logo
27 KASIM 2024

Güneydoğu Asya ekonomileri ve Milli Ekonomi Modeli

28.12.2012 00:00:00
1970lerin ortasından itibaren iktisadi anlamda hareketlenmeye başlayan Güneydoğu Asya ülkeleri, 90’ların başında neredeyse tüm dünyadaki üretim ağını ele geçirmişti. Büyük sanayi tesisleri ve teknolojik altyapılarıyla Batı Avrupalı ve Amerikan şirketlerini ve dolayısıyla ekonomilerini zorlamaya başladılar.
Özellikle Japonya’nın başını çektiği bu gruba Güney Kore, Tayvan ve Çin de sırasıyla dahil oldular. Üretime kalitesiz ürünleri piyasaya arz etmekle başlayan ve ikinci Dünya Savaşı sonrası tüm konsantresini ekonomiye veren Japon ürünleri hakkında sarf edilen “Japon malı tapon malı” sözü 1960 ve 1970’lerde bilinen bir sözdü. Elektronik ve teknolojik ürünlerde yaptıkları Ar-Ge çalışmaları ve büyük bilimsel yatırımlar neticesinde Japonya yeniliklerin öncüsü oldu. Aynı şekilde Güney Kore’nin Japonları takiben yaptıkları hamleler neticesinde tüketici elektroniği, çelik sanayi ve bilimsel çalışmalarda önemli adımlar attılar. Tayvan’ın özellikle kopya ürünlerde ve semi-conductor(yarı-iletken) teknolojisinde gösterdiği sıçrama bu küçük ada ülkesini dünya gündemine taşıdı.
Bu grubun şu anki lideri konumundaki Çin Halk Cumhuriyeti,  siyasi anlamda bütünleşmeyi sağlayan adımların hemen sonrası 1970’lerden itibaren iktisadi değişimin sinyallerini vermeye başladı. Önce Avrupalı, daha sonra Japon ve Güney Koreli üreticilerin geliştirdiği ürünleri taklit eden bir ekonomi anlayışını geliştirdiler. Ancak daha sonra Batılı ve Güneydoğu Asyalı zengin yatırımcıların üretim tesislerine ev sahipliği yapmaya başladı. Bu arada ekonomide dünyaya açılımla beraber, sosyalist bir ekonomik anlayışın oldukça yumuşatılmış halini uygulamaya başladılar.
Ancak 2000’li, yıllara gelindiğinde Pasifik kıyılarında tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Önce Japonya’yı, daha sonra Güney Kore’yi ve sırasıyla Tayvan ve Çin’i sarsan küresel kriz dalgası önemli hasarlar bıraktı. Zaten bu kriz öncesi Japon ekonomisinde belirli bir durgunluk fazına girildiği sinyalleri alınmıştı. Batılı sermayeyle içli dışlı olan ve bağımsız birer ekonomi olmaktan çok dış dünyadaki kur hesaplarına fazlasıyla bağlı olan bu ülkeler bir türlü rahata kavuşamadı. İçerde değerlenen yerel para birimleri neticesinde pahalıya mal olan ürünleri pazar problemi yaşamaya başladı.
Çin’in kalkınması daha geç döneme denk geldiği için biraz daha hamle yapma şansı oldu ancak, o da izlediği politikalarda değişiklik yapmadığı takdirde benzeri bir durgunluk yaşaması pek muhtemel. Konuyu Sayın Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli perspektifinden analiz etmek bize açık bir durum tahlili yapma imkanı tanıyacaktır.
Çin’in kendi topraklarını yabancı yatırımcılara bu kadar cömertçe açması ve kendi kaynaklarını kullandırması, markalaşma ve yerli sanayide ilerlemenin önüne geçiyor. Şu anda Çin’de üretilip Çince ad taşıyan mallar kopya mahiyetinde, teknolojik vasıf taşımayan ve kaliteden yoksun ürünler. Örneğin bir Amerikan firmasının çıkardığı cep telefonu şu anda piyasalarda 1100-1200USD değere satılmakta ve bunlar Çin’de üretilmektedir. Çin ekonomisi hammadde, insan kaynakları ve vergi bedelini almakta, geri kalan fahiş fark yabancı yatırımcının cebine gitmektedir. O halde, MEM’e göre Çin ulusal sanayiye önem verip, kendi ulusal markalarını oluşturmak zorundadır.
Bir diğer husus da, Çin, Vietnam, Kamboçya ve Bangladeş gibi ülkelerde uygulanan düşük ücret, ucuz enerji ve cazip yatırım fırsatları sunularak yabancı yatırımcılar teşvik edilmektedir. Ancak MEM’e göre devlet ‘Baba’dır yani amaç vatandaşlarına tüketimi ve yaşam kalitesini arttıracak imkanlar sunmaktır. Siz bir dünya markasını ya da yerli bir ürünü üretirken, kendi işçinize hakkı olan yaşam imkanlarını sunmaz, sosyal güvenlik imkanlarını iyileştirmezseniz, zengin bir devlet ve fakir bir halk olursunuz.
MEM’e göre yaşam şartları diğerlerine göre daha iyi olan Japon, Güney Kore ve Tayvan ekonomileri de stratejik yanlışlar yapmaktadır. MEM’in müellifi Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza göre: “Gelecek yıllar içinde dünya ekonomilerinde çok ciddi bir pazar problemi yaşanacağını ifade etmiştik. Özellikle hızlı büyüyen ülkelerin gerekli emisyon ayarlamalarını yapmamaları sonucunda deflasyon ile karşılaşacağını ifade etmiştik. Bu öngörümüzü bizzat Japonya için söylemiştik. Dediğimiz çıktı ve Japonya deflasyon sürecine girdi. Nominal faizler sıfırlandı, reel faiz oranları pozitif kaldı. Japon hane halkları satın alma güçleri düştüğü ve gelecek endişesi ile harcamalarını daha da kıstılar. Fiyatlar düştü, stoklar artmaya devam etti. Kapitalist sistem konusundaki yıllar öncesine dayanan bu iddialarımızın doğruluğu bugün yaşanan örneklerle bir bir ispatlanmaktadır.”
Önümüzdeki yazılarda inşallah sözü edilen ülkeleri daha detaylı inceleyip, MEM’in bakış açısını daha detaylı ortaya koymaya çalışacağız.
 
Hakan Rona / diğer yazıları
AKP ve MHP, Türkiye’nin gerçek düşmanını perdeliyor
BTP Lideri Hüseyin Baş'ın sorusunu sorayım
Sakin faiz inmesinmiş!
Patronlar ceplerini düşünüyor
Hükümet feryatları kulak ardı ediyor
Paslanmaza ek vergi sanayiciyi bunaltıyor
Geri postalamaya başladı!
Ülke nüfusu 7 milyon, göçmen sayısı 2.5 milyon
CHP'li Gürer: Şeker ithalatına ihtiyaç yok
"İhtiyaç olmadığı halde ithalat yapıldı"
Elon Musk'tan İngiltere'ye dikkat çekici suçlama
"Zalim bir polis devleti"
AB Temsilcisi Borrell'den İsrail'e 'Lübnan' çıkışı
"Savaşı durdurun"
Tutuksuz sanıkların savunması başladı
'Yenidoğan' davasında 7. gün
ABD'den ateşkes açıklaması
'Kesin değil ama yakın'
Mansur Yavaş laf değil iş yapıyor
ABB'den öğrenci dostu uygulama: Gençlik sofraları
Fındığı bu sene bitirdi
Kahverengi kokarca büyük tehdit!
Beştepe'ye dair sorular cevapsız kaldı
Türkiye'yi ilgilendiren bir şey de çıkmadı!
İklim zirvesi milletin bütçesini yedi bitirdi
Buğday sıkıntısı kapıda mı?
Hububatta bu yıl kriz büyük
BTP liderinden Çayırhan işçilerine destek
‘Enerji vatandır vatan satılmaz’
AKP ve MHP, Türkiye’nin gerçek düşmanını perdeliyor
BTP Lideri Hüseyin Baş'ın sorusunu sorayım
Sakin faiz inmesinmiş!
Patronlar ceplerini düşünüyor
Hükümet feryatları kulak ardı ediyor
Paslanmaza ek vergi sanayiciyi bunaltıyor
Geri postalamaya başladı!
Ülke nüfusu 7 milyon, göçmen sayısı 2.5 milyon
CHP'li Gürer: Şeker ithalatına ihtiyaç yok
"İhtiyaç olmadığı halde ithalat yapıldı"
Elon Musk'tan İngiltere'ye dikkat çekici suçlama
"Zalim bir polis devleti"
AB Temsilcisi Borrell'den İsrail'e 'Lübnan' çıkışı
"Savaşı durdurun"
Tutuksuz sanıkların savunması başladı
'Yenidoğan' davasında 7. gün
ABD'den ateşkes açıklaması
'Kesin değil ama yakın'
Mansur Yavaş laf değil iş yapıyor
ABB'den öğrenci dostu uygulama: Gençlik sofraları
Fındığı bu sene bitirdi
Kahverengi kokarca büyük tehdit!
Beştepe'ye dair sorular cevapsız kaldı
Türkiye'yi ilgilendiren bir şey de çıkmadı!
İklim zirvesi milletin bütçesini yedi bitirdi
Buğday sıkıntısı kapıda mı?
Hububatta bu yıl kriz büyük
BTP liderinden Çayırhan işçilerine destek
‘Enerji vatandır vatan satılmaz’
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.