Sonunda Anadoluma yeniden kavuştum, bir kaç haftadan beri ratahatsızlandığım için gezilerime bir süre ara vermek zorunda kalmıştım ama hasretim o kadar depreşti ki, hastalık mastalık dinlemeden yeniden düştüm yollara, soluğu bu kez Kütahya'da aldım.
Evliya Çelebi'nin memleketi olarak bilinen bu çini diyarında üç gün hiç ara vermeden gezdim dolaştım. Meğer ne zengin bir kültürü varmış Kütahya'nın. Binbir derde deva kaplıcalarından dünyanın ilk borsasının bu bölgede kurulmasına, görkemli tarihi evlerinden kurtuluş savaşını neticelendiren Dumlupınar muharebesinin bu ilimizde gerçekleşmesine, yine bundan asırlarca evvel dünyanın ilk toplu iş sözleşmesinin bu ilimiz hudutlarında imzalanmasına varıncaya kadar daha bir çok kültürel değere sahip ilimizi, doğrusu yeterince tanımıyormuşuz.
Tabii bütün bunları bilmek için illada Kütahya'ya gitmeye gerek yok. Ben size bütün bunları, çektiğim o güzel görüntüler eşliğinde, ilerki günlerde yayınlanacak Seyyah programında anlatmaya çalışacağım.
Şimdi gelelim size asıl anlatmak istediğim şeye... Kütahya'nın bir belediye başkanı var ki sormayın. Bundan bir kaç yıl önce sözümona Avrupa Birliği bu belediyemize AB şehri olma unvanı vermiş. Bu başkan da apar topar AB bayrağını almış büyük bir gururla belediye binasının önüne çekmiş. Tabii halk bu durumdan oldukça rahatsız.
Bilirsiniz beni, gün görmüş geçirmiş yaşlı amcalarımla, ninelerimle sohbet etmeyi, onlarla eskilerden konuşmayı çok severim. Kütahya'nın sokaklarını gezerken yine böyle bir amca ile karşılaştım, amcamın adı Mustafa. Oldukca dinç olan Mustafa amcaya belediyenin önünde dalgalanan AB bayrağının hikmetini sordum, sen misin soran, açtı ağzını yumdu gözünü Mustafa amca, "Evladım biz burada zamanında düşman bayrağının dalgalandığını görmüştük ve ne mücadeleler vererek Dumlupınar'da o dalgalanan bayrağın sahibi düşmanı bozguna uğrattık ve bu topraklardan söküp attık, ama şimdi bunlara ne oluyor da Türk bayrağının yanına bizimle Dumlupınar'da çarpışan düşman birliklerinin bayrağını asıyorlar anlayamadım, yoksa yine işgal altında mıyız?" diyerek şaşkınlığını ifade ediyordu.
Başkanın vukuatı yalnız bununla bitmiyor. Bu bizim (mi bilmiyorum ama) başkan geçtiğimiz aylarda Kütahya'da bir kilisenin tamiri için, gitmiş Rum Ortodoks patriğinden para istemiş. Kütahyalılar "yok artık bu kadar da olmaz" diyerek, başkana her türlü baskıyı yapmış ve başkanı bu fikrinden caydırmışlar. Peki, başkan faliyetlerine ara vermiş mi? Hayır, AB'nin kapısında almış bu kez soluğu. Bilmem kaç milyon euro hibe istemiş AB'den. AB de "Nasıl olsa Kütahya bizim sınırlarımız içinde, resmi olmasa da bayrağımız belediye binasının önünde dalgalanıyor" diyerek başkanın istediği hibeyi vermiş ama karşılığında belediyeden daha neler isteyecek, orası bize karanlık.
Biz başkanı burdan uyarıyoruz. Kütahyalılar size oldukça kızgın sayın başkan, belediyenin önünden geçen herkes, AB'nin bayrağını dalgalanırken gördükçe, iyiden iyiye sinirleniyorlar. Çevrenizdeki bazı yağdanlıklardan kurtulup, biraz da halka kulak verirseniz ne demeye çalıştığımızı çok daha iyi anlarsınız, iyisimi siz, o bayrağı bir an evvel belediyenin önünden indirin ve öncelikle yapmanız gereken doğalgaz çalışmasını hızlandırın. Halk şu anda resmen karbondioksit soluyor ve Kütahya kalesinin burçları adeta mezbelelik durumunda bir an evvel yolunun ve çevre düzenlemesinin yapılması gerekiyor. Kuyumcular çarşısı ise tam bir rezalet, bilmem orayı gezme imkanınız oldu mu sayın başkan, oradaki esnaf resmen kan ağlıyor. Bu arada aynı yerde tarihi bir bedestenimiz var, içine girmeye korkarsınız, gerçi siz şimdi burası ile ilgili topu Vakıflar Genel Müdürlüğüne atacaksınız ama hemen şunu hatırlatırım; o tamir etmeye çalıştığınız ve çekinmeden Ortodoks patriğinden tamir parası istediğiniz kilise de Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı değil mi? Aynı şekilde Germiyan sokağında yıkılmak üzere olan tarihi Kütahya evlerinin restorasyon çalışmalarına siz de el atarsanız eminim Kütahya'ya daha çok faydalı olmuş olursunuz.
Kütahya'daki izlenimlerime devam edeceğim, bakın daha nelerle karşılaştım.
NEVZAT YILDIRIM
Evliya Çelebi'nin memleketi olarak bilinen bu çini diyarında üç gün hiç ara vermeden gezdim dolaştım. Meğer ne zengin bir kültürü varmış Kütahya'nın. Binbir derde deva kaplıcalarından dünyanın ilk borsasının bu bölgede kurulmasına, görkemli tarihi evlerinden kurtuluş savaşını neticelendiren Dumlupınar muharebesinin bu ilimizde gerçekleşmesine, yine bundan asırlarca evvel dünyanın ilk toplu iş sözleşmesinin bu ilimiz hudutlarında imzalanmasına varıncaya kadar daha bir çok kültürel değere sahip ilimizi, doğrusu yeterince tanımıyormuşuz.
Tabii bütün bunları bilmek için illada Kütahya'ya gitmeye gerek yok. Ben size bütün bunları, çektiğim o güzel görüntüler eşliğinde, ilerki günlerde yayınlanacak Seyyah programında anlatmaya çalışacağım.
Şimdi gelelim size asıl anlatmak istediğim şeye... Kütahya'nın bir belediye başkanı var ki sormayın. Bundan bir kaç yıl önce sözümona Avrupa Birliği bu belediyemize AB şehri olma unvanı vermiş. Bu başkan da apar topar AB bayrağını almış büyük bir gururla belediye binasının önüne çekmiş. Tabii halk bu durumdan oldukça rahatsız.
Bilirsiniz beni, gün görmüş geçirmiş yaşlı amcalarımla, ninelerimle sohbet etmeyi, onlarla eskilerden konuşmayı çok severim. Kütahya'nın sokaklarını gezerken yine böyle bir amca ile karşılaştım, amcamın adı Mustafa. Oldukca dinç olan Mustafa amcaya belediyenin önünde dalgalanan AB bayrağının hikmetini sordum, sen misin soran, açtı ağzını yumdu gözünü Mustafa amca, "Evladım biz burada zamanında düşman bayrağının dalgalandığını görmüştük ve ne mücadeleler vererek Dumlupınar'da o dalgalanan bayrağın sahibi düşmanı bozguna uğrattık ve bu topraklardan söküp attık, ama şimdi bunlara ne oluyor da Türk bayrağının yanına bizimle Dumlupınar'da çarpışan düşman birliklerinin bayrağını asıyorlar anlayamadım, yoksa yine işgal altında mıyız?" diyerek şaşkınlığını ifade ediyordu.
Başkanın vukuatı yalnız bununla bitmiyor. Bu bizim (mi bilmiyorum ama) başkan geçtiğimiz aylarda Kütahya'da bir kilisenin tamiri için, gitmiş Rum Ortodoks patriğinden para istemiş. Kütahyalılar "yok artık bu kadar da olmaz" diyerek, başkana her türlü baskıyı yapmış ve başkanı bu fikrinden caydırmışlar. Peki, başkan faliyetlerine ara vermiş mi? Hayır, AB'nin kapısında almış bu kez soluğu. Bilmem kaç milyon euro hibe istemiş AB'den. AB de "Nasıl olsa Kütahya bizim sınırlarımız içinde, resmi olmasa da bayrağımız belediye binasının önünde dalgalanıyor" diyerek başkanın istediği hibeyi vermiş ama karşılığında belediyeden daha neler isteyecek, orası bize karanlık.
Biz başkanı burdan uyarıyoruz. Kütahyalılar size oldukça kızgın sayın başkan, belediyenin önünden geçen herkes, AB'nin bayrağını dalgalanırken gördükçe, iyiden iyiye sinirleniyorlar. Çevrenizdeki bazı yağdanlıklardan kurtulup, biraz da halka kulak verirseniz ne demeye çalıştığımızı çok daha iyi anlarsınız, iyisimi siz, o bayrağı bir an evvel belediyenin önünden indirin ve öncelikle yapmanız gereken doğalgaz çalışmasını hızlandırın. Halk şu anda resmen karbondioksit soluyor ve Kütahya kalesinin burçları adeta mezbelelik durumunda bir an evvel yolunun ve çevre düzenlemesinin yapılması gerekiyor. Kuyumcular çarşısı ise tam bir rezalet, bilmem orayı gezme imkanınız oldu mu sayın başkan, oradaki esnaf resmen kan ağlıyor. Bu arada aynı yerde tarihi bir bedestenimiz var, içine girmeye korkarsınız, gerçi siz şimdi burası ile ilgili topu Vakıflar Genel Müdürlüğüne atacaksınız ama hemen şunu hatırlatırım; o tamir etmeye çalıştığınız ve çekinmeden Ortodoks patriğinden tamir parası istediğiniz kilise de Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı değil mi? Aynı şekilde Germiyan sokağında yıkılmak üzere olan tarihi Kütahya evlerinin restorasyon çalışmalarına siz de el atarsanız eminim Kütahya'ya daha çok faydalı olmuş olursunuz.
Kütahya'daki izlenimlerime devam edeceğim, bakın daha nelerle karşılaştım.
NEVZAT YILDIRIM
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012