Ortadoğu coğrafyasının karışmasından medet umanlar, değişik zaman ve platformlarda niyetlerini ortaya koyuyorlar. Bu hafta içinde İstanbul’da yapılan bir toplantıda Bölge ülkelerinde yaşanan olaylar üzerine konuşmacılar Batı eksenli görüş ve değerlendirmelerde bulundular.
Forumun “Irak, Suriye ve Kürtler” oturumunda endişe verici nitelikte açıklamalarda bulunuldu. ABD’li CIA kökenli strateji Uzmanı Henri Barkey de toplantıda bir konuşma yaptı.
Suriye’de etnik ve dini unsurlara dayalı çift yönlü bir ayrımcılığın yaşandığını iddia eden Barkey, bu ayrışmanın İran, Irak ve Türkiye’yi de içine alacak şekilde etkilediğini belirtti.
Barkey durum tespiti yaptığını söylese de, istediği ve özlediği tabloyu ortaya koyuyor. Suriye’deki olayları bir mezhep çatışması eksenine kaydırmaya çalışmak asla doğru bir tespit olamaz. Bölgede bu zamana kadar Şii-Sünni çatışmasına rastlanmadığı gibi, ülkede yaşayan farklı mezheplere sahip Suriyeliler hiçbir sıkıntı yaşamadan inançlarını yaşayabiliyorlar. Esad Yönetimi, mensubu olmamasına rağmen ülkede Hanefi Fıkhı uygulamalarına ağırlık verdiği bir gerçek. Gerek Sünni gerekse Şii âleminin ziyaret yerleri aynı özenle açık ve temiz tutuluyor.
Ortadoğu’da mezhep ayrımcılığı üzerinden çıkar elde etmek isteyen çevreler, kışkırtıcı ve art niyetli çabalarıyla savaşlar ve kan üzerine yatırım yapıyorlar.
Barkey ABD’nin Esat Rejimini devirmek istediklerini ve sonrasında yapacaklarını da birer birer sayıyor. Hatta daha da açık, süreçten en çok bölgedeki Kürtlerin istifade edeceğini ileri sürdü.
En önemlisi de Suriye kriziyle Barzani arasında bir geçiş yaparak, ahbabı Barzani’yi kamuoyuna tanıtmaya çalışıyor. Bölgede yaşanan değişmelere bağlı olarak bazı liderlerin önem kazanacağına işaret eden Barkey, süreci yönlendirmede Mesud Barzani’nin bölgedeki en önemli oyunculardan biri olduğunu belirtti. “Bana kalırsa Barzani bu durumda bölgedeki en önemli oyunculardan birisidir” diyor Barkey.
Amerikan stratejistlerin her zaman yaptığı gibi, kendi figüranlarını seçip, reklamlarını da bizzat kendi elleriyle yapıyorlar. Tüm bu promosyon ve reklam kampanyasının tek amacı, Bölgede Barzani’yi Defacto bir Lider olarak Ortadoğu’da kendi kafalarındaki yere oturtmak.
Şıracının şahidi bozacı misali yakın dostu Barzani’nin bölgenin güvenliği için taşıdığı öneme değinen Barkey, Barzani’nin konumunu muhafaza etmesinin gereğinden bahsediyor. “Barzani, bölgedeki petrolün değerlendirilmesi gibi ekonomik sebepler başta olmak üzere kesinlikle Türkiye ile karşı karşıya kalmak istememektedir. Ayrıca Irak yönetimiyle de bir bağımsızlık mücadelesine girmek istememektedir. Çünkü bu durum uzun süre sonra Kürtlerin sahip olduğu en iyi pozisyondur. Yavaş ve emin bir şekilde durumunu iyileştirebilecekken neden bunca şeyi bir anda kurban etmek istesin ki?” şeklinde konuştu.
Yani açıkça Iraklı Kürtlere bağımsızlık yolunda akıl veriyor. Demek ki, Erdoğan yönetimiyle Barzani’nin arasının bu kadar sıkı fıkı olması, Barkey gibi Amerikalı Ağabeyin bu kardeşlerine yaptığı emri vakilerin bir ürünü.
Irak Kürdistan Demokratik Partisi üyesi ve eski eğitim bakanı Sefin Dizayi de yaptığı konuşmada Türk Hükümetinin askeri mücadeleyi bırakması aklını veriyor. Dizayi “Türkiye hükümetinin Kürt sorunu üzerine gittiğini; ancak bunun yeterli olmadığını belirten Dizayi, silahlar susmadan taraflar arasında bir diyalog geliştirmenin mümkün olmadığını” aynı toplantıda ifade ediyor.
Konuşmasında “Silahla karşı koyma ve kan dökmenin bu anlaşmazlığı çözmeye yetmeyeceğine inanıyoruz” diyen Dizayi, Barzani hükümetinin görüşünü anlatırken “PKK karşısında resmi duruşumuz da silahların bir an önce bırakılması gerektiği yönündedir” şeklinde konuştu.
Burada PKK’yı taraf olarak gören zihniyet, Türk Hükümetine kendi topraklarında akıl verecek cüreti nereden buluyor? Bu vahim ve bir o kadar da acı tablo, millet olarak artık ayıkmamızı zorunlu kılıyor.
Amerikan ve İsrail aklının bedava avukatlığını yapan Barzani Yönetimi yakın bir gelecekte başımıza daha büyük belalar açarsa şaşırmamak gerek.
Forumun “Irak, Suriye ve Kürtler” oturumunda endişe verici nitelikte açıklamalarda bulunuldu. ABD’li CIA kökenli strateji Uzmanı Henri Barkey de toplantıda bir konuşma yaptı.
Suriye’de etnik ve dini unsurlara dayalı çift yönlü bir ayrımcılığın yaşandığını iddia eden Barkey, bu ayrışmanın İran, Irak ve Türkiye’yi de içine alacak şekilde etkilediğini belirtti.
Barkey durum tespiti yaptığını söylese de, istediği ve özlediği tabloyu ortaya koyuyor. Suriye’deki olayları bir mezhep çatışması eksenine kaydırmaya çalışmak asla doğru bir tespit olamaz. Bölgede bu zamana kadar Şii-Sünni çatışmasına rastlanmadığı gibi, ülkede yaşayan farklı mezheplere sahip Suriyeliler hiçbir sıkıntı yaşamadan inançlarını yaşayabiliyorlar. Esad Yönetimi, mensubu olmamasına rağmen ülkede Hanefi Fıkhı uygulamalarına ağırlık verdiği bir gerçek. Gerek Sünni gerekse Şii âleminin ziyaret yerleri aynı özenle açık ve temiz tutuluyor.
Ortadoğu’da mezhep ayrımcılığı üzerinden çıkar elde etmek isteyen çevreler, kışkırtıcı ve art niyetli çabalarıyla savaşlar ve kan üzerine yatırım yapıyorlar.
Barkey ABD’nin Esat Rejimini devirmek istediklerini ve sonrasında yapacaklarını da birer birer sayıyor. Hatta daha da açık, süreçten en çok bölgedeki Kürtlerin istifade edeceğini ileri sürdü.
En önemlisi de Suriye kriziyle Barzani arasında bir geçiş yaparak, ahbabı Barzani’yi kamuoyuna tanıtmaya çalışıyor. Bölgede yaşanan değişmelere bağlı olarak bazı liderlerin önem kazanacağına işaret eden Barkey, süreci yönlendirmede Mesud Barzani’nin bölgedeki en önemli oyunculardan biri olduğunu belirtti. “Bana kalırsa Barzani bu durumda bölgedeki en önemli oyunculardan birisidir” diyor Barkey.
Amerikan stratejistlerin her zaman yaptığı gibi, kendi figüranlarını seçip, reklamlarını da bizzat kendi elleriyle yapıyorlar. Tüm bu promosyon ve reklam kampanyasının tek amacı, Bölgede Barzani’yi Defacto bir Lider olarak Ortadoğu’da kendi kafalarındaki yere oturtmak.
Şıracının şahidi bozacı misali yakın dostu Barzani’nin bölgenin güvenliği için taşıdığı öneme değinen Barkey, Barzani’nin konumunu muhafaza etmesinin gereğinden bahsediyor. “Barzani, bölgedeki petrolün değerlendirilmesi gibi ekonomik sebepler başta olmak üzere kesinlikle Türkiye ile karşı karşıya kalmak istememektedir. Ayrıca Irak yönetimiyle de bir bağımsızlık mücadelesine girmek istememektedir. Çünkü bu durum uzun süre sonra Kürtlerin sahip olduğu en iyi pozisyondur. Yavaş ve emin bir şekilde durumunu iyileştirebilecekken neden bunca şeyi bir anda kurban etmek istesin ki?” şeklinde konuştu.
Yani açıkça Iraklı Kürtlere bağımsızlık yolunda akıl veriyor. Demek ki, Erdoğan yönetimiyle Barzani’nin arasının bu kadar sıkı fıkı olması, Barkey gibi Amerikalı Ağabeyin bu kardeşlerine yaptığı emri vakilerin bir ürünü.
Irak Kürdistan Demokratik Partisi üyesi ve eski eğitim bakanı Sefin Dizayi de yaptığı konuşmada Türk Hükümetinin askeri mücadeleyi bırakması aklını veriyor. Dizayi “Türkiye hükümetinin Kürt sorunu üzerine gittiğini; ancak bunun yeterli olmadığını belirten Dizayi, silahlar susmadan taraflar arasında bir diyalog geliştirmenin mümkün olmadığını” aynı toplantıda ifade ediyor.
Konuşmasında “Silahla karşı koyma ve kan dökmenin bu anlaşmazlığı çözmeye yetmeyeceğine inanıyoruz” diyen Dizayi, Barzani hükümetinin görüşünü anlatırken “PKK karşısında resmi duruşumuz da silahların bir an önce bırakılması gerektiği yönündedir” şeklinde konuştu.
Burada PKK’yı taraf olarak gören zihniyet, Türk Hükümetine kendi topraklarında akıl verecek cüreti nereden buluyor? Bu vahim ve bir o kadar da acı tablo, millet olarak artık ayıkmamızı zorunlu kılıyor.
Amerikan ve İsrail aklının bedava avukatlığını yapan Barzani Yönetimi yakın bir gelecekte başımıza daha büyük belalar açarsa şaşırmamak gerek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hakan Rona / diğer yazıları
- Güneydoğu'ya huzur ancak MEM'le gelir / 09.04.2013
- Kerry'nin ziyaretinin anlamı ne? / 06.04.2013
- Milli olmayan ekonomi, şirketleri iflasa sürüklüyor / 05.04.2013
- Milli çizgiden uzaklaşan Türk dış politikası / 07.03.2013
- Moskova'nın orta yerinde baharı yaşadık / 05.03.2013
- Milli Kahramanlarımız programlarına sosyal bir okuma / 19.02.2013
- Güneydoğu Asya ekonomileri ve Milli Ekonomi Modeli / 28.12.2012
- Tam bağımsız devlet, hür millet ve adalet / 27.12.2012
- Arap dünyasının Truva atı: “Müslüman Kardeşler” / 17.10.2012
- Amerikan askeri ne amaçla Türkiye’de / 14.10.2012
- Kerry'nin ziyaretinin anlamı ne? / 06.04.2013
- Milli olmayan ekonomi, şirketleri iflasa sürüklüyor / 05.04.2013
- Milli çizgiden uzaklaşan Türk dış politikası / 07.03.2013
- Moskova'nın orta yerinde baharı yaşadık / 05.03.2013
- Milli Kahramanlarımız programlarına sosyal bir okuma / 19.02.2013
- Güneydoğu Asya ekonomileri ve Milli Ekonomi Modeli / 28.12.2012
- Tam bağımsız devlet, hür millet ve adalet / 27.12.2012
- Arap dünyasının Truva atı: “Müslüman Kardeşler” / 17.10.2012
- Amerikan askeri ne amaçla Türkiye’de / 14.10.2012