1980’lerde Amerikalı Stratejistlerin ortaya koyduğu “Yeşil Kuşak” projesinin ikinci etabı olan BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) Ortadoğu’da yapılanmaya hızla devam ediyor. Gafil Müslüman Araplar Ellerinde Hıristiyan Batılı Ağabeylerinin verdikleri yazılı senaryoyu aynen uyguluyorlar.
Yıllarca İslam’ın bayraktarı olarak lanse edilen İhvan-ı Müslim’in, iktidara geldiğinin hemen ertesi Mısırlı Hıristiyan düşünürü Abdulmesih’i kendine danışman olarak atadı. Amaç Hıristiyan Müslüman kardeşliği mantığıyla Müslüman Mısır’da da diyalog sürecini hızlandırmak.
Suriye’de senaryoyu Şii-Sünni kardeşleri dinli-dinsiz ayırımıyla birbirine düşürmek şeklinde yazdılar. Dörtbir yandan topladıkları sözde mücahitleri eline silah tutuşturarak Suriyeli askerlerin önüne koydular. Onların Alevi olduğunu, dinleri olmadığını iddia ederek katledilmelerini istediler. Bu askerler bölgelerinde Şii ve Sünni dünyasında çok tazim gören Zatların Kabirlerine şu zamana kadar zerre halel getirmeden muhafaza ettiler. İmam Hüseyin ve Ailesini, Seyyide Zeynep Annemizi, Yahya Nebiyi, Peygamber Eşlerini, Muhiddin-i Arabi Hz.lerinin kabirlerini her gün misk kokularıyla yıkayıp süsleyen, tertemiz tutan Suriye idaresi ve buraları muhafaza eden Suriye Askeridir.
Libya’da Kaddafiyi İslam adına alaşağı edenler bugün İslam’ı temsil eden simgeleri yıkmaya başladılar.Burada ilginç bir nükteyi vurgulamak istiyorum.
Libya’nın ulusal Kurtuluş Savaşının çok ünlü bir kumandanı vardır.Çoğumuz filmini izlemişizdir.Ömer Muhtar adındaki bu zat hem direnişçi hem de Sunusiyye adındaki Tasavvufi yolun Terbiyecisiydi.Bu alim ve Fazıl zat General Grasiyani komutasındaki İtalyan kuvvetlerini bir avuç imanlı ve ehl-i tasavvuf kadrosuyla hezimete uğratmıştı.
O günden bu yana Tasavvuf Libya’da hem ulusal bilincin ortak paydası hem de Batılı Emperyalistlere karşı bir onurlu duruş hareketidir. Ancak Kaddafi sonrası bazı Arap mihraklarca desteklenen gruplar direkt olarak Tasavvufu bilinci Libya’da yol etmek istiyorlar…
Arap Baharıyla liderlerini linç edenler, şimdi de Tasavvuf büyüklerinin kabirlerini hedef aldılar. Özellikle de İtalyanlara haddini bildiren Sunusilikten hınç alırcasına, bu yolun büyüklerinin kabirlerine saldırıyorlar. Bu yerler ehl-i zikir Libyalıların sık sık toplandıkları ve Allah’ı coşkuyla zikrettikleri mekanlar iken bugün sırtlanlaşmış insanların avlandıkları yer. Onların Yezit’ten devraldıkları en büyük miras “nerede bir peygamberi koku varsa onu ört ve sahibini parçala.”
Bu saldırıyı düzenleyenler sık sık değişik ülkelerde sözde İslam ama özde Amerikan çıkarları için savaşan silahlı selefi savaşçılar. İçişleri Bakanı Fawzi Abdel Aal olayları görmezden gelerek, bu savaşçılarla savaşacak güçleri olmadığının bahanesini ortaya koydu. Yani iktidar da bu felaketin bir ortağı konumunda.
Zlitan’daki Şeyh Abdusselam al-Asmar İslam Merkezi, Trablus’taki Seydi Şahab Türbesi,Musurata’da Seydi Ahmet Zarog Türbesine saldırı düzenlediler. Öte yandan Unesco temsilcisi Irina Bokova”Eyvah dünya tarih mirası elden gidiyor” diyerek timsah gözyaşları döküyor.
Kaddafi’yi linç etmekle hala hınçları gitmeyen bu güruh türbeleri taş taş üstünde kalmayıncaya kadar tahrip ediyorlar.
Bu Batılı beslemelerin BOP kapsamındaki tüm ülkelerde tahrip ettikleri şey aynı: Milli duruşu engellemek, emperyalizme sadakat, Ehl-i Beyt sevdasını dindışı göstermek, Hak Dostlarının değil dirisine ölüsüne bile tahammül edememek, Hristiyanlara dost olmak...
Yıllarca İslam’ın bayraktarı olarak lanse edilen İhvan-ı Müslim’in, iktidara geldiğinin hemen ertesi Mısırlı Hıristiyan düşünürü Abdulmesih’i kendine danışman olarak atadı. Amaç Hıristiyan Müslüman kardeşliği mantığıyla Müslüman Mısır’da da diyalog sürecini hızlandırmak.
Suriye’de senaryoyu Şii-Sünni kardeşleri dinli-dinsiz ayırımıyla birbirine düşürmek şeklinde yazdılar. Dörtbir yandan topladıkları sözde mücahitleri eline silah tutuşturarak Suriyeli askerlerin önüne koydular. Onların Alevi olduğunu, dinleri olmadığını iddia ederek katledilmelerini istediler. Bu askerler bölgelerinde Şii ve Sünni dünyasında çok tazim gören Zatların Kabirlerine şu zamana kadar zerre halel getirmeden muhafaza ettiler. İmam Hüseyin ve Ailesini, Seyyide Zeynep Annemizi, Yahya Nebiyi, Peygamber Eşlerini, Muhiddin-i Arabi Hz.lerinin kabirlerini her gün misk kokularıyla yıkayıp süsleyen, tertemiz tutan Suriye idaresi ve buraları muhafaza eden Suriye Askeridir.
Libya’da Kaddafiyi İslam adına alaşağı edenler bugün İslam’ı temsil eden simgeleri yıkmaya başladılar.Burada ilginç bir nükteyi vurgulamak istiyorum.
Libya’nın ulusal Kurtuluş Savaşının çok ünlü bir kumandanı vardır.Çoğumuz filmini izlemişizdir.Ömer Muhtar adındaki bu zat hem direnişçi hem de Sunusiyye adındaki Tasavvufi yolun Terbiyecisiydi.Bu alim ve Fazıl zat General Grasiyani komutasındaki İtalyan kuvvetlerini bir avuç imanlı ve ehl-i tasavvuf kadrosuyla hezimete uğratmıştı.
O günden bu yana Tasavvuf Libya’da hem ulusal bilincin ortak paydası hem de Batılı Emperyalistlere karşı bir onurlu duruş hareketidir. Ancak Kaddafi sonrası bazı Arap mihraklarca desteklenen gruplar direkt olarak Tasavvufu bilinci Libya’da yol etmek istiyorlar…
Arap Baharıyla liderlerini linç edenler, şimdi de Tasavvuf büyüklerinin kabirlerini hedef aldılar. Özellikle de İtalyanlara haddini bildiren Sunusilikten hınç alırcasına, bu yolun büyüklerinin kabirlerine saldırıyorlar. Bu yerler ehl-i zikir Libyalıların sık sık toplandıkları ve Allah’ı coşkuyla zikrettikleri mekanlar iken bugün sırtlanlaşmış insanların avlandıkları yer. Onların Yezit’ten devraldıkları en büyük miras “nerede bir peygamberi koku varsa onu ört ve sahibini parçala.”
Bu saldırıyı düzenleyenler sık sık değişik ülkelerde sözde İslam ama özde Amerikan çıkarları için savaşan silahlı selefi savaşçılar. İçişleri Bakanı Fawzi Abdel Aal olayları görmezden gelerek, bu savaşçılarla savaşacak güçleri olmadığının bahanesini ortaya koydu. Yani iktidar da bu felaketin bir ortağı konumunda.
Zlitan’daki Şeyh Abdusselam al-Asmar İslam Merkezi, Trablus’taki Seydi Şahab Türbesi,Musurata’da Seydi Ahmet Zarog Türbesine saldırı düzenlediler. Öte yandan Unesco temsilcisi Irina Bokova”Eyvah dünya tarih mirası elden gidiyor” diyerek timsah gözyaşları döküyor.
Kaddafi’yi linç etmekle hala hınçları gitmeyen bu güruh türbeleri taş taş üstünde kalmayıncaya kadar tahrip ediyorlar.
Bu Batılı beslemelerin BOP kapsamındaki tüm ülkelerde tahrip ettikleri şey aynı: Milli duruşu engellemek, emperyalizme sadakat, Ehl-i Beyt sevdasını dindışı göstermek, Hak Dostlarının değil dirisine ölüsüne bile tahammül edememek, Hristiyanlara dost olmak...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hakan Rona / diğer yazıları
- Güneydoğu'ya huzur ancak MEM'le gelir / 09.04.2013
- Kerry'nin ziyaretinin anlamı ne? / 06.04.2013
- Milli olmayan ekonomi, şirketleri iflasa sürüklüyor / 05.04.2013
- Milli çizgiden uzaklaşan Türk dış politikası / 07.03.2013
- Moskova'nın orta yerinde baharı yaşadık / 05.03.2013
- Milli Kahramanlarımız programlarına sosyal bir okuma / 19.02.2013
- Güneydoğu Asya ekonomileri ve Milli Ekonomi Modeli / 28.12.2012
- Tam bağımsız devlet, hür millet ve adalet / 27.12.2012
- Arap dünyasının Truva atı: “Müslüman Kardeşler” / 17.10.2012
- Amerikan askeri ne amaçla Türkiye’de / 14.10.2012
- Kerry'nin ziyaretinin anlamı ne? / 06.04.2013
- Milli olmayan ekonomi, şirketleri iflasa sürüklüyor / 05.04.2013
- Milli çizgiden uzaklaşan Türk dış politikası / 07.03.2013
- Moskova'nın orta yerinde baharı yaşadık / 05.03.2013
- Milli Kahramanlarımız programlarına sosyal bir okuma / 19.02.2013
- Güneydoğu Asya ekonomileri ve Milli Ekonomi Modeli / 28.12.2012
- Tam bağımsız devlet, hür millet ve adalet / 27.12.2012
- Arap dünyasının Truva atı: “Müslüman Kardeşler” / 17.10.2012
- Amerikan askeri ne amaçla Türkiye’de / 14.10.2012