir işadamları derneği başkanı tepki olarak şunları söyledi:
“Değerlerimize saldıran ABD askerleri cezalandırılmalı, deşifre edilmeli ve yapılan bu büyük yanlışlık derhal düzeltilmelidir. Tepkimize kayıtsız kalındığı ve gereken yapılmadığı takdirde sorumluluğun sadece olaya karışan ABD askerleri ile sınırlı kalmayacağını, ABD Başkanı dahil tüm yetkilileri bağlayacağını bildiririz. Son olarak Türk ve ABD yetkililerin konuyu aydınlatmalarını, bu çirkin iddialarla ilgili derhal bir açıklama yapılmasını talep ediyoruz.”
Adana’da ve yurdun birçok yerinde sivil toplum kuruluşları temsilcileri de tepkilerini bu şekilde dile getirdiler.
Olay karşısında Türk siyasilerin ve yetkililerin davranışlarına bakılırsa, ABD’nin hiç de bu askerleri deşifre edeceği ve de cezalandıracağı gözükmüyor.
Tavırlar sanki böyle bir saldırı yapılmamış gibi… Yavuz hırsız ev sahibini bastırdı, üstelik millet adına ev sahipliği koltuğunda oturanlar hırsızdan yana bir tutum içindeler.
Camiye apar topar tadilat yapıldı, olay örtbas edildi. Söylemler de oldukça cılız kaldı.
Siyasilerimiz konu ABD olduğu zaman öyle paçaları tutuşuyor ki neredeyse ABD’nin işlediği günahları bile üstlenme noktasına geliyorlar.
Hatırlayın, Uludere’de 34 vatandaşımız ABD’nin verdiği yanlı ve yanlış istihbarat ile öldürüldüğünde siyasilerimiz, “bu operasyonu tamamen kendi milli istihbaratımızla yaptık” diyerek ABD’nin suçunu üstlerine almışlardı.
Yalancının mumu yatsıya kadar yandı ve ABD’den gelen “istihbaratı biz verdik” açıklaması siyasilerimizin taşeronlukta hangi boyutlarda olduğunu gösterdi.
Son olayda da benzer tavırları görüyoruz.
ABD cami basıyor, camiyi talan ediyor, yıkıyor, kırıyor, en kutsalımıza saldırıyor, bizim sözde muhafazakâr, dindar siyasilerimiz bunun hesabını soracağına olayı kapatmanın telaşında…
Adamlar, Peygamberimize (SAV) hakaret ettiler millet olarak hesap sormadık; adamlar dini ve milli birçok değerimize saldırdılar tepki göstermedik; şimdi de adamlar camilerimize saldırıyor, örtbas ediyoruz… Sizce bunun anlamı nedir?
Bunun maalesef anlamı, ABD, Türkiye’de silahsız bir işgalin provasını yapıyor, Türk milleti ise böyle bir işgale hazır olduğunu gösteriyor.
Bu gidişat hiç de hayra alamet değil…
Malum, ABD askerlerinin İncirlik Üssü’nde yer alan bir camiye yaptığı insanlık dışı saldırıdan bahsediyorum.
Olayı belki defalarca okudunuz ama hafızalardan silinmemesi ve de burada Türk milletine verilen mesajın doğru anlaşılması adına yeniden hatırlatmak istiyorum.
Hadise şöyle: İncirlik Üssü’nde 10’uncu Tanker Üs Komutanlığı’nda görevli askerlerin ibadet ettiği camiye, geçen yılbaşı gecesi alkol alan 39’uncu Wing Komutanlığı’nda görevli ABD’li askerler giriyor, burada ahşap minberi yıkıp, camları kırıyor, Kuran’ı Kerim’leri yırtıp, parçalıyorlar.
Burası işgal edilen Irak değil, Afganistan değil, neresi, ABD ile sözde müttefik olan Türkiye… Yoksa Türkiye işgal oldu da bizim mi haberimiz yok? Başbakan’ın “Türkiye NATO toprağıdır” ifadesi bunu mu ifade ediyor? Bilmiyoruz ama zaman her şeyi gösterecek.
Adana’da bir işadamları derneği başkanı tepki olarak şunları söyledi:
“Değerlerimize saldıran ABD askerleri cezalandırılmalı, deşifre edilmeli ve yapılan bu büyük yanlışlık derhal düzeltilmelidir. Tepkimize kayıtsız kalındığı ve gereken yapılmadığı takdirde sorumluluğun sadece olaya karışan ABD askerleri ile sınırlı kalmayacağını, ABD Başkanı dahil tüm yetkilileri bağlayacağını bildiririz. Son olarak Türk ve ABD yetkililerin konuyu aydınlatmalarını, bu çirkin iddialarla ilgili derhal bir açıklama yapılmasını talep ediyoruz.”
Adana’da ve yurdun birçok yerinde sivil toplum kuruluşları temsilcileri de tepkilerini bu şekilde dile getirdiler.
Olay karşısında Türk siyasilerin ve yetkililerin davranışlarına bakılırsa, ABD’nin hiç de bu askerleri deşifre edeceği ve de cezalandıracağı gözükmüyor.
Tavırlar sanki böyle bir saldırı yapılmamış gibi… Yavuz hırsız ev sahibini bastırdı, üstelik millet adına ev sahipliği koltuğunda oturanlar hırsızdan yana bir tutum içindeler.
Camiye apar topar tadilat yapıldı, olay örtbas edildi. Söylemler de oldukça cılız kaldı.
Siyasilerimiz konu ABD olduğu zaman öyle paçaları tutuşuyor ki neredeyse ABD’nin işlediği günahları bile üstlenme noktasına geliyorlar.
Hatırlayın, Uludere’de 34 vatandaşımız ABD’nin verdiği yanlı ve yanlış istihbarat ile öldürüldüğünde siyasilerimiz, “bu operasyonu tamamen kendi milli istihbaratımızla yaptık” diyerek ABD’nin suçunu üstlerine almışlardı.
Yalancının mumu yatsıya kadar yandı ve ABD’den gelen “istihbaratı biz verdik” açıklaması siyasilerimizin taşeronlukta hangi boyutlarda olduğunu gösterdi.
Son olayda da benzer tavırları görüyoruz.
ABD cami basıyor, camiyi talan ediyor, yıkıyor, kırıyor, en kutsalımıza saldırıyor, bizim sözde muhafazakâr, dindar siyasilerimiz bunun hesabını soracağına olayı kapatmanın telaşında…
Adamlar, Peygamberimize (SAV) hakaret ettiler millet olarak hesap sormadık; adamlar dini ve milli birçok değerimize saldırdılar tepki göstermedik; şimdi de adamlar camilerimize saldırıyor, örtbas ediyoruz… Sizce bunun anlamı nedir?
Bunun maalesef anlamı, ABD, Türkiye’de silahsız bir işgalin provasını yapıyor, Türk milleti ise böyle bir işgale hazır olduğunu gösteriyor.
Bu gidişat hiç de hayra alamet değil…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025