Almanya'nın en önemli kent merkezlerinden Frankfurt'ta Volkan isimli, zihinsel engelli bir gencimize referandum için oy kullandırılmış.
Bu yazının kaleme alındığı sırada referandum sonuçları belli değilse de sonuçta başlıktaki soruya cevap aranması gerekir.
Soruyu anayasal çerçevede genişleterek soralım: Zihinsel engellilerin seçme hakkı var mı?
Türkiye de dahil 138 devletin taraf olduğu, 2008 yılında yürürlüğe giren, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'nin 1.maddesi engellileri "diğer bireylerle eşit koşullar altında topluma tam ve etkin bir şekilde katılmalarının önünde engel teşkil eden uzun süreli fiziksel, zihinsel, düşünsel ya da algısal bozukluğu bulunan kişiler" olarak tanımlıyor. Bu tanım çerçevesinde zihinsel yetersizliği bulunanlar engelli statüsüne giriyor. Anılan sözleşme, taraf devletlere engellilerin ayrımcılığa uğramasını önlemek ve bu kişilerin toplumsal ve siyasi yaşama katılmasını sağlamak bağlamında birçok yükümlülük getirmekte. Bu çerçevede, zihinsel engellilerin siyasi haklarını, bu bağlamda da özellikle seçme ve seçilme hakkını kullanıp kullanamayacağı, özgürlükler hukuku açısından tartışmalı bir konu haline gelmektedir.
Demokrasi kuramında yönetime katılan bireylerin tam bir bilinçle donatılmış oldukları ve siyasi tercihlerini yaparken akıllı davrandıkları temel bir ilke olarak kabul edilir. Dolayısıyla, yurttaşlar topluluğunun bu nitelikleri taşımayan üyelerinin siyasi haklarının kısıtlanmasına cevaz verilir. Bu bağlamda, siyasi hakları kullanmanın, vatandaşlık ve ikamet koşulları yanında belli bir yaşa (genellikle 18 yaş) erişme koşuluna da bağlanması yaygın bir uygulamadır. Ergin olmayanların siyasi hakları kullanmamasının nedeni, bunların henüz zihinsel yetilerini tam olarak kazanmamış oldukları varsayımıdır.
Aynı genel nitelikte bir varsayımı zihinsel engelli bireyler için de ileri sürmek, bunların zihinsel yetersizlik nedeniyle siyasi haklardan mahrum bırakılması gerektiğini savunmak ilk anda makul bir iddia olarak görünüyor. Ne var ki, özgürlükler hukukunun gelişim sürecinde engelliler kategorisinin, bu bağlamda da zihinsel engellilerin bir hak öznesi olarak ortaya çıkması, bu grup içinde yer alanların genel bir sınırlama yoluyla siyasi haklarından mahrum bırakılmasını tartışmalı hale getiriyor.
Venedik Komisyonu olarak da adlandırılan "Hukuk Aracılığıyla Demokrasi için Avrupa Komisyonu"nun seçimlere ilişkin temel ilkeleri tanımladığı 23 Mayıs 2003 tarihli ve 190/2002 sayılı Görüş'ünde, zihinsel yetersizlik, seçme ve seçilme hakkı açısından meşru bir sınırlama sebebi sayılıyor. Ne var ki, bu nedene dayalı olarak yapılacak sınırlamaların koşullarının bir yasal düzenlemeyle ve oranlılık ilkesi gözetilerek belirlenmesi gerektiği, zihinsel yetersizliğin tespitinin ancak bir mahkeme kararıyla mümkün olabileceği ifade ediliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Alajos Kiss - Macaristan davasında aldığı karar da bu yoldadır.
Ülkemizde duruma bakalım;
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 8.maddesi uyarınca "kısıtlı olanlar" seçmen olamaz. Medeni Kanun'un 405.maddesi de "akıl hastalığı veya akıl zayıflığı" durumlarını kısıtlığa yol açacak nedenler arasında sayıyor. Akıl hastalığı ya da akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlananların seçmen olamayacağı kuralı 2004 yılında bir Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararına da konu oldu ve bu düzenlemeye dayanılarak bir seçim geçersiz sayıldı. Çorum'un Uğurludağ ilçesinde 28 Mart 2004 tarihinde yapılan yerel seçimlerde, belediye başkanlığını kazanan adayla seçimde ikinci sırada gelen aday arasında sadece 1 oy fark olması ve "akıl hastalığı veya akıl yetersizliği gerekçesiyle kısıtlı olan bazı kişilerin bu seçimde oy kullandığının tespit edilmesi nedeniyle, YSK seçimleri iptal etmiş ve yenilemiştir.
3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun'un 6.maddesi de "oy kullanma yeterliği" aramaktadır.
Almanya'daki olayı bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Bu yazının kaleme alındığı sırada referandum sonuçları belli değilse de sonuçta başlıktaki soruya cevap aranması gerekir.
Soruyu anayasal çerçevede genişleterek soralım: Zihinsel engellilerin seçme hakkı var mı?
Türkiye de dahil 138 devletin taraf olduğu, 2008 yılında yürürlüğe giren, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'nin 1.maddesi engellileri "diğer bireylerle eşit koşullar altında topluma tam ve etkin bir şekilde katılmalarının önünde engel teşkil eden uzun süreli fiziksel, zihinsel, düşünsel ya da algısal bozukluğu bulunan kişiler" olarak tanımlıyor. Bu tanım çerçevesinde zihinsel yetersizliği bulunanlar engelli statüsüne giriyor. Anılan sözleşme, taraf devletlere engellilerin ayrımcılığa uğramasını önlemek ve bu kişilerin toplumsal ve siyasi yaşama katılmasını sağlamak bağlamında birçok yükümlülük getirmekte. Bu çerçevede, zihinsel engellilerin siyasi haklarını, bu bağlamda da özellikle seçme ve seçilme hakkını kullanıp kullanamayacağı, özgürlükler hukuku açısından tartışmalı bir konu haline gelmektedir.
Demokrasi kuramında yönetime katılan bireylerin tam bir bilinçle donatılmış oldukları ve siyasi tercihlerini yaparken akıllı davrandıkları temel bir ilke olarak kabul edilir. Dolayısıyla, yurttaşlar topluluğunun bu nitelikleri taşımayan üyelerinin siyasi haklarının kısıtlanmasına cevaz verilir. Bu bağlamda, siyasi hakları kullanmanın, vatandaşlık ve ikamet koşulları yanında belli bir yaşa (genellikle 18 yaş) erişme koşuluna da bağlanması yaygın bir uygulamadır. Ergin olmayanların siyasi hakları kullanmamasının nedeni, bunların henüz zihinsel yetilerini tam olarak kazanmamış oldukları varsayımıdır.
Aynı genel nitelikte bir varsayımı zihinsel engelli bireyler için de ileri sürmek, bunların zihinsel yetersizlik nedeniyle siyasi haklardan mahrum bırakılması gerektiğini savunmak ilk anda makul bir iddia olarak görünüyor. Ne var ki, özgürlükler hukukunun gelişim sürecinde engelliler kategorisinin, bu bağlamda da zihinsel engellilerin bir hak öznesi olarak ortaya çıkması, bu grup içinde yer alanların genel bir sınırlama yoluyla siyasi haklarından mahrum bırakılmasını tartışmalı hale getiriyor.
Venedik Komisyonu olarak da adlandırılan "Hukuk Aracılığıyla Demokrasi için Avrupa Komisyonu"nun seçimlere ilişkin temel ilkeleri tanımladığı 23 Mayıs 2003 tarihli ve 190/2002 sayılı Görüş'ünde, zihinsel yetersizlik, seçme ve seçilme hakkı açısından meşru bir sınırlama sebebi sayılıyor. Ne var ki, bu nedene dayalı olarak yapılacak sınırlamaların koşullarının bir yasal düzenlemeyle ve oranlılık ilkesi gözetilerek belirlenmesi gerektiği, zihinsel yetersizliğin tespitinin ancak bir mahkeme kararıyla mümkün olabileceği ifade ediliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Alajos Kiss - Macaristan davasında aldığı karar da bu yoldadır.
Ülkemizde duruma bakalım;
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 8.maddesi uyarınca "kısıtlı olanlar" seçmen olamaz. Medeni Kanun'un 405.maddesi de "akıl hastalığı veya akıl zayıflığı" durumlarını kısıtlığa yol açacak nedenler arasında sayıyor. Akıl hastalığı ya da akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlananların seçmen olamayacağı kuralı 2004 yılında bir Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararına da konu oldu ve bu düzenlemeye dayanılarak bir seçim geçersiz sayıldı. Çorum'un Uğurludağ ilçesinde 28 Mart 2004 tarihinde yapılan yerel seçimlerde, belediye başkanlığını kazanan adayla seçimde ikinci sırada gelen aday arasında sadece 1 oy fark olması ve "akıl hastalığı veya akıl yetersizliği gerekçesiyle kısıtlı olan bazı kişilerin bu seçimde oy kullandığının tespit edilmesi nedeniyle, YSK seçimleri iptal etmiş ve yenilemiştir.
3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun'un 6.maddesi de "oy kullanma yeterliği" aramaktadır.
Almanya'daki olayı bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Yorumlar
Cevdet kahraman
Zihinsel engelin derecesi hafif orta ağır olarak belirlenir ülkenin %40 hafif engelli zaten IQ 70 altında bir sürü adam var neye göre belirleniyor.
Zihinsel engelin derecesi hafif orta ağır olarak belirlenir ülkenin %40 hafif engelli zaten IQ 70 altında bir sürü adam var neye göre belirleniyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023