ABD'yi dizüstü çöktüren gelişmeleri Ankara'dan takip ettim. İnanın; Türkiye'miz adına, milletimiz adına son derece üzüldüm. Üzülmek de ne kelime; kahrettim desem, daha yerinde olur.
Siyaset esnafı, sağlam politik ilkelerden mahrum, geleceği öngören devlet politikalarından yoksun, rüzgarın önündeki yaprak gibi günübirlik stratejilerin esiri.
Hepsinden de öte; politika, rant eksenindeki dolap beygirine çevrilmiş.
***
Meclis açıldı. Tatilin mahmurluğu mu dersiniz, krizin yorgunluğu mu, bilemem; fakat vekillerin üzerine tam bir ağırlık çökmüş. Milletin iradesi istikametinde bir iş çıkartmaları zor. Ancak AB, ABD veya IMF bir şey diyecek de; bizimkiler kollarını sıvayacak, kanunlar, düzenlemeler patır patır çıkacak.
Piyasa bitmiş, kriz varmış, kime ne?
Şimdi ABD'nin talimatlarını anında uygulama zamanı... NATO konseptinin 5. maddesi böyle istiyormuş.
Haftabaşında makamında birlikte olduğumuz bir Bakanımız, ABD'nin Afganistan üzerindeki hesabının uzun vadeli olduğunun altını çizdi. Endişesi, ABD'nin müdahalesinin sadece orayla sınırlı kalmayacağı, yakın komşularımıza da sarkabileceği...
Dolayısıyla Körfez'de olduğu gibi, ABD'nin prestij kumarında da belki en büyük zararı yine biz çekeceğiz. Hiç olmazsa, yeni faturayı yüklenmeden önce Körfez'in "mev'ud faturası"nı tahsil edebilsek... Nerede?
***
Türk medyası kadar olmasa değilse de ABD, Usame bin Ladin'i güya hedef gösteriyor. Usame için tüm Afganistan'ı tarümar etmeyi kafaya koymuş. Bu kadarla da yetinmeyeceğini ilan ediyor; Irak'ı, İran'ı, Sudan'ı... vs vurabileceğini söylüyor.
Kim ne derse desin; çağdaş bir Frankeştayn örneği.
Rusya-Afganistan savaşında Rusya'ya karşı desteklediği, besleyip büyüttüğü Usame bin Ladin'i bahane ederek ortalığı prestij savaşına boğuyor.
ABD, adeta bir Frankeştayn.
Hatta ABD, bir biti için insanlığın yorganını ateşe vermeye hazırlanıyor.
ABD, "global köydeki aga"lığını iki üç tane canlı bomba uçaklarla beş paralık eden ve kendisinin çok iyi bildiği asıl düşmanını gizleyip güya Usame bin Ladin'i şamarlayarak şu malum "global köydeki prestiji"ni tekrar yakalamak için dünyayı ayağa kaldırıyor.
Yani ABD, Usame sineğinden prestij yağı çıkartıyor. Sinekten yağ çıkartmak için, Haçlı seferi başlatıyor.
***
Türkiye, bütün bu olup bitenler karşısında ABD'ye nasihat edecek; aklını başına topla sevgili partnerim, sinekten yağ çıkarmakla bu iş olmaz diyecek yerde, Körfez'de olduğu gibi uydu olmayı tercih yoluna giriyor.
Göreceksiniz, fatura yine bize çıkacak.
Dibe vuran Türkiye, belki de Afganistan'dan çok daha perişan hale dönecek. Bugün "Şükür ki Afganistan'dan iyi durumdayız" diyerek teselli bulan Kemal Derviş, bakalım o zaman kendisini nasıl teselli edecek?
Hatta bazı akl-ı evvellerimiz, Afganistan'ın cografi yapısı itibarıyla çok zor bir bölge olduğunu, bizimkilerin güneydoğu bölgemizdeki uzun mücadele sebebiyle "gerilla savaşı"nda mahir olduklarını, dolayısıyla Afgan dağlarına Teksas uşakları yerine bizim inebileceğimizi bile teklif edebiliyor. Yazık...
***
Halbuki Apo'yu Kenya'da bize teslim eden güçlerin, Usame'yi çok rahat enseleme imkanları olmasına rağmen yorgan yakma yöntemi seçmelerinin Afganistan'da, Irak'ta ve sair hassas bölgelerde "bir başka güneydoğu" kumarı oynadıklarını görmemek için hem kör hem de sağır olmak lazım.
Uluslararası konseptler içinde bir tek NATO'da esamesi okunan Ankara, hiç olmazsa burada kendini hissettirmeli, terörle mücadelede Teksaslıların Haçlı yöntemi yerine ağırlığını koyarak akl-ı selim bir metod geliştirilmesi hususunda maharetini ortaya koymalı.
Türk Milletinde bu birikim var; ama yazık ki, Ankara'da gördüğüm Ankara bu duyarlıktan çok uzak.
Ankara, inanın Kuvay-ı Milliye ruhuna hasret.
Siyaset esnafı, sağlam politik ilkelerden mahrum, geleceği öngören devlet politikalarından yoksun, rüzgarın önündeki yaprak gibi günübirlik stratejilerin esiri.
Hepsinden de öte; politika, rant eksenindeki dolap beygirine çevrilmiş.
***
Meclis açıldı. Tatilin mahmurluğu mu dersiniz, krizin yorgunluğu mu, bilemem; fakat vekillerin üzerine tam bir ağırlık çökmüş. Milletin iradesi istikametinde bir iş çıkartmaları zor. Ancak AB, ABD veya IMF bir şey diyecek de; bizimkiler kollarını sıvayacak, kanunlar, düzenlemeler patır patır çıkacak.
Piyasa bitmiş, kriz varmış, kime ne?
Şimdi ABD'nin talimatlarını anında uygulama zamanı... NATO konseptinin 5. maddesi böyle istiyormuş.
Haftabaşında makamında birlikte olduğumuz bir Bakanımız, ABD'nin Afganistan üzerindeki hesabının uzun vadeli olduğunun altını çizdi. Endişesi, ABD'nin müdahalesinin sadece orayla sınırlı kalmayacağı, yakın komşularımıza da sarkabileceği...
Dolayısıyla Körfez'de olduğu gibi, ABD'nin prestij kumarında da belki en büyük zararı yine biz çekeceğiz. Hiç olmazsa, yeni faturayı yüklenmeden önce Körfez'in "mev'ud faturası"nı tahsil edebilsek... Nerede?
***
Türk medyası kadar olmasa değilse de ABD, Usame bin Ladin'i güya hedef gösteriyor. Usame için tüm Afganistan'ı tarümar etmeyi kafaya koymuş. Bu kadarla da yetinmeyeceğini ilan ediyor; Irak'ı, İran'ı, Sudan'ı... vs vurabileceğini söylüyor.
Kim ne derse desin; çağdaş bir Frankeştayn örneği.
Rusya-Afganistan savaşında Rusya'ya karşı desteklediği, besleyip büyüttüğü Usame bin Ladin'i bahane ederek ortalığı prestij savaşına boğuyor.
ABD, adeta bir Frankeştayn.
Hatta ABD, bir biti için insanlığın yorganını ateşe vermeye hazırlanıyor.
ABD, "global köydeki aga"lığını iki üç tane canlı bomba uçaklarla beş paralık eden ve kendisinin çok iyi bildiği asıl düşmanını gizleyip güya Usame bin Ladin'i şamarlayarak şu malum "global köydeki prestiji"ni tekrar yakalamak için dünyayı ayağa kaldırıyor.
Yani ABD, Usame sineğinden prestij yağı çıkartıyor. Sinekten yağ çıkartmak için, Haçlı seferi başlatıyor.
***
Türkiye, bütün bu olup bitenler karşısında ABD'ye nasihat edecek; aklını başına topla sevgili partnerim, sinekten yağ çıkarmakla bu iş olmaz diyecek yerde, Körfez'de olduğu gibi uydu olmayı tercih yoluna giriyor.
Göreceksiniz, fatura yine bize çıkacak.
Dibe vuran Türkiye, belki de Afganistan'dan çok daha perişan hale dönecek. Bugün "Şükür ki Afganistan'dan iyi durumdayız" diyerek teselli bulan Kemal Derviş, bakalım o zaman kendisini nasıl teselli edecek?
Hatta bazı akl-ı evvellerimiz, Afganistan'ın cografi yapısı itibarıyla çok zor bir bölge olduğunu, bizimkilerin güneydoğu bölgemizdeki uzun mücadele sebebiyle "gerilla savaşı"nda mahir olduklarını, dolayısıyla Afgan dağlarına Teksas uşakları yerine bizim inebileceğimizi bile teklif edebiliyor. Yazık...
***
Halbuki Apo'yu Kenya'da bize teslim eden güçlerin, Usame'yi çok rahat enseleme imkanları olmasına rağmen yorgan yakma yöntemi seçmelerinin Afganistan'da, Irak'ta ve sair hassas bölgelerde "bir başka güneydoğu" kumarı oynadıklarını görmemek için hem kör hem de sağır olmak lazım.
Uluslararası konseptler içinde bir tek NATO'da esamesi okunan Ankara, hiç olmazsa burada kendini hissettirmeli, terörle mücadelede Teksaslıların Haçlı yöntemi yerine ağırlığını koyarak akl-ı selim bir metod geliştirilmesi hususunda maharetini ortaya koymalı.
Türk Milletinde bu birikim var; ama yazık ki, Ankara'da gördüğüm Ankara bu duyarlıktan çok uzak.
Ankara, inanın Kuvay-ı Milliye ruhuna hasret.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019