"Aaah! Bir ataş ver cıgaramı yakayım,
Sen salın gel, boylarına bakayım" türküsünü mırıldanarak oturdum, bilgisayarımın başına!
Öfkeliyim aslında!
Anam Rahmetlinin; "Şeytan sözü, vesvesenin başlangıcı" diyerek çok kızdığı "Keşke" ile yazmaya niyetliyim!
Aslında o kadar çok önemli işlerimiz var ki devlet ve millet olarak. Ama panayır yerlerine direkler dikilip teller gerilmiş, her telin üzerinde bir cambaz ve gür sesli cazgırlar; "Cambaza baak!" diye bağırıp bizi cambazlara yönlendiriyorlar!
Terörle yatıp, terörle kalktığımız ve tamamımızın sabah haberlerinden korktuğumuz günlerde bir cazgır yine; "Cambaza baaak!" diye bağırdı ve ben de ona uyarak baktım maalesef!
AA'nın haberine göre; Sağlık Bakanlığı'nca, tütün ve tütün ürünleriyle mücadele kapsamında "açık alan" düzenlemesinde yenilik yapılarak restoran, kafe gibi mekanların açılabilir camlı kısımlarının bulunduğu yerlerde de sigara içilmesi yasaklanacak...
Helâl olsun!
Bir insan mesleğine ancak bu kadar meftûn ve sâdık olabilir!
Sağlık Bakanı Dr. Recep Akdağ'ı Erzurum'dan, gençlik yıllarından beri tanırım. AKP'nin ilk hükumet ettiği yıllarda, ilk bakanlığında yaptığım tebrik ziyareti haricinde tekrar görüşmek nasip olmadı.
Ben aramaya lüzum duymadım, kendileri de aramaya tenezzül buyurmadılar sağ olsunlar...
Geçen 15 yıl bizi ihtiyarlatırken, kendilerini olgunlaştırdı eminim.
Dr. Recep Akdağ'ı, Sigorta hastanelerindeki farklılığı yok etmekle, devlet hastanelerindeki kuyrukları yok etmekle ve sağlık hizmetlerinde yapılan refom(!)larla hatırlayacağız...
Dr. Recep Akdağ'ın tütün ve tütün mamulleri ile mücadelesi de hafızalara ve tarihe yazıldı.
Bu konudaki destansı mücadeleleri devam ediyor Sayın Bakanın...
Bu konudaki acımasız, kararlı-tavizsiz mücadelelerini sonuna kadar destekliyorum!
Çünkü biliyorum ki;
Diyarbakır'daki, Hakkari'deki, Şırnak'taki bütün bölücü eylemleri, bu lânet tütün ve tütün mamûlleri yaptı veya yaptırdı!
Biliyorum ki; Diyarbakır'daki, Ankara'daki, İstanbul'daki, Kayseri'deki bütün bombalı eylemlerin faili de aynı!
Ve yine biliyorum ki;
PKK'lıları da, PYD'lileri de, PJD'lileri de bir araya getiren, organize eden ve yönlendiren güç aynı dumanlı imansızlar!
Hatta IŞİD'i de, DAEŞ'i de toparlayan, olgunlaştıran, sevk ve idare eden güç aynı!
Bütün bunlar biline biline; Sağlık Bakanı olarak; Güneydoğu Anadolu vilayetlerindeki yaralı PKK'lıları tedavi eden belediye hastaneleri ve resmi hastaneleri ıslahla vakit geçirilebilir mi?
Yine aynı illerdeki belediye ve resmi hastaneler envanterine kayıtlı ambulanslarla terörist ve uyuşturucu sevkiyatı yapılmasına müdahale ile zaman öldürülebilir mi?
Devlete sadakatlerini göstermek için her vergi döneminde kuyruğa girerek vergi ödeme yarışına giren küçük esnafı madden bitirmek varken, bölücü terör örgütleriyle uğraşmak sağlık bakanının işi midir?
Bir sürü küçük esnafın; yakın aile mensuplarından ve dostlardan borçlanarak, yetmeyince banka kredileriyle yabancı sermayeye gönüllü tutsak olunarak yapılan ve Sayın Akdağ'ın koyduğu sigara yasağına tedbiren, camlarla bölünerek üstü açık bırakılan bölümleri kaldırtmak veya oralarda da tütün tüketimini yasaklayarak küçük esnafı bitirmek varken; baş belası PKK ve diğer terör örgütleriyle kim uğraşır?
Hele sağlık bakanı niye uğraşsın ki?
Ayrıca o örgütlerle uğraşmak İçişleri Bakanı'nın görevi değil midir?
Sağlık Bakanı olarak Sayın Akdağ'ın görevi; terörist saldırılarda ölen ve yaralananların en yakın hastaneye sevki ve tedavilerini çabuklaştırmak değil midir?
Ölenlerin DNA testiyle kimliklerini belirleyip, cenazelerini sahiplerine ulaştırmak değil midir Sağlık Bakanının görevi?
Terörizmi bitirmek için terör odaklarını inlerinde, yuvalarında yok etmek en akılcı ve kalıcı yöntem olarak bilindiğine göre Sayın Recep Akdağ'ın tütün ve tütün mamûllerine karşı açtığı amansız savaşı desteklemek her vatandaşın, vatandaşlık görevi değil midir?
Yaklaşık elli yıllık bir tiryaki olarak, Sayın Akdağ'ın başlattığı bu ulvi savaşa destek vermeyip de ne yapacağım?
Bütün cafeler, kahveler, kahvehaneler, kıraathaneler, pastahaneler, aşhaneler, lokantalar tütün mamûlleri tiryakilerinin buluşma adresleri olmaktan çıkarılmadan, terörle baş edilebilir mi?
O buluşma yerlerini yok etmeden; hem sayısız küçük esnafı ve istihdam ettikleri üçer-beşer kişilik yüksekokul mezunu gençleri sokağa dökmeden ve buluşma yerleri yok edilerek evlerine mahkûm edilen milyonlarca tehlikeli okur-yazarı kontrol mümkün müdür?
O yüzden atalarımız; "Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üstüne" derler.
Ve AKP Hükumetleri de, bir ara Sağlık Bakanlığı görevinden aldıkları Sayın Akdağ'ın reformları ve takdire şayan hizmetlerinin akamete uğratıldığını görünce, görevi yeniden kendilerine tevdi ettiler!
Doğru da yaptılar. Şansı veya şanssızlığından görevi tekrar alınca peş-peşe vuku bulan terörist eylemlerle büyük zaman kaybeden Sayın Bakan, şükürler olsun ki akamete uğratılan refomlarına kaldığı yerden aynı şevk ve heyecanla ve aynı süratle devama başladı!
Mesela artık ben; mahallemde bile rahat oturabileceğim yer kalmadığı için evime mahkûm olacağım!
Gönüldaşlarımı, arkadaşlarımı, dostlarımı evde kabul edeceğim..
Dumandan rahatsız olan olmayacak, yüksek sesle konuşursak yan masayı rahatsız etmek endişesinden de uzaklaşacağız!
Bana ve bize yarayacak anlayacağınız bu idealist duman savaşçılığı!
Hakkını da teslim edelim; AA'nın haberine göre; "Yürütülen programlar sonrasında sigara içme oranının yüzde 31'den yüzde 26'lara düştüğüne ancak gençlerde sigara içme oranında artış yaşandığına dikkati çeken Akdağ, medya kampanyalarına ağırlık vereceklerini vurguladı. Akdağ, kapalı alanlarda sigara yasağını çok daha sıkı bir şekilde takip ederek tütünle mücadelede yeni bir dönem başlatacaklarını söyledi."
Hayırlı olsun!
Yandaş medyaya yeni bir sermaye akışı kanalı, hem de hazineden!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...
Sen salın gel, boylarına bakayım" türküsünü mırıldanarak oturdum, bilgisayarımın başına!
Öfkeliyim aslında!
Anam Rahmetlinin; "Şeytan sözü, vesvesenin başlangıcı" diyerek çok kızdığı "Keşke" ile yazmaya niyetliyim!
Aslında o kadar çok önemli işlerimiz var ki devlet ve millet olarak. Ama panayır yerlerine direkler dikilip teller gerilmiş, her telin üzerinde bir cambaz ve gür sesli cazgırlar; "Cambaza baak!" diye bağırıp bizi cambazlara yönlendiriyorlar!
Terörle yatıp, terörle kalktığımız ve tamamımızın sabah haberlerinden korktuğumuz günlerde bir cazgır yine; "Cambaza baaak!" diye bağırdı ve ben de ona uyarak baktım maalesef!
AA'nın haberine göre; Sağlık Bakanlığı'nca, tütün ve tütün ürünleriyle mücadele kapsamında "açık alan" düzenlemesinde yenilik yapılarak restoran, kafe gibi mekanların açılabilir camlı kısımlarının bulunduğu yerlerde de sigara içilmesi yasaklanacak...
Helâl olsun!
Bir insan mesleğine ancak bu kadar meftûn ve sâdık olabilir!
Sağlık Bakanı Dr. Recep Akdağ'ı Erzurum'dan, gençlik yıllarından beri tanırım. AKP'nin ilk hükumet ettiği yıllarda, ilk bakanlığında yaptığım tebrik ziyareti haricinde tekrar görüşmek nasip olmadı.
Ben aramaya lüzum duymadım, kendileri de aramaya tenezzül buyurmadılar sağ olsunlar...
Geçen 15 yıl bizi ihtiyarlatırken, kendilerini olgunlaştırdı eminim.
Dr. Recep Akdağ'ı, Sigorta hastanelerindeki farklılığı yok etmekle, devlet hastanelerindeki kuyrukları yok etmekle ve sağlık hizmetlerinde yapılan refom(!)larla hatırlayacağız...
Dr. Recep Akdağ'ın tütün ve tütün mamulleri ile mücadelesi de hafızalara ve tarihe yazıldı.
Bu konudaki destansı mücadeleleri devam ediyor Sayın Bakanın...
Bu konudaki acımasız, kararlı-tavizsiz mücadelelerini sonuna kadar destekliyorum!
Çünkü biliyorum ki;
Diyarbakır'daki, Hakkari'deki, Şırnak'taki bütün bölücü eylemleri, bu lânet tütün ve tütün mamûlleri yaptı veya yaptırdı!
Biliyorum ki; Diyarbakır'daki, Ankara'daki, İstanbul'daki, Kayseri'deki bütün bombalı eylemlerin faili de aynı!
Ve yine biliyorum ki;
PKK'lıları da, PYD'lileri de, PJD'lileri de bir araya getiren, organize eden ve yönlendiren güç aynı dumanlı imansızlar!
Hatta IŞİD'i de, DAEŞ'i de toparlayan, olgunlaştıran, sevk ve idare eden güç aynı!
Bütün bunlar biline biline; Sağlık Bakanı olarak; Güneydoğu Anadolu vilayetlerindeki yaralı PKK'lıları tedavi eden belediye hastaneleri ve resmi hastaneleri ıslahla vakit geçirilebilir mi?
Yine aynı illerdeki belediye ve resmi hastaneler envanterine kayıtlı ambulanslarla terörist ve uyuşturucu sevkiyatı yapılmasına müdahale ile zaman öldürülebilir mi?
Devlete sadakatlerini göstermek için her vergi döneminde kuyruğa girerek vergi ödeme yarışına giren küçük esnafı madden bitirmek varken, bölücü terör örgütleriyle uğraşmak sağlık bakanının işi midir?
Bir sürü küçük esnafın; yakın aile mensuplarından ve dostlardan borçlanarak, yetmeyince banka kredileriyle yabancı sermayeye gönüllü tutsak olunarak yapılan ve Sayın Akdağ'ın koyduğu sigara yasağına tedbiren, camlarla bölünerek üstü açık bırakılan bölümleri kaldırtmak veya oralarda da tütün tüketimini yasaklayarak küçük esnafı bitirmek varken; baş belası PKK ve diğer terör örgütleriyle kim uğraşır?
Hele sağlık bakanı niye uğraşsın ki?
Ayrıca o örgütlerle uğraşmak İçişleri Bakanı'nın görevi değil midir?
Sağlık Bakanı olarak Sayın Akdağ'ın görevi; terörist saldırılarda ölen ve yaralananların en yakın hastaneye sevki ve tedavilerini çabuklaştırmak değil midir?
Ölenlerin DNA testiyle kimliklerini belirleyip, cenazelerini sahiplerine ulaştırmak değil midir Sağlık Bakanının görevi?
Terörizmi bitirmek için terör odaklarını inlerinde, yuvalarında yok etmek en akılcı ve kalıcı yöntem olarak bilindiğine göre Sayın Recep Akdağ'ın tütün ve tütün mamûllerine karşı açtığı amansız savaşı desteklemek her vatandaşın, vatandaşlık görevi değil midir?
Yaklaşık elli yıllık bir tiryaki olarak, Sayın Akdağ'ın başlattığı bu ulvi savaşa destek vermeyip de ne yapacağım?
Bütün cafeler, kahveler, kahvehaneler, kıraathaneler, pastahaneler, aşhaneler, lokantalar tütün mamûlleri tiryakilerinin buluşma adresleri olmaktan çıkarılmadan, terörle baş edilebilir mi?
O buluşma yerlerini yok etmeden; hem sayısız küçük esnafı ve istihdam ettikleri üçer-beşer kişilik yüksekokul mezunu gençleri sokağa dökmeden ve buluşma yerleri yok edilerek evlerine mahkûm edilen milyonlarca tehlikeli okur-yazarı kontrol mümkün müdür?
O yüzden atalarımız; "Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üstüne" derler.
Ve AKP Hükumetleri de, bir ara Sağlık Bakanlığı görevinden aldıkları Sayın Akdağ'ın reformları ve takdire şayan hizmetlerinin akamete uğratıldığını görünce, görevi yeniden kendilerine tevdi ettiler!
Doğru da yaptılar. Şansı veya şanssızlığından görevi tekrar alınca peş-peşe vuku bulan terörist eylemlerle büyük zaman kaybeden Sayın Bakan, şükürler olsun ki akamete uğratılan refomlarına kaldığı yerden aynı şevk ve heyecanla ve aynı süratle devama başladı!
Mesela artık ben; mahallemde bile rahat oturabileceğim yer kalmadığı için evime mahkûm olacağım!
Gönüldaşlarımı, arkadaşlarımı, dostlarımı evde kabul edeceğim..
Dumandan rahatsız olan olmayacak, yüksek sesle konuşursak yan masayı rahatsız etmek endişesinden de uzaklaşacağız!
Bana ve bize yarayacak anlayacağınız bu idealist duman savaşçılığı!
Hakkını da teslim edelim; AA'nın haberine göre; "Yürütülen programlar sonrasında sigara içme oranının yüzde 31'den yüzde 26'lara düştüğüne ancak gençlerde sigara içme oranında artış yaşandığına dikkati çeken Akdağ, medya kampanyalarına ağırlık vereceklerini vurguladı. Akdağ, kapalı alanlarda sigara yasağını çok daha sıkı bir şekilde takip ederek tütünle mücadelede yeni bir dönem başlatacaklarını söyledi."
Hayırlı olsun!
Yandaş medyaya yeni bir sermaye akışı kanalı, hem de hazineden!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017