Prof. Dr. Haydar Baş, 26-27 Kasım tarihlerinde yapılan ve dünyaya damgasını vuran Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nden sonra, yine yepyeni bir projeyi ortaya koydu: "VATANDAŞLIK MAAŞI"70 milyon Türk insanı "Vatandaşlık Maaşı" adı altında yeni bir imkana kavuşacak.Yanlış duymadınız. Türk kimliğine sahip olana, Türk vatandaşı olan herkese devlet tarafından maaş bağlanacak.Bu proje, sadece vatandaşların gelirini arttırma noktasında değil, bununla beraber çok önemli toplumsal yaraların tedavisi bakımından de önem taşıyor.Bu yaraların da en önemlisi, yıllarca siyasilerimizin Batı teslimiyetçisi politikaları sebebiyle sahip olduğumuz Türk kimliğinin insanımız nezdinde değerini kaybetmeye başlamasıdır.Tarihimizde atalarımızın ortaya koyduğu onurlu duruş sayesinde, "Müslüman Türk kimliği" dendiği zaman, bunun karşısında bütün dünya hazır ol vaziyetinde durabiliyordu. Bugün ise maalesef kimlikten kopma, kaçma adeta seferberlik haline geldi.Kanuni zamanında, birçok Batı ülkesinde insanlar Türklere özendiklerinden dolayı evlerinin, saraylarının bir köşesinde "şark köşesi" oluşturuyorlardı. Ceddimiz, sahip oldukları imaj sayesinde, sadece bir mektupla ya da yeniçeri kıyafetleriyle bile yapılan yanlışlarının önüne geçebiliyordu.Bugünlerde sıkça önümüze konulan sözde Ermeni soykırımı meselesi, Atatürk zamanında da gündem edilmişti. Hatta Avrupa'da bir yazar bu konuyla ilgili kitap yazmış, ama Atatürk'ün talimatıyla hemen toplattırılmıştı.Bugün geldiğimiz noktada ise sırf Batı istiyor diye, bu iftirayı kendi üniversitelerimizde konferanslarla gündem ediyoruz. Bu sadece bir misal. Siyasilerimizin onursuz politikaları sebebiyle bugün en haklı davalarımız olan Kıbrıs, Ege, Güneydoğu, Patrikhane meselesi, Kuzey Irak gibi mevzularda çok ciddi tavizler verme noktasına geldik.Yıllarca siyasilerimiz, hem yurtiçinde hem de yurtdışında Batılıların insanımızın sahip olduğu değerlerini tahrip etmelerine müsaade ettiler, hatta bu konuda her türlü desteği de sağladılar.İnsanımıza Türk kimliği değil de, Alman vatandaşlığı, Amerikan vatandaşlığı özendirildi.IMF ve AB tavsiyeleriyle uygulanan yanlış ekonomik politikalar sebebiyle, insanımız karnını doyuramaz oldu. Bu durum insanımızı dış tahribatlara karşı daha açık hale getirdi. Bütün bu oyunlarla insanımız kendinden, kimliğinden utanır hale getirildi.İşte tam bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet projeleri ve de son olarak ilan ettiği "Vatandaşlık Maaşı" projesi insanımızın yeniden kendi kimliğine sahip çıkmasına vesile olacaktır.Türk kimliğine sahip olan, Türk vatandaşı olan herkes başı dik, alnı ak bir şekilde "Ben Türk'üm" diyebilecektir.Doğal olarak, "Bu projenin kaynağı var mı?" diye sorabilirsiniz.Prof. Dr. Haydar Baş Bey, geçtiğimiz pazartesi, Meltem TV'de yayınlanan "Haftanın Sohbeti" programında bu sorunun cevabını verdi.Haydar Bey'in ifadelerinden yola çıkarak şunları söyleyebiliriz:Ülkemizin, 3 katrilyon dolarlık yer altı ve yerüstü kaynağı mevcuttur. Bu kaynaklar Türkiye nüfusunun 10 mislini kıyamete kadar bakacak kapasitededir. Devlet- millet ortaklığıyla bunlar işletilecek ve ekonomiye kazandırılacaktır.Diğer bir kaynak ise yine Haydar Bey'in paraya getirdiği orijinal ve yepyeni tarifle gündeme gelen senyoraj geliridir.Haydar Bey'in modelinde para, sadece mübadele ya da tasarruf aracı değil, aynı zamanda bir tahrik unsuru ve de emeğin ve üretimin karşılığıdır.Şu anda IMF politikalarıyla bizim emeğimizin ve üretimimizin karşılığını ABD merkez bankası para basarak karşılamaktadır. Yani biz binbir emekle üretiyoruz, ABD ise kağıdını boyayıp bütün emeğimizi silip süpürüyor.ABD'nin 600 milyar dolarlık açığa rağmen hala batmamasının sebebi de budur. İthalatını kendi parasıyla yaptığı için ayakta durmaktadır.Şimdi bir düşünün, siz kendi üretiminizin karşılığı olan parayı hakkınız olmanıza rağmen basmıyorsunuz, ama adam bırakın kendi üretiminin karşılığını, dünyadaki üretimler için dahi para basıyor. Sizce hala para basmamaktaki, senyoraj hakkını kullanmamaktaki mantığımız nedir?Haydar Bey, "emeğin ve üretimin karşılığı para basmamız" lazım diyerek, oynanan bu oyuna bir "dur" demektedir. Paranın tahrik unsuru olduğunu ifade ederek de parayı sınırsız bir kaynak olarak tanıtmaktadır. Yeter ki bu para, üretimi, emeği ve de ihtiyaç duyulan tüketimi açığa çıkarsın, tahrik etsin.Haydar Bey, yeni vergi modeliyle de tarih yazmaktadır. Tüketim kesimi olan 100 milyarın altında geliri olandan vergi almıyor, üreticiden, yani kazanandan alıyor. Böylece doğal olarak üretilen mamullerin pazarını da yurt içinde oluşturmuş oluyor.İnsanlar sosyal devlet projeleriyle tüketim kabiliyeti kazanacak, ihtiyaçlarını sınırlamadan alabildiğince alacak, üretici de stok ve zarar kavramını tamamen unutacak.Tüketimde canlanma üretimi coşturacak. Kapitalist sistemler "üretim yanlı" modeller olmasına rağmen üretimi coşturacak bir modeli asla bugüne kadar devreye koyamamışlardır.İşte bu vergi yapısıyla Sayın Baş, üçüncü kaynak olarak açıkladığı vergiyi de mükemmel bir şekilde devreye koymuş oluyor. Üretim katlanarak arttığından üreticiden alınacak olan vergi de eskisinden çok daha fazla olacaktır.Hala "kaynak var mı? diyenlere şunu ifade etmek istiyorum, ihtiyaçlarımız sınırlı kaynaklar ise sınırsızdır. Haydar Bey'in modelinde, model start almasından sonra sürekli büyüyen bir yapı oluşacaktır.Devletin gücünü, emeği, üretimi, tüketimi ve de hepsinden önemlisi bunları kullanacak olan akla ve iradeye sahip olan bir lideri devreye koyan bir model için elbetteki kaynak sıkıntısı asla olmayacaktır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Bugün yaşanan süreci 10 yıl önceden öngördü / 15.01.2025
- Birliğimiz ve üniter yapımız tehlikede! / 14.01.2025
- ‘Kevser’, Hz. Fatıma’dır / 11.01.2025
- Suriye’de tuzak kokusu var, aman dikkat! / 10.01.2025
- Siyasetin gündemi ‘Öcalan’, milletin gündemi ‘geçim’ / 08.01.2025
- İktidarı ‘millet rotası’nda tutan muhalefettir / 07.01.2025
- ‘Biz anayasanın bize tanımladığı siyasetimizi yapıyoruz’ / 04.01.2025
- Atatürk: Camileri yenilemek görevimizdir / 03.01.2025
- 2024’e bakarak 2025’ten umutlanabiliyor muyuz? / 01.01.2025
- ‘Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ / 31.12.2024
- Birliğimiz ve üniter yapımız tehlikede! / 14.01.2025
- ‘Kevser’, Hz. Fatıma’dır / 11.01.2025
- Suriye’de tuzak kokusu var, aman dikkat! / 10.01.2025
- Siyasetin gündemi ‘Öcalan’, milletin gündemi ‘geçim’ / 08.01.2025
- İktidarı ‘millet rotası’nda tutan muhalefettir / 07.01.2025
- ‘Biz anayasanın bize tanımladığı siyasetimizi yapıyoruz’ / 04.01.2025
- Atatürk: Camileri yenilemek görevimizdir / 03.01.2025
- 2024’e bakarak 2025’ten umutlanabiliyor muyuz? / 01.01.2025
- ‘Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ / 31.12.2024