Türk olmakla övünürüz, bir 'Türk Askeri' olmakla da gurur duyarız ve bunun için çok da haklı sebeplerimiz vardır öyle ki; dünyanın herhangi bir köşesindeki mazlum "Türkler yardım için geldi mi" diye bekler; başka bir deyimle Türk olmak "Allah'ın yardımına vesile" olmak demektir.
Tarih sahnesinde adı yazılı 16 büyük Türk devleti bulunur malumunuz ve hepsi de yüzyıllar boyu hüküm sürmüş yeryüzüne şekil vermişlerdir. Cumhurbaşkanlığı Forsu'nda da hepsine ayrı bir yıldız ayrılmıştır.
16 büyük Türk devleti ile övünürüz ama ne hikmetse 16 Türk Devleti'nin nasıl yıkıldığı ile pek de ilgilenmeyiz, hâlbuki asıl dikkat edilmesi gereken bu olmalıdır ki 17. devletimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin Alsancak'ı kıyamet sabahına kadar dalgalanmaya devam etsin.
1, 2, 3, 4- Büyük Hunlar, Batı Hunlar, Avrupa Hunları ve Akhunlar (MÖ220-552):
Büyük Hun İmparatorluğu'nda Çinlilerin kışkırtmaları sonucu iç karışıklıklar ve ayaklanmalar çıkmış, devlet Doğu ve Batı Hunlar adı altında ikiye ayrıldıktan sonra birbirleriyle savaşarak güçsüz düşmüşlerdir. Doğu Hunlar daha sonra aile arasındaki siyasi çekişmeler sebebiyle Kuzey ve Güney Hunlar diye tekrar ikiye ayrılmış ve zayıflayan her iki devleti de Çinliler kolayca yıkmışlardır.
Batıya göç sonrasında kurulan Avrupa Hun İmparatorluğu da saltanat mücadeleleri ile zayıflamış ve iç isyanlarla da dağılma sürecine girmiştir.
Güneye göç ederek kurulan Akhun İmparatorluğu'nda yönetimdeki sıkıntılar sebebi ile iç karışıklıklar çıkmış ve kısa sürede dağılmışlardır.
5- Göktürkler (552-745):
Çinlilerin kışkırtmaları ile birlikte bazı Türk boyları devlete isyan etmiş ve iç ayaklanmalar baş göstermiştir. Doğu ve Batı Göktürkler olarak ikiye ayrılan iki Türk devleti birbiri ile de savaşarak zayıflamış ve her iki devlete Çinliler tarafından son verilmiştir.
6- Avarlar (565-835):
Başarısız İstanbul kuşatması sonrası Türk boyları arasındaki anlaşmazlıklar isyana dönüşmüş zayıflayan devlet Franklar tarafından yıkılmıştır.
7- Hazarlar (651-983):
Bazı Türk boylarının gücünü arttıran Slavlar tarafından işbirliğine zorlanması sonucu zayıflayarak parçalanmıştır.
8- Uygurlar (745-1368):
Yerleşik şehir hayatı ile birlikte ordusuna yeterince önem vermeyen Uygurlar yönetimdeki zaafiyetlerle birlikte iyice zayıflamış, Çinlilerin de tahriki ile bazı Türk boyları ayaklanmış ve sonrasında ise başka bir Türk boyu olan Kırgızlar devlet topraklarını ele geçirmiştir.
9- Karahanlılar (840-1212):
Kardeşler arasındaki taht kavgaları sebebi ile devlet zayıf düşmüş, iki kardeş arasında devlet ikiye bölünmüş ve Selçuklular tarafından yıkılmıştır.
10- Gazneliler (962-1183):
Kardeşler arasındaki taht kavgaları sonrasında Selçuklular tarafından zayıflatılmış ve Gurlular tarafından yıkılmıştır.
11- Selçuklular (1040-1157):
Kardeşler arasındaki iktidar kavgaları devleti önce güçsüzleştirmiş sonra iç isyanlara sebep olmuş ve Moğollar tarafından da yıkılmıştır.
12- Harzemşahlar (1097-1231):
Hanedan soyu arasındaki iç çatışmalar büyümüş ve zayıflayan devleti Ruslar yıkmıştır.
13- Altınordu (1236-1502):
Hanedan içi çekişmeler ile birlikte diğer komşu devletlerle olan başarısız mücadeleler sonrası zayıflayarak zaman içinde yok olmuştur.
14- Timurlar (1368-1501):
Timur Han sonrası başlayan kardeşler arası iktidar mücadelesi sonrasında devlet parçalanmıştır.
15- Babürler (1526-1858):
İngilizlerin desteği ile Hintliler tarafından desteklenen iç isyanlar ve ayaklanmalar sonucu devlet yönetimi zayıflamış ve kardeşler arasındaki mücadele sonrasında da yıkılma sürecine girmiştir.
16- Osmanlılar (1299-1923):
Devlet ekonomisinin Batı'dan ve Yahudi ailelerden alınan borçlarla ayakta tutulmaya çalışılması ile birlikte ekonomik zayıflama başlamış, dışa bağımlılık artmış ayrıca bunlara ilaveten zamanın gerisinde kalan devlet yönetimi anlayışı isyanları tetikleyerek diğer devletlerin Osmanlı toprakları üzerindeki ilgisini arttırmıştır.
(II. Abdülhamid Rothschild Ailesi'nden iki kez yüzde 4 faizle borç almış, borcu Türkiye Cumhuriyeti ödemiştir. Lozan Antlaşması'nda da bu borca ait maddeler bulunmaktadır).
15 Türk Devleti'nin birlik ruhundan uzaklaşılarak aile ya da hanedan vârisleri arasında çıkan taht kavgaları, bu kavgaların ya da iç ayaklanmaların diğer devletlerce desteklenmeleri sonucu zayıf düşerek yıkıldığını görmekteyiz. Askeri gücün kendisini ekonomik güce devrettiği günümüz dünyasına yaklaşıldığında ise Osmanlı Devleti'nin ise borçlanmalarla birlikte önce ekonomik olarak sonrasında ise her yönden zayıf düştüğüne şahit olmaktayız.
16 Türk devletinin yıkılış tarihi bize gösteriyor ki gerek Bağımsız Türkiye Partisi olarak gerekse Yeni Mesaj Ailesi olarak aslında ne kadar önemli doğrulara işaret etmekte ve aynı zamanda bu doğruların uygulamalarına yön çizmekteyiz.
Devletin iç huzurunu sağlayacak birlik ve beraberlik ruhu ancak ve ancak tanımının Hacı Bektaş Veli tarafından atıldığı "Türk Milleti" temelinde Ehl-i Beyt mayasına sarılmak ile olabilir.
Devletin ekonomik bağımsızlığı ise kapitalizm başta olmak üzere insanı adeta öğüten, devletleri köleleştiren tüm modellere reddederek paranın insan için var olduğu, insanın insan gibi yaşayacağı, devletin güçlü ama insanın değerli olduğu Milli Ekonomi Modeli ile mümkün olabilir.
Mevcut görünen tabloda "iflastan önce son çıkış" olarak tüm devlet yöneticilerimize ivedilikle 'Milli Ekonomi Modeli'nden destek almalarını ve modelin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş ile biraraya gelmelerini şiddetle tavsiye ediyorum ki 17. Devletimiz'in Alsancak'ı kıyamet sabahına kadar topraklarımız üzerinde kesintisiz dalgalanmaya devam etsin.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun!
Güzel bir değerlendirme yazısı... Elinize gönlünüze sağlık. İzninizle ilgili çalışmanızdan yeni kitap çalışmam da yararlanmak istiyorum...En iyi dileklerimle...
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020