Ülkemizde 150 bin kilometre kare arazimizi, yabancılar, gerek maden talanı vesilesiyle gerekse gayrı menkul olarak aldılar diyoruz ne medyadan ne toplumdan ses çıkmıyor.
Irak'ta 30 bin masum insan katledildi, sonra da Tel Afer de soydaşlarımız katlediliyor diyoruz ses seda yok.
ABD silah geçişi için 7 limanımızı ve 6 havaalanımızı kullanmaya başladı diyoruz yine ses seda yok.
Ekonomi çöktü, işçi, memur, köylü, sanayici yani toplumun % 95'i kan ağlıyor diyoruz yine tık yok.
Ne iç siyasette ne de dış siyasette Türk'e yakışır onurlu bir politika ortaya koyulmuyor diyoruz yine ses seda yok.
Yani bugüne kadar AKP hükümetinin elle tutulur gözle görülür hiçbir projesi ve icraatı yokken, aksine ülke karış karış satılırken, medyamız ve ondan etkilenen toplumumuz, tam olarak uçuruma giden Türkiye için IMF'nin, AB'nin ve ABD'nin iyiye gidiyor mesajlarını hep gündem ettiler.
Aslında burada gerek AB, IMF ve ABD, gerekse renkli medyamız doğru söylüyorlar Türkiye uçuruma doğru "iyi" gidiyor, ama milletimiz bunu yanlış anlıyor.
Ülkemizin Milli bütünlüğünden rahatsız olan bu güçler, AKP hükümetinin hızlandırdığı bu Sevr macerasında Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu, kapı arkalarında, zafer sarhoşluğu içinde kadehlerini tokuşturarak kutluyorlar.
Medyamız bütün bu Milli birlik ve beraberliğimizi tehdit eden mevzulara gözlerini ve kulaklarını kaparken, bir anda başlayan zina tartışmasıyla çalkalanmaya başladı.
Meğer medya mensupları ne kadar da zinaya düşkünmüş. Anladığım kadarıyla hemen hemen hepsi ailesini aldatıyormuş. Çünkü zinayı bu kadar savunmanın başka izahı olmaz.
Asıl tartışılması gereken konu ise bu tartışmaların çıkacağını bile bile niçin AKP hükümetinin böyle bir yasayı gündem ettiğidir. Değişik açılardan bunu irdeleyelim.
İç ve dış siyasette Türkiye'yi sarsan olaylar oluyor. Özellikle de Tel Afer katliamı ve işgali Türk milletini derinden yaraladı. AKP hükümetini Türk halkı önünde sıfırlayan bu tür olayları unutturmak, gündemi saptırmak için böyle suni bir gündem üretilmiş olabilir.
Konunun AB süreciyle alakası olabilir. AB'nin bizi almayacağını kör ve sağır sultan bile bilmektedir. Bunun dışındakilere diyeceğim bir şey yok. AB'nin böyle bir yasayı bahane ederek tarih vermeyeceğini bilerek masayı deviren taraf olma isteği olabilir. Belki böyle bir senaryo AB'nin bilgisi dahilinde de planlanmış olabilir.
Sayın Başbakan AB kapılarında dilenci gibi bir o tarafa, bir bu tarafa koşturuyorken, İtalyan Başbakanı Berlusconi ile katolik nikahla bağlandığını ifade ediyorken, Hıristiyan demokratlara üye oluyorken, nikah şahitliği yapacak kadar yakınmış gibi davranıyorken, arkasından da zina yasasını gündem etmesi çok ilginçtir. Bu ne perhiz bu lahana turşusu.
Sayın Başbakan da iyi biliyor ki AB böyle bir yasayı asla kabullenmeyecek. Zaten almayacaklar, ama bunun bahanesini AB'ye veriyor olabilir. Bunları iyi düşünmek lazım.
AKP yaptığı bütün icraatlarla tabanını büyük oranda küstürmüştür. Tabanına ben değişmedim, ama müsaade etmiyorlar mesajını vermiş olabilir. Tabii aklı selim olan milletimizi bu takiyye masalına hala inanacak kadar ahmak zannediyorlarsa.
Bu arada TCK yasasının diğer maddelerini de incelemek lazım. Medyada gündem edilmeyen gelecekte ülkemizi ve milletimizi daha zor koşullara iten bazı maddeler kabul edilmiş olabilir. Zina yasası da yem olarak sunulup, gündemi meşgul ederek, milletimizin asla kabullenmeyeceği bu maddeler onaylanmış olabilir.
Tezkeresiz ABD'ye geçiş hakkı, limanlarımızın ve hava alanlarımızın ABD'ye açılması, imar yasası, yabancılara toprak satın alma hakkının verilmesi, 30 bin kilise açılması gibi mevzularla sicili oldukça kirlenen AKP hükümetinin bu tür yollara tenezzül etmesine şaşırmamak lazım.
Yaptıkları yapacaklarının teminatı.
Artık milletimiz de iyi biliyor ki boş sözler bir şey ifade etmiyor.
Bundan sonra Türk Milletini küçük düşürmeyecek, onurlu ve proje sahibi liderleri destekleyeceklerini ifade ediyorlar.
Bazı vatandaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde "Daha önceki iktidarları çalışmadılar diye nasıl barajın altına indirdiysek, çalışmayan, vadinde durmayan hiçbir kişiyi o koltukta oturtmayız" diyorlar.
Her şeyden önemlisi proje sahibi tek lider Prof. Dr. Haydar Baş Beyi çok yakından takip ediyorlar, takdir ediyorlar ve ilk seçimde onu deneyeceklerini söylüyorlar.
"Zaten denenmeyen ve sicili temiz bir o kaldı" diyorlar.
Irak'ta 30 bin masum insan katledildi, sonra da Tel Afer de soydaşlarımız katlediliyor diyoruz ses seda yok.
ABD silah geçişi için 7 limanımızı ve 6 havaalanımızı kullanmaya başladı diyoruz yine ses seda yok.
Ekonomi çöktü, işçi, memur, köylü, sanayici yani toplumun % 95'i kan ağlıyor diyoruz yine tık yok.
Ne iç siyasette ne de dış siyasette Türk'e yakışır onurlu bir politika ortaya koyulmuyor diyoruz yine ses seda yok.
Yani bugüne kadar AKP hükümetinin elle tutulur gözle görülür hiçbir projesi ve icraatı yokken, aksine ülke karış karış satılırken, medyamız ve ondan etkilenen toplumumuz, tam olarak uçuruma giden Türkiye için IMF'nin, AB'nin ve ABD'nin iyiye gidiyor mesajlarını hep gündem ettiler.
Aslında burada gerek AB, IMF ve ABD, gerekse renkli medyamız doğru söylüyorlar Türkiye uçuruma doğru "iyi" gidiyor, ama milletimiz bunu yanlış anlıyor.
Ülkemizin Milli bütünlüğünden rahatsız olan bu güçler, AKP hükümetinin hızlandırdığı bu Sevr macerasında Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu, kapı arkalarında, zafer sarhoşluğu içinde kadehlerini tokuşturarak kutluyorlar.
Medyamız bütün bu Milli birlik ve beraberliğimizi tehdit eden mevzulara gözlerini ve kulaklarını kaparken, bir anda başlayan zina tartışmasıyla çalkalanmaya başladı.
Meğer medya mensupları ne kadar da zinaya düşkünmüş. Anladığım kadarıyla hemen hemen hepsi ailesini aldatıyormuş. Çünkü zinayı bu kadar savunmanın başka izahı olmaz.
Asıl tartışılması gereken konu ise bu tartışmaların çıkacağını bile bile niçin AKP hükümetinin böyle bir yasayı gündem ettiğidir. Değişik açılardan bunu irdeleyelim.
İç ve dış siyasette Türkiye'yi sarsan olaylar oluyor. Özellikle de Tel Afer katliamı ve işgali Türk milletini derinden yaraladı. AKP hükümetini Türk halkı önünde sıfırlayan bu tür olayları unutturmak, gündemi saptırmak için böyle suni bir gündem üretilmiş olabilir.
Konunun AB süreciyle alakası olabilir. AB'nin bizi almayacağını kör ve sağır sultan bile bilmektedir. Bunun dışındakilere diyeceğim bir şey yok. AB'nin böyle bir yasayı bahane ederek tarih vermeyeceğini bilerek masayı deviren taraf olma isteği olabilir. Belki böyle bir senaryo AB'nin bilgisi dahilinde de planlanmış olabilir.
Sayın Başbakan AB kapılarında dilenci gibi bir o tarafa, bir bu tarafa koşturuyorken, İtalyan Başbakanı Berlusconi ile katolik nikahla bağlandığını ifade ediyorken, Hıristiyan demokratlara üye oluyorken, nikah şahitliği yapacak kadar yakınmış gibi davranıyorken, arkasından da zina yasasını gündem etmesi çok ilginçtir. Bu ne perhiz bu lahana turşusu.
Sayın Başbakan da iyi biliyor ki AB böyle bir yasayı asla kabullenmeyecek. Zaten almayacaklar, ama bunun bahanesini AB'ye veriyor olabilir. Bunları iyi düşünmek lazım.
AKP yaptığı bütün icraatlarla tabanını büyük oranda küstürmüştür. Tabanına ben değişmedim, ama müsaade etmiyorlar mesajını vermiş olabilir. Tabii aklı selim olan milletimizi bu takiyye masalına hala inanacak kadar ahmak zannediyorlarsa.
Bu arada TCK yasasının diğer maddelerini de incelemek lazım. Medyada gündem edilmeyen gelecekte ülkemizi ve milletimizi daha zor koşullara iten bazı maddeler kabul edilmiş olabilir. Zina yasası da yem olarak sunulup, gündemi meşgul ederek, milletimizin asla kabullenmeyeceği bu maddeler onaylanmış olabilir.
Tezkeresiz ABD'ye geçiş hakkı, limanlarımızın ve hava alanlarımızın ABD'ye açılması, imar yasası, yabancılara toprak satın alma hakkının verilmesi, 30 bin kilise açılması gibi mevzularla sicili oldukça kirlenen AKP hükümetinin bu tür yollara tenezzül etmesine şaşırmamak lazım.
Yaptıkları yapacaklarının teminatı.
Artık milletimiz de iyi biliyor ki boş sözler bir şey ifade etmiyor.
Bundan sonra Türk Milletini küçük düşürmeyecek, onurlu ve proje sahibi liderleri destekleyeceklerini ifade ediyorlar.
Bazı vatandaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde "Daha önceki iktidarları çalışmadılar diye nasıl barajın altına indirdiysek, çalışmayan, vadinde durmayan hiçbir kişiyi o koltukta oturtmayız" diyorlar.
Her şeyden önemlisi proje sahibi tek lider Prof. Dr. Haydar Baş Beyi çok yakından takip ediyorlar, takdir ediyorlar ve ilk seçimde onu deneyeceklerini söylüyorlar.
"Zaten denenmeyen ve sicili temiz bir o kaldı" diyorlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025